Gündem

Gülerce: Paralel yapı beni tehdit etti, bir talimatla suikast işleyecek bir meczup çıkabilir

'Avrupa Parlamentosunun soykırım kararında da paralel yapının etkisi var'

04 Mayıs 2015 10:54

Bir dönem Gülen cemaatinin sözcüsü olarak anılan ve 17 Aralık öncesine kadar Fethullah Gülen’e en yakın isimlerden biri olan eski Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı başkanı Hüseyin Gülerce, "Fuat Avni'nin “Hüseyin Gülerce'ye suikast olabilir” demesi aslında büyük bir tehdit. Ben Fuat Avni üzerinden Paralel Yapı'nın tehdidini ciddiye alıyorum. Korktuğum için değil. Ancak, bir talimatla hakimler mesleklerini, ailelerini hiçe sayacak bir gözü karalık sergileyebiliyorsa, Allah korusun bunların içinden bir talimatla suikast işleyecek bir meczup da çıkabilir" dedi.

"Türkiye aleyhtarı lobicilik faaliyeti yapıyorlar" diyen Gülerce, "Aynı şeyi Avrupa'da da yaptılar. Benim kanaatim, Avrupa Parlamentosunun soykırım kararında da Avrupa'dakilerin lobi çalışmalarının tesiri var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AK Parti'nin zora düşmesi için her şeyi mübah görüyorlar" ifadelerini kullandı.

"Fethullah Gülen’in en büyük hatasının Tayyip Erdoğan’ı doğru okuyamamak olduğunu" öne süren Gülerce “Paralel Yapı’nın işi bitmiştir. 8 Haziran sabahı tası tarağı toplamaya başlayacaklar” iddiasında bulundu.

 

Yeni Şafak'tan Nil Gülsüm'ün sorularını yanıtlayan (4 Mayıs 2015) Gülerce'nin açıklamalarından satır başları şöyle: 

Paralel Yapı kendi unsurlarını feda etmek pahasına pervasızca tavırlarını sürdürüyor. Nasıl bir psikoloji bu?

Ben bünyeyi çok iyi biliyorum. Bünyedeki zihniyet “Asla teslim olamayacaksın” şeklindedir. Ben onun için 'Paralel Yapı, cemaati kıra kıra, kırdıra kırdıra sonuna kadar gidecektir' diyorum. Aslında tabandaki temiz insanlara ve hizmet denilen harekete zarar veriliyor. Bunu da çok ustalıkla yapıyorlar. Mesela Sayın Gülen, 'Hizmetle uğraşanlar keşke toprak olsaydık diye dizlerini dövecekler' diyor. Hâlbuki iyilik hareketi olarak bilinen Hizmet Hareketi ile uğraşılmıyor. Tam tersine bu hareketi meşruiyetin dışına çıkaran Paralel Yapı ile mücadele ediliyor.


‘Bu yapıyla mücadele memleket meselesi’


Paralel Yapı ile mücadeleye nasıl bir anlam yüklüyorsunuz?

Ben Paralel Yapı ile mücadeleye etmeyi ve bunlara tavır koymayı memleket meselesi olarak görüyorum. Ben bunların devlete, ülkeye zarar verdiğini görüyorum. Benim gibi 19 yaşından beri vatan, millet, devlet, din davası diye yaşayan bir kişi bunu seyredebilir mi? Ben artık Gülen'in hatırını gözetemem, aştım bunu. İnsan olarak geçmişte ona olan saygıma bir şey demiyorum. Burada devlete karşı savaş açmış bir dini cemaat var bana “Hüseyin bey sen yıllarca onların arasındaydın bunu görmezden gel, sesini çıkarma” diyorlar. Tam tersine en çok benim sesimi çıkarmam lazım. Yahu bunlar bizim hepimizin temiz hislerini, gayretlerini istismar ettiler... Ama hiç pişman değilim. Çünkü bu hizmete yardım eden herkesin niyeti halisti. Ameller, niyete göredir.


‘Aba altından suikastle tehdit’


Siz sesinizi çıkardıkça dostane ya da hasmane başka uyarılar oluyor mu?

İşte Fuat Avni tehdit etti. Fuat Avni'nin “Hüseyin Gülerce'ye suikast olabilir” demesi aslında büyük bir tehdit. Ben Fuat Avni üzerinden Paralel Yapı'nın tehdidini ciddiye alıyorum. Korktuğum için değil. Ancak, bir talimatla hakimler mesleklerini, ailelerini hiçe sayacak bir gözü karalık sergileyebiliyorsa, Allah korusun bunların içinden bir talimatla suikast işleyecek bir meczup da çıkabilir.


‘Fuat Avni kimse, mertçe çıksın’


Kim bu Fuat Avni?

Ben Fuat Avni'nin bir kişi olmadığını biliyorum. Fuat Avni merkezi Pensilvanya'da olan, aralarında psikolojik harp uzmanlarının da bulunduğu bir heyet. Adamın her dediği çıkıyormuş. Hayır çıkmıyor, yüzde 30'u çıkıyor yüzde 70'i yalan. Zaten Fuat Avni yalancının biri. Fuat Avni, vicdansızlığın, insafsızlığın, namertliğin sembolü… Fuat Avni, Erdoğan ve Ak Parti ile savaşta cepheye sürülmüş bir provokatör. Zaman gazetesi ne acıdır ki, onun teweetlerini manşete taşıyor. Bu mesaj da Okyanus ötesine gitsin. Öyle bir karakterden yararlanıyorlar… Mert olan mertlerle çalışır. Fuat Avni mert değil ki. Fuat Avni eğer bir kişiyse, mertçe çıksın “Fuat Avni benim” desin.


‘Gülen'e mesajım var’


Gülen işin bu noktaya varacağını bilseydi takıyyeye devam mı ederdi?

Buradan sizin aracılığınızla sayın Gülen'e bir mesaj iletmek istiyorum: “Sayın Gülen, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı doğru okuyamadınız, kaybettiniz” mesajım bu. Gülen'in bütün hatası, Sayın Erdoğan'ı okuyamamak oldu.


‘Dumanlı Gülen'den habersiz görüşemez’


Ekrem Dumanlı'nın Gültan Kışanak ile yaptığı bir görüşme basına yansıdı. Yorumunuz ne olur?

Ben eğer bu yapıyı tanıyorsam, kesinlikle Gülen'in talimatıyla, her partiden üst düzeydeki kişilerle birebir görüşmeler yapıyorlardır. Gülen'den habersiz Ekrem Dumanlı üst düzey kişilerle hiçbir görüşme yapamaz. Ancak onun talimatı ve yönlendirmesiyle yapar görüşmelerini ve ne söyleyeceğini de önceden kendisine söylerler.


‘Tası tarağı toplayacaklar’


Gülen'i çok uzun yıllardır ve yakından tanıyorsunuz. Sizce Gülen'in şu anki hissiyatı nasıldır?

Ben bugüne kadar hiç yıkılmadığı kadar yıkıldığını düşünüyorum. Sebebine gelince Fethullah Gülen mağlubiyeti hazmedip taşıyabilecek bir insan değil. Şimdiye dek hiç mağlup olmadı. Şimdi üst üste mağlubiyetler yaşıyor. Son iki hakimin hamlesindeki mağlubiyet de ona en az 25 Aralık mağlubiyeti kadar ağır gelmiştir. Bence Paralel Yapı'nın işi bitmiştir. 8 Haziran sabahı tası tarağı toplamaya başlayacaklar.


‘Masonik yapılanma solda sıfır kalır’


Paralel Yapı'nın örgütlenme biçimi masonik yapılanmaya benzetiliyor. Ne dersiniz bu benzetmeye?

Bence masonik yapılanma, Paralel Yapının yanında solda sıfır kalır.
 

‘Sakın bir adım daha atma’


Sizi Amerika'dan arayan kişilerin isimleri Yeni Şafak gazetesi tarafından deşifre edildi. Fatih Üniversitesi rektörü Şerif Ali Tekalan ve Alaattin Kaya olduğu ortaya çıktı. Ne söylersiniz bu konuda?

İlk olarak arayan kişi o gün attığım tweetleri silmemi istedi. Ben de böyle bir şey olamayacağını, silemeyeceğimi söyledim. Başbakanın kendi delegesinin oyuyla veya sandıkta halk oyuyla ancak gönderilebileceğini söyledim. O kapattı, on dakika sonra arayan, Fethullah Gülen'in yanından aradığını söyledi. 'Yanından arıyorum' demek bir şifrelemedir. 'Onun isteği üzerine arıyorum' demektir. O da 'Şu anda ne yapıyorsan, sakın bir adım daha atma, bu noktada kal' dedi.


‘Vazgeçmeyince Pensilvanya müdahil oldu’


Başka arayan oldu mu?

O görüşmeden çıktıktan beş dakika sonra Amerika'dan telefon gelmeden önce şu anda ismi en çok dolaşan medya yöneticisi aradı.

Ekrem Dumanlı mı?

Ben isim söylemeyeyim. 'Abi sen ne yapıyorsun! Biz şu an Amerika'da zaten bu işle ilgileniyoruz, sen devreye girme' dedi. Ben ona çok sert tepki gösterdim. 'Eğer sizin çabalarınız bir işe yarasaydı bu mesele buraya gelmezdi' dedim. Demek ki benim kararlılığımı iletti ve bunun üzerine Pensilvanya işin içine girdi.

 

'Biat etmeyince savaş açtılar'

 

Fethullah Gülen'in ateşli bir yönetme hırsı taşıdığı söylenebilir mi?

Sayın Fethullah Gülen'in dünyası; 'Ben varsam, Türkiye'nin yönetimine benden başkasının müdahil olmaması lazım' şeklinde. Benim cemaat bünyesinde şahit olduğum bir durum vardı. 'Herkes Hocaefendi'yi dinliyor ama Tayyip Bey neden Hocaefendi'yi dinlemiyor. Birkaç asırdır gelmeyen Hocaefendi gibi bir kişi varken Tayyip Bey neden kendi başına hareket ediyor' deniliyordu. Bu tavır AK Parti iktidara geldiğinden beri var aslında. Tayyip Bey'den istenen biattı. Biat etmediği için bu işi büyüttüler.

Nasıl?

Fethullah Gülen sohbetlerinde bir İran meselesi ortaya çıkardı. Tayyip Bey'in çevresinin İran ajanları tarafından sarıldığı, bazı bakanların İran ajanı olduğu, MİT müsteşarının da İran ajanı olduğu yönünde sanki ellerinde kesin deliller, belgeler varmış gibi tabana çok ciddi bir telkin yapıldı. Bu arada cemaate ait yapılar tarafından “muta sempozyumu” bile yapıldı. Yani şu imâ edildi: Bunlar İran'a gidiyor ve bunlara muta nikahı kıyılıyor, esir alınıyor. İş; 'Tayyip Bey bizim hocamıza danışmıyor' noktasından, 'bu uzun boylu adam hain' noktasına geldi. MİT olayında da, 'Bunlar Oslo'da ihanet ettiler ve artık bunların işinin bitirilmesi lazım' diyerek hükümete savaş açtılar.

Paralel Yapı'nın İran alerjisinin sebebi nedir?

 

İran argümanı Gülen için mecburi bir argümandı. Aslında mesele İran alerjisi değil, Tayyip Erdoğan alerjisiydi. Fethullah Gülen'in karşısında öyle bir insan var ki bu insana siz nereden vurabilirsiniz? Tayyip Erdoğan, İmam Hatip Lisesi mezunu, mütedeyyin bir insan. Şehit ailesini ziyarete gidiyor Kur'an-ı Kerim okuyor. Ayrıca kamuda, üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakıyor. İmam Hatip okullarındaki katsayı haksızlığını düzeltmiş. Mütedeyyin kesimde Tayyip Erdoğan sevgisinin kırılması, itibarsızlaştırılması neyle olur? İran ajanlığı ile olur… İran ajanlığı, tamamen başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı itibarsızlaştırmak için kurulmuş bir argüman. Ama bu yeterli olmadı. Bunun üzerine ikinci bir argüman devreye girdi. Bu da yolsuzluk ve rüşvet cephesiydi.

 

'Güçlenene kadar niyetler saklandı'

 

Sohbetlerdeki rahatsızlığı ifade ettiniz. O halde AK Parti iktidara geldiğinden bu yana Erdoğan'a karşı hiç samimi değillerdi…

Aslında en başından itibaren Sayın Erdoğan'la Sayın Gülen'in çizgisi hiç barışmamış. Bence Fethullah Gülen AK Parti'nin iktidara gelmesinden rahatsız oldu; kendisi Türkiye'ye yön vermek istiyordu. Erdoğan ise İmam Hatiplerin önünü açıyor, tabanını giderek genişletiyor… Hizmet tabanının da buraya kayabileceğini düşünüp, bunu önlemek, tabanı tutabilmek için daha AK Parti iktidara gelir gelmez özünde AK Parti'ye karşı tavır koydu. Ama bir akıllı siyaset götürdüler.

Nasıl bir akıllı siyaset?

Güçleninceye kadar AK Parti iktidarından yararlanma stratejisi güttüler. Fethullah Gülen, cemaati güçlendirinceye kadar Tayyip Erdoğan'la karşı karşıya gelmemeye özen gösterdi. Ne zaman ki 2010'da HSYK'da çoğunluk elde ettiler, Yargıtay'da da güçlendiler, artık Erdoğan'a karşı bayrak açabiliriz dediler. 17/25 Aralık'ta Erdoğan'a karşı darbe girişiminin cesaretini nereden aldıklarını herkes soruyor. Ben de soruyorum. Neyine güvendi Fethullah Gülen?

 

 

'Paralel Yapı hizmet davasına ihanet etti'

 

Sizinle ilgili ihanet ithamları da var. İhanet mi ettiniz?

Şimdi bana 'Hocaefendi'yi terk ettin, davaya ihanet ettin' diyorlar. Ben davaya ihanet etmedim, hizmetin davasına Paralel Yapı ihanet etti. Dava, Fethullah Gülen'e biat etmek değil ki… Dava, bir mümin için Allah'ın rızasını kazanmadır. Ben asıl davaya ihanet edenlere karşı duruyorum. Vefa; inanca, Allah'a ve Peygamber Efendimize vefadır. Şahısların yanlışına vefa olmaz. Fethullah Gülen bana göre yanlış yaptı ben de ondan ayrıldım. Bu vefasızlık değil tam tersine devletime, milletime, vatanıma vefadır… Yahu bir din adamının, emniyet istihbaratına, yargıya, orduya bu kadar alaka göstermesi neyin nesidir! “Silahlı Kuvvetler bünyesinde benim talimatımla hareket edecek insanlar olmalı” düşüncesi, İslam tarihinin hangi din adamında görülmüştür. Bazen onun için Mevlana gibi diyorlar. Hazreti Mevlana'nın ordu içinde kendisini gizlemiş subayları mı vardı!

 

'ABD olmasa cesaret edemezdi'

 

İşaret veya bir taahhüt mü aldı Paralel Yapı?

Gülen 15 yıldır ABD'de. Hareketin hızlı büyümesi, Pensilvanya'ya yerleştikten sonra oldu. Şu anda Türkiye'de her kesimden insanın söylediği bir şey var; o da 'bir din adamı, bir cemaat lideri tek başına Türkiye Cumhuriyeti hükümetine savaş açmaya cesaret edemez. Mutlaka bu insana, bilhassa Amerika'dan bir destek verilmiştir' deniliyor. Bu artık Türkiye'de büyük çoğunluğun ortak kanaatidir.

 

'Soykırımı kararında etkileri var'

 

Neden böyle bir kanaat var?

Bence bunlar bir açık verdiler. Amerika Temsilciler Meclisinden ve Amerikan senatörlerinden, Türkiye'nin aleyhine Amerika Dışişleri Bakanı Kerry'ye mektup için imza topladılar. Millet bu yapıya okullar açıyor, güzel işler yapıyor diye destek verdi. Şimdi milletin destek verdiği okulların öğretmenleri ve idarecileri Türkiye aleyhtarı lobicilik faaliyeti yapıyorlar. Aynı şeyi Avrupa'da da yaptılar. Benim kanaatim, Avrupa Parlamentosunun soykırım kararında da Avrupa'dakilerin lobi çalışmalarının tesiri var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AK Parti'nin zora düşmesi için her şeyi mübah görüyorlar…


‘Jön Türkler'i bile geçtiler’


Avrupa'daki Paralel Yapı uzantılarının mı bu soykırım kararında etkisi var?

Ben yapıyı tanıyorum. Bu kararda etkileri yoktur diyemem. İktidarda CHP de olsa bu karar, Türkiye'ye aleyhine yine alınırdı. Erdoğan ve AK Parti yıpratılsın diye şeddeli çalışma yaptılar. Avrupa Parlamentosundaki parlamenterlere Erdoğan aleyhine her fırsatta kulis atarken Jön Türkler'i geçtiler… Bu millet de 7 Haziran seçimlerinde Paralel Yapının desteklediği partilerden bunun hesabını soracak. CHP ve MHP, Paralel Yapı'nın bu Türkiye aleyhtarı hareketlerinden seçimlerde zarar görmeyeceğini zannetmesin.

Sonun başlangıcı hangi zaman oldu bu yapı için?

Bence Paralel Yapı için sonun başlangıcı 25 Aralık oldu. Bunlar Tayyip Erdoğan'ı vurunca düşüreceklerine inandılar. Öyle inandılar ki tabana ve muhalefet partilerine, “Tayyip Erdoğan'ın işini bitirdik, yurt dışına kaçacak” görüşünü yaydılar.
 

‘Darbe sonrası kabine belliydi’


17/25 Aralık darbe girişimi başarılı olsaydı sonrası için ne planlıyorlardı?

AK Parti içinden bir kabine düşündüler. Ve o kabinenin başbakanı da, bakanları da belliydi.

Kimdi belirledikleri başbakan?

Ben onu söyleyemem. Kimi düşündüklerini biliyorum ama söyleyemem. Telaffuz ettikleri isimlerin bundan haberi bile yoktu ama onlar bazı isimleri düşünüyordu. Hatta zikrettikleri isimler daha sonra Erdoğan'a karşı bir tavır sergilemedikleri gibi Paralel Yapı ile mücadelede çok etkin oldular. Ama bunlar Erdoğan'ın gidişine kesin gözüyle baktıkları için bu isimleri ikna edeceklerini düşünüyorlardı. 25 Aralık, 'Erdoğan gitsin, AK Parti kalsın' planının düğmeye basıldığı gündür.

 

'Yeni kumpaslara hazırlıklı olun'

 

Zaman gazetesinin başına geçmek istediğiniz için hükümet lehine açıklamalar yaptığınız söyleniyor. Ne dersiniz bu iddialar için?

Bu iddiaları, “Zaman'a el koyacaklar, Hüseyin Gülerce'yi de geri getirecekler” diye yayıyorlar. Ben, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı açılmış bir savaşta bana göre bir ihanette rol almış bir gazetenin, yeni patronu kim olursa olsun başına asla geçmem. Bana göre Zaman gazetesinin kürsüsü kirlendi ve ben o gazetenin başına asla geçmem. Zaman Gazetesi çok kötü bir pozisyon aldı. Zaman gazetesi de Samanyolu grubu da, İpek Grubunun medya kuruluşları da öyle. Ben bu işten gönülden soğumuşum, gönülden kopmuşum, neden bu medyanın başında yer alayım.

Sadece KPSS değil yani...

Hayır elbette değil. Bakın şu anda Paralel Yapı diye bir şeyle uğraşılıyor. Paralel Yapı'yı hükümet, yargı ve emniyet nasıl bir şey olarak tahayyül ediyorsa bu yapı, tahmin edilenin en az yüz katıdır. Ve bana göre daha onların yapacakları numaralar, kumpaslar bitmedi. İki tane hakimin davranışı nasıl herkesi şaşırtmışsa, Türkiye hazır olsun. Seçime kadar daha büyük şaşkınlık yaşayacağımız hamleleri ve kumpasları olabilir.

Paralel Yapının değil mi?

Evet.

İlgili Haberler