Gündem

Gülerce: 'Cemaat'e yapılan haksızlık hem hükümete, hem ülkeye zarar verir

Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas'ın Zaman ve Today's Zaman gazetelerinin hükümete yönelik eleştirilere tepki göstermesinin ardından başlayan tartışma sürüyor

09 Ağustos 2013 11:11

Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Gülen cemaatinin bütün hükümetlere eşit mesafede olduğunu belirterek, önemli olanın Türkiye'ye hizmet olduğunu söyledi. Gülerce, "Bugünkü hükümetin de ekonomik kalkınma, refah ve demokratikleşme konusundaki çabaları takdir ve teşvik edilmekte, onlara dualarla da destek verilmektedir. Bu destek, bir partiye veya şahsa göre değil, Türkiye’nin bugünü ve yarınları adına yapılan hizmetlerden dolayıdır. Bürokraside vazifeleri kim yaparsa yapsın, kim hangi makamı temsil ederse etsin, o konuda kimse hafife alınamaz ve kınanamaz. Demokrasiyi savunuyorsak inisiyatifin, seçilmiş insanların hükümetinde olduğunu da samimi olarak savunmalıyız. Kiminle isterlerse, onlarla çalışırlar. Burada AK Parti’ye düşen; herkesin hükümeti olma şuuruyla, kimseyi şucu-bucu diye ayırarak hasım gibi davranma yanlışına savrulmamasıdır…" dedi.

Hüseyin Gülerce'nin Zaman gazetesinde "AK Parti-cemaat meselesi…" başlığıyla yayımlanan (9 Ağustos 2013) yazısı şöyle:

 

AK Parti-cemaat meselesi…

 

AK Parti ile “cemaat” arasında bir mesele olduğu, son günlerde bir gündem konusu haline getiriliyor.

“Cemaat”ten kasıt; içinde bulunanların “hizmet hareketi” dediği ve Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin tavsiyeleri ile ülke ve dünya geneline yayılan eğitim, sağlık, diyalog ve hayır faaliyetleridir. Hızlı büyüyen ve fedakâr insanların büyük gayretleri ile milyonları etkileyen bir hareketin üzerinde çok konuşulması tabiidir. Ancak hareketin iki büyük derdi de bu arada büyümektedir: Önyargıların ve algıların insafsızlığı…  

Bu “cemaatin” bir sözcüsü yoktur. Mesela “cemaat medyası”nda, ben dâhil hiçbir yazarın ifadeleri “cemaat”i bağlamaz. İlk yanlış, bu kulvardaki gazetelerde çıkan yazılardan hareketle bir “cemaat” genellemesi yapıp, olan biteni üzülerek takip eden milyonlarca insanın rencide edilmesi, töhmet altında bırakılmasıdır. Hemen arkasından Muhterem Hocaefendi’nin isminin ortaya atılması ikinci bir yanlıştır. Dürüstlük, yanlış yaptığı söylenen kişilere, şahıslara eleştiri getirmeyi gerektirir. Öte yandan hizmet insanlarına yönelik üslup eleştirileri de elbet bir iç muhasebeye tabi tutulur. Sevap kazanalım derken, insanları günaha sokmama hassasiyeti, unutulmuş değildir.

En ağır suçlama da “cemaat”in yeni bir vesayet merkezi haline gelmek istediği ve iktidara ortak olmaya çalıştığıdır. Böyle bir algı için akıl almaz provokasyonlar, tertipler var. Öyle bir algı oluşturulmaya çalışılsa da,  hizmet insanlarına “iktidar ortaklığı istiyorsunuz” demek hakaretlerin en büyüğüdür. Muhterem Gülen’in ifadeleri açıktır:

“Fedakârlık destanı yazan insanların hiçbir beklentisi yoktur. Olsaydı, onlar da siyaset sahnesine sıçramak için bir menfez kollar, sıçrarlardı. Milletimize ve insanlığa hizmet yolunda Cenab-ı Hakk’ın ‘Ben sizden razıyım’ demesini ummaktan başka bir mülahazamız olmadı ve –inşallah– olmayacaktır. Bizler Türkiye sevdalılarıyız. Ülkemizi, vatanımızı, milletimizi, devletimizi, dinimizi seviyoruz.”

Hal böyle iken nedir bu AK Parti-cemaat meselesi? Cevabı ilkeleri hatırlamada, nefisleri aşmada aramalıyız.

“Cemaat” daima devletin, ülke bütünlüğünün ve memleket içinde istikrarın yanındadır. Hiçbir hükümete karşı değildir. Hepsi bu ülkenin hükümetleridir. Yaptıkları hizmetlerden dolayı -kim yapmışsa- Allah onlardan razı olsun. Bugünkü hükümetin de ekonomik kalkınma, refah ve demokratikleşme konusundaki çabaları takdir ve teşvik edilmekte, onlara dualarla da destek verilmektedir. Bu destek, bir partiye veya şahsa göre değil, Türkiye’nin bugünü ve yarınları adına yapılan hizmetlerden dolayıdır. Bürokraside vazifeleri kim yaparsa yapsın, kim hangi makamı temsil ederse etsin, o konuda kimse hafife alınamaz ve kınanamaz. Demokrasiyi savunuyorsak inisiyatifin, seçilmiş insanların hükümetinde olduğunu da samimi olarak savunmalıyız. Kiminle isterlerse, onlarla çalışırlar. Burada AK Parti’ye düşen; herkesin hükümeti olma şuuruyla, kimseyi şucu-bucu diye ayırarak hasım gibi davranma yanlışına savrulmamasıdır…

En önemlisi de, AK Parti-cemaat kavgası isteyenlerin, fitne için koşuşturanların, iyi niyetli olmadıklarının bilinmesidir. Fitnenin hedefi, “AK Parti’yi ve Gülen’i bitirmek”tir. AK Parti’ye hukuk ve demokrasi dışı bir şey olursa bundan bütün ülke ve “cemaat” zarar görür. Aynı şekilde “cemaat”e karşı hukuksuzluk ve haksızlık yapılırsa, bundan da hükümet ve bütün ülke zarar görür.

Bayramın güzel atmosferinde herkes konumunu, üslubunu bir daha gözden geçirmelidir. Hayırlı bayramlar dileği ile… 

İlgili Haberler