Eldeki sağlık raporlarına, Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) "Ölüm eşiğinde" uyarılarına ve yüzlerce eyleme rağmen uzun süre cezaevinde tutulan mahkum Güler Zere, tahliye edilişinin yedinci ayında öldü. Zere, son mektubunda, "Beni ölümün kıyısına getirip öyle bıraktılar. Yaşam hakkım gasp edildi. Dışarıda 'ölme hakkı' verildi. Bunu da unutmayacağım" demişti.
Zere, 15 yıl önce yasa dışı Devrimci Halk Kurtuluş Partisi / Cephesi üyesi olduğu ve bu örgüt adına eylemlere katıldığı iddiasıyla daha 20 yaşındayken 34 yıl hapse mahkum oldu. Zere, geçen yıl 34 yaşındayken damak kanserine yakalandı. Şubat 2009'da, tutuklu bulunduğu Elbistan Cezaevi’nde ameliyat edildi. Ancak hastalık iki ay sonra cezaevi koşulları ve bakımsızlık nedeniyle yinelendi. Durumunun daha kötüye gitmesi nedeniyle Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Mahkûm Koğuşu’na taşındı.
Avukatları tedavinin cezaevi koşullarında sürdürülemeyeceğini belirtip 12 Mart'ta Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Başvuruda, Zere’nin cezasının ertelenmesi istendi. Fakat serbest bırakılması için gerekli izin çıkmadı.
Türk Tabipler Birliği, ağustosta yazdığı raporda hastanın yeterli derecede beslenememesi nedeniyle 'ileri derecede zayıfladığına' dikkat çekildi. Zere, adli tıp incelemesi için ring aracıyla 14 saatlik yolculukla İstanbul'a sevk edildi. İstanbul Adli Tıp Kurumu, 28 Ağustos’ta vermesi gereken raporu 'bazı tıbbi evrak eksikliği ve Adli Tıp’ta onkoloji uzmanı olmadığı gerekçesiyle' vermeyi iki ay erteledi. Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi, 16 Ekim tarihli raporunda, 'hastalığın gerileme göstermediği, tekrarladığı, geri dönülmez aşamaya girdiğinin' anlaşıldığını belirtti. TTB son olarak Zere ile ilgili olarak hastalığın tıbben geri dönülemez noktada olduğunu açıkladı.
Bu arada, Zere'nin serbest bırakılması için yurt çapında eylemler yapılıyordu. CHP'li milletvekilleri Canan Arıtman ve Malik Ecder Özdemir, tahliyesi için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup yazdı. Ve Zere, 6 Kasım'da Gül'ün kararıyla tahliye edildi.
Zere tahliye olduktan sonra İstanbul Küçükarmutlu'daki evine döndü ve burada tedavisine devam edildi.
Zere, tahlie olduktan sonra gönderdiği mektupta şunları yazıyordu: "Geç bırakıldım. Beni ölümün kıyısına getirip öyle bıraktılar. Yaşam hakkım gasp edildi. Dışarıda "ölme hakkı" verildi. Bunu da unutmayacağım. Henüz içeride hasta tutsaklar var. Hala tecrit var. Ki tecridin ta kendisidir ölüm."
Ancak kanser galip geldi ve Zere, dün saat 16.50 sularında öldü.