Gündem

Gül'den TÜSİAD'a: Türkiye'de siyasi gelenek sert; siz moralinizi bozmayın

Abdullah Gül: Türkiye’nin AB konularına TÜSİAD’ın ne kadar sahip çıktığını yakından bilen bir kişiyim ben. Hepinizi gerçekten tebrik ederim

17 Nisan 2014 14:17

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül "En parlak dönemlerde bile siyasi geleneğimizin yeri geldiğinde ne kadar sert olduğunu görüyoruz. Tabii ki gelişmiş ülkelerde bu tip gelenekler yok. Ben inanıyorum ki bizde de bunlar değişecektir. Bunların kimsenin moralini bozmaması gerekir" dedi.

İşadamlarına seslenen Gül, sözlerini "Önümüze başka seçimler var diye karamsarlığa kapılmamak lazım. Daha önce ortaya çıkarılan suni krizler, yeni kurallar ve düzenlemeler getirdi. O yüzden herkesin işine gücüne bakması lazım. Siz moralinizi bozmayın, işinize gücünüze odaklanın" şeklinde sürdürdü.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Ankara'da toplandı. Toplantıya Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı.

Toplantının onur konuğu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmasının satırbaşları şöyle:

Geçmişi en iyi bilen sizlersiniz. İşadamları eli taşın altında olan insanlardır. Maaş ödeyeceksiniz, kiraları ödeyeceksiniz. Sıkıntıları da başarıları da en iyi siz bilirsiniz. Türkiye’nin yüksek enflasyon ve yüksek faizli dönemlerinde bir gecede insanların zenginleşip fakirleştiği, bütün bunları siz geçmişte yaşamışsınızdır. Onun için bu konularda hassas davranıyorsunuz.

Birçok krizden de Türkiye dersini alarak yoluna devam ediyor. Başta 2001 krizi olmak üzere, tarihimizin en acı krizini yaşadık. Milli gelirimizin yüzde 25’ini neredeyse kaybettik. Aldığımız derslerle, finans, banka ve kamu sektörünü yeniden yapılandırıp, çok köklü demokratik, ekonomik ve hukuk reformlarla Türkiye’yi yenilemeye başladık.

 

‘Geçmişi hafızamızdan atamayız’

 

30 yıldan sonra enflasyon tek rakamlı seviyelere indi. Bunun için yüksek faizlerden, reel faizlerin negatife geçtiği dönemlere yaklaştık. İstihdamda Avrupa’yla mukayese ettiğimizde iyi noktalara ulaştık. Ekonomik ve demokratik reformlar, hukuk reformları el ele devam etti. Neticede Türkiye içeriden, dışarıdan bütün şoklara daha hazır hale geldi.

Bunları şunun için söylüyorum. Bunları hafızamızdan atamayız. Bunları yaşayanlarsınız. Sene sonunda kar mı zarar mı ediyorsunuz, bunu bilemez haldeydiniz. Böyle bir ülkeden bugün geldiğimiz noktanın kıymetini bilip bunu daha ileriye nasıl taşıyacağız, bunu konuşmamız gerekiyor. Bu istişare toplantılarında yapacağınız değerlendirmeler neticesinde, önerileriniz, tespitleriniz ekonomi yöneticileri tarafından ciddi bir şekilde değerlendirilecektir.

Bu tip önlemler söz konusu olduğunda, ne kadar önlemlerinizin yapıcı önlemler gerçekleştirilirse, verdiğiniz mesajların alınmasına ne kadar çok alınmasına uygun mesajlar verirseniz, uygulamacılar da buna o derece önem gösterecektir.

Bugün, şüphesiz ki Türkiye’de tartışılan çeşitli düşünceler, kanaatler var. Ama bunda ben hepsinin geçici olduğunu bilmeniz gerekir. Türkiye böyle bir trendi yakaladıktan sonra yolu daha yükseklere çıkmaktır.

Türkiye artık alt orta gelirli bir ülke değil. Bugün üst orta gelirli bir ülkeyiz ama bizim amacımız böyle devam etmek değil. Böyle devam edilebilir aslında ama hepimizin hedefi bu değil. Daha üst gelirli bir ülke haline gelmek. Çocuklarımızı ve geleceğimizi daha yüksek gelirli bir ülkede yaşatmak. Bunu nasıl gerçekleştireceğiz dediğimizde, 10. 5 yıllık kalkınma planını uzmanlar iyi biliyorlardır.

 

‘Yüksek demokratik standartlar’

 

Yapacağımız şey nedir? Kimler yüksek gelirli ülke? Birinci şart tabii ki, çok yüksek demokratik standartları geliştirmek. Yüksek demokratik standartlar dediğimizde, hukukun üstünlüğü, hukukun uygulanmasında şeffaflık ve hukukun verdiği güvence. Hukuk her şeyin başıdır. Buna en açık misal, 2000’li yıllara kadar Türkiye’de yılda 1 milyar doların üstünde yabancı sermaye gelmezken hukukumuza güvenmediği için gelmiyordu. Yapılan reformlar neticesinde son 10 yıl içerisinde her sene en az 10 milyar dolar sermaye geliyorsa Türkiye’ye olan güvenden dolayıdır.

Devlet sistemi içerisinde anayasal kanunlar bağlayıcıdır. Devlet sistemi içinde ayrı oluşumlar, dayanışmalar söz konusu olamaz. Türkiye’nin şeffaflaşması, Türkiye’de hukukun eşit olarak uygulanması Türkiye’nin yüksek gelirli bir ülke olma yolundaki en önemli sınavlarıdır.

 

Önemli olan AB standartlarını yakalamak

 

Avrupa Birliği aslında müzakere süreçleri bunun en iyi mekanizmalarından birisiydi. Türkiye AB’ye sadece üye olmak için girmek istemiyor ki… Herhangi bir AB ülkesinin demokratik ve hukuki standartlarına ulaşmaktır amacı… Norveç AB üyesi değildir ama müzakereleri bitirdikten sonra kendi tercihleriyle ben olmayacağım demiştir. Böyle bir ülke olma için de müzakere sürecini yürütmemiz ve bütün fasılları yerine getirmemiz gerekir. Bu fasılların yerine getirilmesi Türkiye’yi her anlamda yüksek standartlara ulaştıracaktır.

Eğitim, yüksek gelirli bir ülke olmak için vazgeçilmez bir alandır. Üniversitelerimizin çokluğuyla övünebiliriz ama nitelik ve kalite açısından konuştuğumuzda hala çok büyük problemlerimizin olduğunu hepimiz biliyoruz.

Türkiye’nin enerjisini boşa harcamamamız gerekir. Avrupa’da ve dünyanın birçok yerinde büyük sıkıntılar yaşanır ve oralarda durgunluk varken, Türkiye’nin çok büyük adımlarla büyümesi için tarihi bir fırsat çıktı karşımıza. Son dönemde büyümede biraz geriye düşüldü, bunu yine toparlayabilmemiz gerekir.

 

İş dünyası için moral motivasyon çok önemli

 

Türk ekonomisinin lokomotifi artık özel sektördür. Özel sektör istihdam yaramakta, vergi ödemekte ve ihracat yapmaktadır. Belli bir ölçeğin üzerindeki bütün firmalarımız, kamu firması gibi sahiplenilir ve hepinizin başarılı olmasına özen gösteririz.

Tabii ki, moral, motivasyon iş dünyasında değil her alanda çok önemlidir. Türkiye, seçim döneminden geçti. Seçim döneminin ne kadar sert olduğunu hep beraber yaşadık. Şunu da unutmayın, Türk siyasi geleneği maalesef böyle. En parlak dönemlerde bile siyasi geleneğimizin yeri geldiğinde ne kadar sert olduğunu görüyoruz. Tabii ki gelişmiş ülkelerde bu tip gelenekler yok. Ben inanıyorum ki bizde de bunlar değişecektir. Bunların kimsenin moralini bozmaması gerekir.

Şunun da kıymetini herkesin bilmesi lazım. İstikrar ve güven ortamı ancak büyümeyi gerçekleştirir, köklü reformlar yapılabilir.

Biz önümüze bakmamız lazım, cumhurbaşkanlığı seçimleri, diğer seçimler var diye telaşa kapılmamak gerekir. Her şeyin kuralları belli. Mahalli seçimlerde büyük bir katılımın olduğunu gördük ama bütün hukuki mevzuat çerçevesinde itiraz mekanizması çalıştı ve hala çalışanlar da var. Halkın da ne kadar çok sahiplendiğini görüyoruz. Önemli olan kurallarda belirsizliğin olması. Herkesin işine ve gücüne bakması gerekir. Özellikle iş aleminin başarısı, hükümetin de başarısıdır, Türkiye’nin de başarısıdır, devletin de başarısıdır. Önümüze başka seçimler var diye karamsarlığa kapılmamak lazım.

 

Moral bozmayın, işinize gücünüze odaklanın

 

Daha önce ortaya çıkarılan suni krizler, yeni kurallar ve düzenlemeler getirdi ve her şey belli. O yüzden herkesin işine gücüne bakması lazım. Siz moralinizi bozmayın, işinize gücünüze odaklanın.

Özel sektör ne kadar gelişirse, ne kadar işlerinizi büyütürseniz, ne kadar sizler başarılı olursanız, Türkiye’nin ekonomik olumlu göstergeleri de o kadar gelişir.  Herkes işine gücüne soyunsun ve inanıyorum ki bu söylediklerimin herkes farkındadır. Çoğulculuk her şeyin başıdır,  tartışmalar olacaktır. Önemli olan tartışmaların kırıcı, dışlayıcı olmaması, kutuplaşmamamızdır. Bunun ötesinde herkes fikrini söyleyecektir. Türkiye’nin geleceğinin parlaklığından hiçbir zaman  şüphe etmiyorum.

Hepimiz yeri geldiğinde düşüncelerimizi ifade edeceğiz. Türkiye’nin AB konularına TÜSİAD’ın ne kadar sahip çıktığını yakından bilen bir kişiyim ben. Hepinizi gerçekten tebrik ederim, sadece kendi camianızın meseleleriyle değil, Türkiye’nin meseleleriyle de ilgilenerek güzel önerilerde bulunuyorsunuz.