Gündem

Gül: Biz elimizden geleni yaparız AB bize gelir

Cumhurbaşkanı Gül “Siyasetteki bu kavgacı üslubu Türkiye için tehdit olarak görüyorum” dedi

04 Eylül 2010 03:00

T24 - Cumhurbaşkanı Gül “Siyasetteki bu kavgacı üslubu Türkiye için tehdit olarak görüyorum” dedi

Saraybosna’da bulunan Cumhurbaşkanı Gül’den AB’ye ince mesaj: Üzerimize düşeni yaparız, Norveç gibi oluruz. Türkiye’nin cazibesi artar, AB bize gelir

Cumhurbaşkanı, referandum kampanyasında birbirlerine karşı çok ağır ifadelerle yüklenen siyasi parti liderlerine Saraybosna’dan uyarı mesajı gönderdi. Artan tansiyonu ve liderler arasındaki tartışmaları yorumlayan Gül “ Maalesef siyasette sorunları çözme yerine, kullanma eğilimi var. Oturup konuşma ortamı bile kalmadı. Siyasetteki bu kavgacı üslubu Türkiye için tehdit olarak görüyorum” diye konuştu.

Önceki gün beraberinde kalabalık bir iş adamı heyeti ile Bosna Hersek’e giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, başkent Saraybosna’da gazetecilere geziyi ve gündemi değerlendirdi.


Referandum kampanyasının yürütüldüğü meydanlarda artan tansiyonu ve liderler arasındaki tartışmaları yorumlayan Cumhurbaşkanı Gül “ Maalesef siyasette sorunları çözme yerine kullanma eğilimi var. Oturup konuşma ortamı bile kalmadı” dedi.


Gül’ün açıklamaları şöyle;


Referandumda evet veya hayır çıkması AB sürecini nasıl etkiler?

Referandum polemiğine girmek istemem. Ama referandumda ortaya konan şeyler, yıllardır yapalım dediğimiz şeyler. Örneğin ombudsmanlık meselesiyle falan ne kadar uğraştık, hatta Meclis’ten geçirdik, Cumhurbaşkanı’ndan dönmüştü. Daha bir çok konular var. Katkısı tabi ki o anlamda olur.


Önemli olan tabii ki Türkiye’de AB konusuna Meclis’in ve siyasi iradenin hep beraber sahiplenip hız vermesi.


Siz hükümetteki son döneminizde AB konusunda ‘biz üzerimize düşeni süratle yapalım, kendimizi AB standartlarına yükseltelim’ demiştiniz. Bir strateji ortaya koymuştunuz. Bugün işlerin o yönde ilerlediğini, o hız ve heyecanın sürdüğünü söyleyebilir misiniz?

Tarama süreci çok önemli bir süreçti. İki fotoğrafı yan yana koyuyorsunuz. Bir sizin mevcut durumunuzu, bir de AB’nin mevcut fotoğrafını koyuyorsunuz. Tarama süreci eksikliklerinizi ortaya koyuyor ve bir program çıkartıyor. Biz bunları ortaya koyduk. Bir nevi yol haritasını çıkartıp her bakanlığa verdik.

Benim düşüncem şuydu bu konuda: AB’ye ısrar etmeden, ne yapılacaksa, ben kendi irademle kararlı bir şekilde süratli bir şekilde yapmak. Bunları süratli bir şekilde yaptıktan sonra ben fasılları kendim açıp kapamış oluyorum. AB isterse fasılları açmasın. Norveç gibi olurum. O zaman Türkiye hızlı değişecek, cazibesi artacak. Bugün 1 fasıl için uğraşmak yerine, onlar 3 fasıl açalım diyecek. Elimizi hızlı tutmamız lazım AB konusunda.



Bizim için AB’nin değeri vardır

Fakat bu arada AB’nin de kendi iç meseleleri var. Hatta biz AB’ye gireceğimiz yıla kadar acaba AB dağılacak mı, tartışmaları yapılıyor?

Biz girelim de AB dağılacaksa hep beraber dağılalım, güçlenecekse hep birlikte güçlenelim. Biz daha o standarda ulaşmadan onun derdine düşersek o standarda ulaşamayız. Bizim için AB’nin değeri vardır. Oradaki krizler onun değerini azaltmamalı. Bizi ilgilendirmez. Bizi ancak işimizi zorlaştırdığı için ilgilendirir. Biz işimizi hızlı tutmalıyız.


O hız ve heyecan var mı bugün?

Meclis’teki her konuşmamda bu çağrıyı yapmıştım. Bu sefer de hatırlatacağım. Biz ayrı bir yöntemle AB konularını ele alabiliriz. Ticaret yasası hala çıkmadı. Böyle bir şey olabilir mi? Elektronik olarak yapılan alış verişler var. Ticaret internet üzerinden yapılıyor. Sen hala 1936 yılındaki ticaret yasasıyla iş yapıyorsun!


Parti liderleri arasındaki tartışma düzeyini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Siyasetteki bu kavgacı üslubu Türkiye için tehdit olarak görüyorum.

Acı olan şey şu: Türk siyasi geleneğinde sorunları çözme yerine sorunları kullanma eğilimi var. Bu biraz acı bir şey doğrusu. Ortada bir mesele var. Bazıları büyük meseleler. Türkiye’nin büyük meseleleri var. Bunları sorun olmaktan çıkartma, tehdit olmaktan çıkartma yönünde gayret yerine doğrusu bunlar kullanılıyor. Bu bakımdan belki, kampanyalar ortam hazırlamış oluyorlar. Onun için şu referandumu beklemek lazım. Referandum sonrası herhalde Türkiye’nin büyük meseleleriyle ilgili herkes daha sakin kafa yoracaktır.


Kürt meselesi, terör meselesi bunlar için siyasi mutabakat gerekiyor. Ama bugünkü siyasi ortamda bu nasıl sağlanacak?

Öyle ama maalesef oturup bunları beraber konuşma, tartışma ortamı bile kalmadı. Çok acı bir şey. Onun için ben aylardan beri liderler arasında toplu görüşme diyorum. Ama o da olmuyor..


Norveç iki kez üyeliği reddetti


Norveç 1963 yılında İngiltere ile brilikte o dönemde adı Avrupa Ekonomik Topluluğu olan birliğe üyelik başvurusu yaptı. Ancak Fransa’nın İngiltere’yi iki kez veto etmesiyle birlikte Norveç’in üyelik süreci de durdu. Fransız vetosunun kalkmasının ardından Norveç, 1972 yılında AET ile müzakereleri tamamladı ve Norveç Parlamentosu’ndan birliğe üye olunması yolunda karar çıktı. AET yanlısı Norveç hükümeti son şart olarak üyeliği referanduma götürdü. Ancak Norveçliler yüzde 53. 5 oranında “hayır” oyuyla AET üyeliğini reddetti ve hükümet istifa etmek zorunda kaldı. 1994 yılında Norveç’in Avrupa Ekonomik Bölgesi’ne üyeliğin ardından bir kez daha üyeliği referanduma götürdüler, karar bu kez de yüzde 52. 2 ile “hayır” oldu. Bu iki referandumun ardından Norveç bir daha AB üyeliği için girişimde bulunmama kararı aldı. Ancak 2009 yılında Avrupa Birliği ile daha yakın ilişkiler kurmak adına AB’nin Şengen vize politikasına katılım, uyuşturucu ile mücadele politikasına katılım, Avrupa Savunma Ajansı gibi kurumlara üyelik adımları atıldı. Şimdi Norveç üye olmamasına rağmen AB kurumlarına parasal katkı yapmasının yanısıra AB fonlarından da yararlanıyor.