Çevre

Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Türkiye’nin kömür politikasını Ankara’da protesto etti: “Havası kirli, parası kirli, neresi temiz?"

24 Nisan 2023 13:30

IV. Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi, iklim krizi gerçeği ve Türkiye tarafından onaylanan Paris Anlaşması’na rağmen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının desteğiyle 24- 25 Nisan tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşti. Kömürlü termik santrallerin etkilediği insanlara ve yaklaşan iklim krizine dikkat çekmek isteyen Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Ersin Tek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı Türkiye Kömür İşletmeleri, Genel Müdürü Dr. Hasan Hüseyin Erdoğan’ın açılış konuşması sırasında düdük sesleriyle ve "Havası Kirli, Parası Kirli, Neresi Temiz?!" yazılı pankartıyla protesto gerçekleştirdi.

Tek, iklim krizine dikkat çekerken; “Kömürün temizi olmaz! İklim krizindeki gezegenimiz için, zehirlenen havamız için, temiz yalanını bırakın! Yeşil ve Adil Dönüşüm! Hemen Şimdi!” diyerek “temiz kömür yalanı"ndan vazgeçilmesini, Türkiye’de kömür kullanımından çıkılması ve iklim adaleti taleplerini iletti.

Paris Anlaşması yürürlüğe girdikten 5 sene sonra 2021’de Türkiye tarafından onaylandı ve 2053 karbon nötr hedefi açıklandı. İklim kriziyle mücadele için 2030 yılına kadar, yeni fosil yakıt yatırımlarının durdurulması ve mevcut olanların hızlı bir şekilde kademeli olarak ortadan kaldırılması gerektiği halde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2023 Ocak ayında yayınladığı Türkiye Ulusal Enerji Planına göre kömürün enerji üretimindeki toplam payının yükseltilmesi öngörülüyor. Global Energy Monitor'un "Yükseliş ve Çöküş" raporu, Türkiye'nin planlanan kömürlü santral kapasitesinde dünya üçüncüsü olduğunu belirtiyor. 

Türkiye verdiği taahhüde rağmen atması gereken adımların aksine, Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi gibi etkinlikler finansal ve sosyal yatırımlarla devlet eliyle destekleniyor. 

Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Ersin Tek, “Dünyamız olağanüstü bir krizle karşı karşıya. İklim krizi hepimizin geleceğini tehdit ediyor. Bir an önce, iklim krizinin baş sorumlularından olan kömüre dayalı olan zararlı, eski ve kirli teknolojilerden uzaklaşmamız gerekiyor. Türkiye’de ise bırakın kömürden çıkış için somut adımlar atmayı, bu teknolojilerin aklanmaya çalışıldığını görüyoruz.  Bilimsel raporlarla 55 yılda yaklaşık 200 bin erken ölüme sebep olduğu ortaya konan termik santraller mi temiz? Sıfır karbon ve sıfır kirletici prensibi ile çalışan bir termik santral teknolojisi henüz keşfedilmedi.  Bu kirli, eski, ölümcül teknolojilere mahkum değiliz. İklim krizini durdurmak için zaman çok değerli. Kaynaklarımızın hala kömüre yatırılmasını savunmak gezegene karşı suç işlemekle eşdeğer. Türkiye’nin önünde hem doğaya hem ekonomiye katkı sunabilecek bir dönüşümü gerçekleştirme seçeneği var. Yeşil ve adil bir dönüşümle, kaynaklarımızı kömür gibi eski ve ölümcül teknolojiler yerine yenilenebilir enerjiye ve kapsamlı bir iklim eylemine aktarmak zorundayız. Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesini vakit kaybetmeden uygulamada görmek zorundayız. " dedi.

Tek şu ifadeleri kullandı:

"Yatırım garantileri, arazi tahsisi, piyasa faiz oranlarının altında faiz oranları, kapasite mekanizması teşvikleri gibi maddi ve manevi varlıklar aracılığıyla aktarılan devasa destekler, tüm bu yıkıcı etkilerin, kömür yatırımına verilen kamu teşvikleri ve bankaların finansmanıyla büyüdüğünü gösteriyor. İklim Kaosunun Bankacılığı 2023 raporuna göre Paris’te atılan imzaların üstünden geçen 7 yılda 5.5 trilyon dolar kaynak fosil yakıt yatırımlarına aktarıldı. 2022 yılında kömür sektörünün bankalar aracılığıyla ulaştığı finansman miktarı 42 milyar dolardı. Ülkemizde ise 350.org Türkiye’nin çalışmasına göre kömür finansmanına son vereceğini söyleyen sadece 9 banka var."

Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Gökhan Ersoy da “Kömüre dayalı enerji üretiminin havası da parası da kirli. Yaklaşan seçimlerin ardından göreve hangi yönetim gelecek olursa olsun, Paris Anlaşması bağlamında verilen sözlere sadık kalmak için kararlı olmalı. Büyüme hedeflerini, mutlaka çevre ve iklim krizi mücadelesi kapsamında dikkatle ele almalı ve yeşil ve adil bir dönüşüm hedefi için gerekli adımları acilen yürürlüğe sokmalı. Ancak, seçim öncesi söylemlerinde çoğu siyasi parti programı, iklim kriziyle mücadele için gerekli adımları atma konusunda çekimser gözüküyor. İklim krizinden önce son çıkış tabelasına yaklaştığımız bu dönemde ülkeyi yönetmeye talip tüm siyasilerin bu sorumluluğu üstlenmesi ise hayati önem taşıyor.’’ değerlendirmesini yaptı. 

Greenpeace kömürlü termik santrallere ilişkin olarak şu bilgileri paylaştı:

"Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL)’ın raporuna göre 1965 -2020 yılları arasında açılan ve halen 16 ilde faaliyette olan 50 MW’ın üzerindeki kömürlü termik santraller, 55 yılda toplamda 4.8 trilyon TL sağlık masrafına ve yaklaşık 200 bin erken ölüme neden oldu. 

Greenpeace Akdeniz, yeşil ve adil bir gezegeni kurmak için atılacak ilk adımın kömürden çıkmak olduğunu savunuyor. 

Türkiye kömürden çıktığı zaman, yalnızca 22 tane kömür sahasına kurulacak güneş panelleri sayesinde ülkenin yenilenebilir enerji kapasitesinde güneş enerjisinin payı %170 artacak ve böylece 6.9 milyon hanenin yıllık enerji ihtiyacı güneşten karşılanabilecek. 

Türkiye'de yenilenebilir enerji önemli istihdam fırsatları sunuyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA)’nın 2022 yenilenebilir enerji sektöründeki istihdam analizine göre Türkiye’de rüzgar enerji sektöründe 25.000 ve güneş enerjisi sektöründe 21.000 işgücü kapasitesine ulaşılabileceği tahmin ediliyor. Bugüne kadar yapılan çalışmalar yeşil ve adil bir dönüşüm ile kömürden çıkışın olduğu senaryoda istihdam kaybının olmayacağına işaret ediyor."

Seçim öncesi bu kritik zamanlarda, tüm siyasi parti ve adaylara, toplumun her kesiminden yeşil ve adil bir dönüşüme inanan herkese  bu gerçeği hatırlatmak üzere Greenpeace Akdeniz “Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesi”ni yayınladı ve iklim kriziyle kapsamlı mücadele için Paris Anlaşması ile uyumlu bir yol haritasının parti programlarına eklenmesini talep etti.

Greenpeace Akdeniz, Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesiyle, iklim kriziyle etkin mücadele için elektrik üretiminde kömürden vazgeçilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının %75'e çıkarılmasını, yoplumsal faydayı önceliklendiren, sosyal refah odaklı, ekolojik bütünlük ve iklim üzerindeki etkinin azaltılmasını hedefleyen yeşil ekonomi modeline geçilmesini, kömür bölgelerinde, katılımcı ve şeffaf mekanizmalarla, doğal alanların restorasyonunu da kapsayan adil geçiş planlamalarının geliştirilmesi ve uygulanmasını talep ediyor.