Göz hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Özlem Evren, glokom hastalığında erken tanının önemine işaret ederek, "Hastalar başlarda görme duyularında bir kayıp hissetmedikleri için hastalığı fark etmez. Çünkü önce çevredeki görme alanı daralır, görme keskinliği zamanla azalır. Hastalık ilerlediği zaman da çok geç kalınmış olur" dedi.
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi göz hastalıkları uzmanı Evren, Dünya Glokom Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, glokomun, göz içi basınca bağlı olarak gelişen, görme sinirinin hasarı ve görme hücrelerinin kaybıyla sonuçlanan bir hastalık olduğunu bildirdi.
Halk arasında "göz tansiyonu" olarak bilinen glokomun geriye dönüşümü olmayan körlük nedenleri arasında 2. sırada yer aldığını belirten Evren, hiçbir belirti vermeden ilerlediği için "sinsi" bir hastalık olduğuna dikkati çekti.
Evren, hastaların başlarda görme duyularında bir kayıp hissetmedikleri için hastalığı fark etmediklerini, önce çevredeki görme alanının daraldığını ve görme keskinliğinin zamanla azaldığını anlatarak, hastalık ilerlediği zaman da geç kalındığını söyledi.
Glokomlu hastalarda görme kaybı meydana geldikten sonra bunun telafi edilemediğini, ancak tanı konulduktan sonra ilerleyişin durdurulabildiğini belirten Evren, hastalığın yeni doğan bebeklerden ileri yaşlardaki kişilere kadar herkeste görülebildiğini kaydetti.
Evren, risk altındaki kişilerle ilgili şu bilgileri verdi:
"Yaş, glokoma yakalanma açısından önemli bir risk faktörüdür. 40 yaşından sonra göz içi basıncı normal seviyenin üzerine çıkmaya başlar. Göz içi basıncı yüksek olanlarda 5-10 yıl içinde glokom gelişme riski artar. Bu risk 60-65 yaş arasındakilerde 6 kat fazladır. 70-75 yaş arasındakilerde ise her 6 kişiden birinde görülür. Ailede glokom öyküsü varsa, glokoma yakalanma riski büyüktür. Ailesinde glokom hastası olanlarda risk 4-9 kat yüksektir. Şeker, yüksek tansiyon, kalp, migren, guatr hastaları, astım, alerjik rinit, romatizmal hastalıklar nedeniyle kortizon kullananlarla organ nakli, yüksek miyop ve hipermetrobu olanlar ve göz travması geçirenler de risk altındadır. Bu tür hastalığı bulunanlar göz hekimine gittiklerinde bu durumlarını anlatmalıdırlar."
Tedaviyi geciktirmeyin
Risk grubundakilerin belirli aralıklarla kontrolden geçmelerinin hastalığın erken evrede yakalanmasını sağlayacağını anlatan Evren, "40 yaş üzerindekilerde yakın gözlük ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu kişiler bir göz doktoruna başvurduklarında göz içi tansiyonuna bakılırsa, hastalığın erken teşhisi mümkün olabilir" dedi.
Hastalarda ilaç ve damla tedavisi uygulandığını, bunların yaşam boyu kullanılmasının büyük önem taşıdığını bildiren Evren, "Hastalar bir süre sonra faydası olmadığı kanısına kapılıp ilaçlarını bırakıyor. Oysa bu ilaçlar hastalığın geriye dönüşümünü sağlamıyor, ilerlemesini durduruyor. Bu nedenle mutlaka doktor gerekli gördüğü sürece ilaçlarını kullanmaları gerekir" uyarısını dile getirdi.
Evren, yan etkisinden kurtulmak için hastaların damla uygulamasından sonra göz pınarlarını 1-2 dakika bastırmalarının faydası olacağını söyledi.
Erken teşhis ve ilaçların düzenli kullanılması halinde glokomdan korkmak için hiç bir neden bulanmadığını vurgulayan Evren, ilaç tedavisinden yanıt alınmadığında cerrahi müdahaleye başvurulduğunu söyledi.
Evren, cerrahi müdahaleden sonra 5-10 yıl süreyle göz içi basıncının normal seviyede tutulabildiğini anlattı.
Görme kusurlarının giderilmesine yönelik lazer tedavisi görenlerin kornealarının incelmesinden dolayı göz tansiyonlarının düşük çıkabildiğini belirten Evren, bu kişilerin ileri yaşlardaki göz muayenelerinde bu durumu hekimlerine bildirmelerinin faydalı olacağını söyledi.
Çocuklarda göz tansiyonu
Göz tansiyonunun bebeklerde de görülebildiğini ifade eden Evren, normalden büyük göze sahip, sulanma ve ışığa bakamama sorunları olan bebeklerde göz tansiyonundan şüphelenilmesi gerektiğini bildirdi.
Evren, bu gibi rahatsızlıkların cerrahi müdahale gerektirdiğini kaydederek, göz tansiyonu olan ileri yaşlardaki çocuklarda ise teşhisin daha zor olduğunu söyledi. Evren, "Ailede herhangi bir çocukta göz tansiyonu varsa, diğer çocuklar için de aynı risk söz konusu olabilir. Bu nedenle böyle aileler çocuklarını kontrol ettirmelidir" dedi.
(AA)