Radikal gazetesi yazarı Pınar Öğünç, DHKP-C operasyonu kapsamında gözaltına alınan avukatlar ve Çağdaş Hukukçular derneği'ne yapılan baskın ile ilgili ilginç detaylara dikkat çekti. Öğünç, gözaltındaki avukat Efkan Bolaç'ın telefonundan bazı mesajlar gönderildiğine dile getirdi.
İşte Pınar Öğünç'ün bugün (21 Ocak 2013) yayımlanan yazısından bir bölüm:
Ekseriyetle davalarına baktıkları işçiler, öğrenciler, devlet tarafından kaybedilmiş çocuklarının kemiklerini arayanlar, köyünün suyuna kondurulacak HES’e karşı duranlar olunca, dönem itibariyla hemen her gün Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi bir avukat böyle Türkiye’nin önemli davalarından tekinde, adliyelerdedir. Mesleki koşullara, yeni yargı düzenine dair bir avukat birliği olarak sıklıkla açıklama yaparlar. Büroları bellidir, siyaseten durdukları yer gibi...
Gözaltına alınmadan bir gün evvel duruşmaya girmiş bu avukatlar ifadeye çağrılsa yurtdışına mı kaçacaktı? Kaldı ki ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve MYK üyesi Oya Aslan, haklarında çıkarılan yakalama kararına rağmen, dün bulundukları Beyrut’tan uçağa bindiler.
Ama tercih edilen, bu avukatları cuma gününün güneşi daha doğmadan helikopterlerle, kapıları devirerek, duvarları oyarak, ‘torba’ denebilecek bir operasyonla yaka paça gözaltına almak oldu. Hukuka aykırı biçimde savcı gelmeden, yolu şaşırmış meğer, büro araması başlatıldı. Zaten sonra gizlilik kararı bulunan soruşturmaya dair Emniyet ‘basın açıklaması’ yaptı.
...
Uzun lafın kısası ÇHD avukatları bu yollardan çok geçtiler. Böylesi bir Hollywood baskının da, kamuoyunda sofistike bir suç işleniyormuş algısı inşa etmek için ‘kozmik bilgi yollama’ iddialarının ortalığa salınmasının da anlamını biliyorlar.
Çalan mühürlü telefon
Çok önemli bir iddia daha var. Aynı gün Selçuk Kozağaçlı’nın Betül Vangölü ve Özgür Yılmaz’la paylaştığı büroda da arama yapılmış bomba nevi hiçbir şey bulunamayarak sadece bilgisayarlar kopyalanmıştı. Büro çalışanı, bir ÇHD gönüllüsü, bir gün önce önemsemediği şu olayı, ertesi gün aramadan sonra bir daha düşünmüş. 10 avukatın imzasıyla bu hadise de tutanak altına alınmış. Şöyle diyor: “17 Ocak günü ÇHD’de öğle saatlerine doğru, bilgisayar bellek dolu uyarısı verdi, aslında bellekte çok fazla boşluk olduğunu biliyordum. C belleğini kontrol için açıp baktığımda bütünüyle kırmızı renkte olduğunu ve dolu göründüğünü gördüm, virüs olabileceği düşüncesiyle virüs tarama programını başlattım, tarama programı bilmediğim çok büyük bir dosyayı tespit edip silmemi istedi, uzun süre bu dosyayı silmeye çalıştım ama silemedim, sonra kendiliğinden her şey normale döndü, olağan bir hata olabileceğini düşündüm, ancak ertesi gün ÇHD aranıp yalnızca bilgisayar imajları alınınca durumla bir ilgisi olabilir diye şimdi size anlatıyorum”. Tesadüf mü?
Avukat Efkan Bolaç’ın sabah saatlerinde mühürlenen telefonundan gün içinde bazı kişilere atılan mesajlar, mühürlü bir telefonun arandığında çalması gibi başka tuhaflıklar da anlatıyorlar.