Emre KOLTUK- Uğur AYDIN/ÇAYKARA, (Trabzon), (DHA)- TRABZON\'un Çaykara ilçesinde hidroelektrik santral (HES) kurulan Uzuntarla Mahallesi\'ndeki Balkodu Deresi kurudu. Bölge sakinleri, kentte eskiden gürül gürül akan derenin tamamen kuruduğunu belirterek santralin dereye yeterli can suyunu bırakmadığını iddia etti. Trabzon Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Cemil Pehlivan da HES inşaatlarının bulunduğu derelerde yeterli can suyu bırakılmaması nedeniyle canlı yaşamın yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını belirterek, “Doğanın dengesi bozluyor\" dedi.
Türkiye\'nin en çok yağış alan Doğu Karadeniz Bölgesi\'nde, Rize\'deki Güneysu Gürgen ile Salarha derelerinin ardından Trabzon\'da da bir dere kurudu. Trabzon\'un Çaykara ilçesi Uzuntarla Mahallesi\'nde Balkodu deresi üzerine 9 megavat kurulu gücünde hidroelektrik santrali inşa edildi. Santralin suyun tünelle aldığı bölgede dere tamamen kurudu.
\'TAŞKIN DÖNEMLERİNDE AKIYOR\'
Dere, yaz aylarında, taşkınların yaşandığı yağışların ardından birkaç gün akıyor. Yağışın etkisi geçtikten sonda yine eski haline dönüyor. Şu an selle de boğuşan vatandaşlar, dereye yeterli can suyu bırakılmadığını belirterek tepkilerini dile getirdi, şikayette bulundu. Son yağış öncesi, tamamen kuruyan dere ile birlikte canlı yaşamı da tehlikeye girdiği belirtildi.
\'DAHA ÖNCE BÖYLE BİR ŞEY YOKTU\'
Uzuntarla Mahallesi\'nde oturan Osman Yazıcı, HES\'ler yapıldıktan sonra, suyun debisinin azaldığını belirterek bu durumun köyün sağlığını da tehdit ettiğini savundu. Yazıcı, \"Ağaçlarımızın hepsi kurudu. İki sene önce yukarıdan borular patladı, köyde bir felaket oluştu. Hala enkaz orada duruyor. Dolayısıyla burada yapılan işlemden dolayı biz köylüler olarak rahatsızız. Aynı zamanda köyün kanalizasyonu akıyor buraya. Daha önceden böyle bir şey yoktu. Çocukların sağlığını, halkın sağlığını da tehdit ediyor bu durum. Faydası ve zararı hesaplandığında bizce köylü olarak zararı daha fazla. Şikayetlerde bulunuldu, müracaatlarda bulunuldu bir çare üretilmedi. Gördüğünüz gibi olan durum bu. Yetkililerden istediğimiz, dereyi eskisi gibi buradan akıtmaları ve bu pisliğin buradan temizlenmesini istiyoruz. Derelerimiz kurudu. Bu gelen su, ırmaktan gelen su HES\'in bırakması gereken su değil. Yaz aylarında su azaldıkça, HES para kazanacak diye bütün suyu alıyor\" dedi.
İbrahim Aydınlı da, \"Derede can suyu bile yok. Balıklarımız, alabalıklarımız olurdu burada, ama şimdi hiçbir canlı varlık yok. Çünkü can suyu yok. Görüntü ve manzara pek hoş değil. \'Can suyu var mı yok mu?\' diye hiçkimse ilgilenmiyor. Tamam enerji herkese lazım, bütün ülkeye lazım ama bu şekilde doğayı katlederek enerjiyi sağlayamıyoruz. Kötü bir manzara. Biz eskiden bu dereden musluk suyu olmadan, yemek suyumuzu, banyomuzu, çayımızı her şeyimizi bu sudan karşılardık. Balıklarımızı, alabalıklarımızı bu sudan karşılardık. Doğanın yeşilliği ve güzelliği bu dere sayesindeydi. Şimdi bu dereyi aldılar, dağın arkasından döktüler. Böyle bir durum olamaz\" diye konuştu.
PEHLİVAN: YETERLİ CAN SUYU BIRAKILMIYOR
Trabzon Zi̇raat Mühendisleri Odası Başkanı Cemil Pehlivan, HES kurulan derelerde can suyunun eksik bırakıldığını belirterek \"Eksik bırakılması derelerdeki biyolojik dengeyi bozuyor. Ekosistemi bozulan derelerde yaşayan canlıların yaşamını kısıtlamış oluyor. Yaşamını aslında kısıtlamıyoruz, sonuçta biz kendi yaşamımızı kısıtlamış oluyoruz. Çünkü bizim yaşam kaynağımız, besin elementlerimiz oradan geliyor. Denetlemeler eksik olmasaydı, böyle bir sorun ortaya çıkmazdı. Biz yeterli ehemmiyeti vermiyoruz, yeterli tedbirleri almıyoruz. Cezai müeyyideleri uygulamıyoruz. Bütün sorunumuz burada. Kanunlar, kanun koyucular bunu ortaya koymuşlar. Bırakılması gereken suyu ne kadar bırakılması gerektiğini belirlemişler. Biz buna riayet etmediğimizden kaynaklanıyor. Tabi ki Hes\'lere ihtiyacımız var. Ama onlarda canlıları düşünsünler. Canlılara göre gerekli suyu bıraksınlar. Bırakmaları gerekiyor. Bir Kızılderili atasözü der ki; \'Son ağaç kesildiğinde, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmez bir şey olduğunu öğrenecek\'. Bunu anlamalıyız\" ifadelerini kullandı.