Gündem

(Görüntülü) “Suriyeli mültecileri hayatımızın her alanına dahil etmeliyiz”

İSTANBUL, (DHA)- Türkiye’de yaşayan mülteci sorunlarını akademik anlamda gündeme getirmek için düzenlenen ‘Mülteci Entegrasyonu Üzerine Düşünceler’ panelinde konuşan Altınbaş Üniversitesi Çift Diplomalı Türk-Alman Hukuk Lisans Programı Direktör Yardımcısı

30 Kasım 2018 18:45

İSTANBUL, (DHA)- Türkiye’de yaşayan mülteci sorunlarını akademik anlamda gündeme getirmek için düzenlenen ‘Mülteci Entegrasyonu Üzerine Düşünceler’ panelinde konuşan Altınbaş Üniversitesi Çift Diplomalı Türk-Alman Hukuk Lisans Programı Direktör Yardımcısı Ayşegül Altınbaş, “Mültecilerin Türk kültürüne uyumu önemli, Türkçe konuşmasına yardımcı olun, çocuklarınızın onlarla oynamasını teşvik edin, hayatınızın her alanına dahil edin” dedi.


 

Altınbaş Üniversitesi Çift Diplomalı Türk-Alman Hukuk Lisans Programı öğrencileri ve akademisyenleri tarafından ‘Mülteci Entegrasyonu Üzerine Düşünceler’ paneli düzenlendi. Moderatörlüğünü Defne Sarısoy’un yaptığı panele konuşmacı olarak Altınbaş Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdür Zeynep Banu Dalaman, Girişimci Leticia Buzon, Altınbaş Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Serçin Kutucu, Altınbaş Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nur Banu Kavaklı Birdal, Araştırmacı/Yazar Ahmet Turan Esin ve Dünya Doktorları Derneği’nden Hakan Bilgin katıldı. Panelde, Suriyeli sığınmacıların Türk toplumuna entegrasyonu, entegrasyon çalışmalarında uluslararası iş birliklerinin önemi, Suriyelilere yönelik algı ve tutumlar konuşuldu.


 

Birçok akademisyen ve öğrencinin katılım sağladığı panelde, Çift Diplomalı Türk-Alman Hukuk Lisans Programı öğrencileri İrem Balcıoğlu, Ezgi Aydınlık ve Klara Miran İpek ‘Türk-Alman Mukayeseli Göç Hukuku Çalışmaları’ sunumunu gerçekleştirdiler.


 

“GETTOLAŞMALARIN OLMAMASI GEREKLİ”


 

Altınbaş Üniversitesi Çift Diplomalı Türk-Alman Hukuk Lisans Programı Direktör Yardımcısı Ayşegül Altınbaş, mültecilere karşı toplum olarak ön yargı içinde bulunulduğunu söyledi. Almanya’da yaşayan Türklerin de orada hala yabancı gibi olduğunu vurgulayan Altınbaş, “Orada yaşanan sorunları bir nebze de olsa bizim ders olarak almamız lazım. Paralel toplumların, gettolaşmaların olmaması gerekli. Bunları önlemek için de her insanın üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor. Projeler kapsamında devletin de yönlendirmiş olduğu çalışmaların katkısı olacak ama her vatandaşın üzerine düşen görev olduğunu düşünüyorum. Herkes sofrasında bir yer açarsa, bu sorunla baş edebiliriz. Çocuğunuzun sınıfında mülteci bir arkadaşı varsa evinize davet edin, Türk kültürüne dahil edin, Türkçe konuşmasına yardımcı olun ve çocuklarınızı onlarla oynamaya teşvik edin” diye konuştu.


 

“OKULLARDA PSİKOLOJİK DESTEK SAĞLANMALI”


 

Özellikle çocuk mültecilerin eğitimine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Ayşegül Altınbaş, “Buradaki okullarda mültecilere yönelik hazırlık sınıfları açılabilir, oryantasyonu ve entegrasyonu ele alınacak şekilde dahil etmeye çalışabiliriz. İhtiyaçların tespit edilmesi çok önemlidir. Okullarda mutlaka psikolojik destek sağlanmalı ve toplum içinde de entegre olabilmeleri için her iki kültürü ve dili bilen hocaların, çevrelerinde destekçi kişilerin olması gerektiğini düşünüyorum. Eğitim olmadan olmaz. Eğitimin arkasından da sahadaki iş olanakları geliyor” dedi.


 

 “VATANDAŞLIĞA GEÇİŞ İMKANI ENTEGRASYONA YOL AÇABİLİR”


 

Türkiye’de bulunan Suriyelilerin geçici koruma kapsamında korunduğunu ve Türkiye’de doğan çocuğa direkt vatandaşlık verilmediğini hatırlatan Altınbaş Üniversitesi Çift Diploma Programı öğrencisi Klara Miran İpek, “Vatandaşlığa geçiş imkanı entegrasyona yol açabilir” dedi. Vatandaşlığa geçiş yolunun Türkiye’de çok daha zor olduğunu dile getiren İpek, “Geçici koruma kapsamı altında olan kişilerin yetkili makam kararıyla vatandaşlığa alınması mümkün değil. İstisnai vatandaşlık da tartışılan konular arasında.  Bu da var olan korunan kişilerin aslında yüzde 1’inden azını kapsıyor. Vatandaşlığa geçiş imkanının olması bireylerin hak sahibi olduklarını bildiği için daha sağlıklı bir entegrasyona yol açabilir. Bunun için sağlık, eğitim erişimi gibi alt yapılar hazırlanmalı. Hukuki açıdan da uzun vadeli çözümlerin getirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.


 

“TÜRKİYE’NİN ENTEGRASYON İÇİN POTANSİYELİ VAR”


 

Üniversitede dersleri kapsamında işledikleri göç hukukunu kıyaslama fikrinden yola çıkan Klara Miran İpek 6 arkadaşı ve Dr. Öğretim Üyesi Serçin Kutucu ile beraber konuyu sadece ders olmaktan çıkarıp geniş katılımlı bir panel düzenlemeye karar verdiklerini iletti. Türkiye’nin mülteciler konusunda Almanya’dan daha ılımlı yaklaşımda bulunduğunu ifade eden İpek, Almanya’da var olan halka entegrasyonun etkin olduğunu söyleyerek, “İltica başvurusu yapan öğrenciler yaşlarına bakılmaksızın dil öğrenmek amacıyla hazırlık sınıfına koyuluyor ve dil seviyesi belli konuma geldikten sonra da yaşlarına göre sınıflara dahil ediliyorlar. Çocukların eğitime erişimi sağlanmalı. Genel olarak çocuklar da dahil olmak üzere fazla çalışmaya maruz kalıyorlar. Bunları verilerle de değerlendirmek lazım. Çocukların çalışma hayatına değil de öğrenim hayatına dahil olması birinci çözüm. Entegrasyon eğitimden başlıyor. Türkiye’nin bunu yapmaya potansiyeli var” diye konuştu.


 

“ ALMAN VATANDAŞLIĞININ GERİYE DÖNÜK İPTALİ MÜMKÜN DEĞİL”


 

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in parti liderliğini yapmayacağını açıklamasının ardından adaylığını duyuran tek kadın Kramp-Karrenbauer, ülkesinde uygulanan çifte vatandaşlık uygulamasından rahatsız olduğunu söylemişti. Bu konuda değerlendirmede bulunan Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi İlyas Gölcüklü, geçmişe dönük vatandaşlık iptali sorularının düşünüldüğünü ancak böyle bir iptalin mümkün olamayacağını söyledi. Alman anayasasının 16. maddesinin kural olarak bu durumu engellediğini dile getiren Gölcüklü, “Geçmişe dönük iptal konusunda biz ‘hayır olmaz’ diyebiliyoruz ancak Almanya’da oturmuş bir kontrol ve denge sistemi, federal mahkemeler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları var. Yeni gelecek yönetim ileriye dönük olarak Türk vatandaşlığından, çifte vatandaşlıktan beklenen verimi alamıyorum diye çeşitli sınırlandırma getiriyor. Vatandaşlığı seçme kuralı getirebiliyor. Bu durum da şu an hem orada yaşayan vatandaşlarımızın hem de ileriye dönük olarak ‘Alman vatandaşlığı kazanabilir miyim?’ diye düşünen kişileri endişeye sevk ediyor” dedi.


 

 


 

 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir