İSTANBUL, (DHA)- MEDİPOL Mega Üniversite Hastanesi ev sahipliğinde 6-7 Ekim tarihleri arasında 1. Hematoloji Sempozyumu gerçekleşti. Sempozyuma katılımın çok fazla olmasından büyük mutluluk duyduğunu dile getiren Prof. Dr. Sema Anak, “Katılımcıların bu kadar ilgi göstermesi bizim için gurur kaynağı çünkü bize verdikleri destek çok önemli” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nin konferans salonunda gerçekleştirilen sempozyuma hem erişkin hem de çocuk hematoloji uzmanları katıldı. Tıp doktorlarının ve sağlık personellerinin katıldığı sempozyumun eş başkanlığını hematoloji uzmanları Prof.Dr. Deniz Sargın ve Prof. Dr. Sema Anak üstlendi.
“BAYRAĞI GENÇLERE TESLİM EDECEĞİZ”
Kan hücreleriyle ve kanın içinde bulunan maddelerle alakalı hastalıkların incelendiği bilim dalına hematoloji denildiğini ifade eden Prof. Dr. Anak, “Bu sempozyum bizler için çok heyecanlı oldu. Umarım bu sempozyumla gençlere bir ışık açmışızdır. Önümüzdeki yıllarda bu bayrağı gençlere de devrederek sempozyumlar silsilesi halinde devam etmek istiyoruz. Umarım onlar da bu ışığı sürdürerek bu gelenekselliği götürürler” dedi.
Konuşmacıların değerli bilgilerini katılımcılarla paylaştığını vurgulayan Anak, “Bizim hedefimiz erişkin ve çocuğun bir arada çalıştığı bir sempozyum yapmaktı, oldu. Bu çok sık görülen bir durum değildir. İlk sempozyumumuzda kök hücre naklinin çok önemli bir komplikasyonu ve özel itina isteyen bir komplikasyon olan ‘Graft Versus Host’u tercih ettik. Bu yüzden mutluyuz ve gururluyuz” diye konuştu.
Prof. Dr. Anak, “Şu anda dünyada da en popüler konulardan biri. Birkaç hafta içerisinde Avrupa Kemik İliği grubu da benzer bir toplantıyla gündeme gelecek. Bizlerin zorlu bir problemi, umarım bu bilgi alışverişiyle biraz daha sorunlarımıza katkı olur” ifadelerini kullandı.
“GVHH, NAKİL YAPILAN HER HASTADA ORTAYA ÇIKABİLİR”
Sempozyumun ana konusu olarak tercih edilen ve kök hücre nakli yapılan her hastada görülme olasılığı yüksek olan Graft Versus Host hastalığı ile ilgili Prof. Dr. Deniz Sargın bilgi verdi. Hastalığın isminin Türkçeleştirilmesinin zor olduğunu ifade eden Sargın, şunları söyledi:
“Hastaya verilen donör hücrelerinin hastada meydana getirdiği bir hastalık türü. Biz lösemi, lenfoma gibi hastalıkların tedavisinde bazı olgularda kök hücre naklini kullanıyoruz ve burada allojenik nakil dediğimiz doku grubu uygun vericiden hücreleri alıp hastaya naklediyoruz. Bunları da herhangi bir ameliyat işlemiyle değil damar yoluyla veriyoruz. Donörün hücreleri hastanın kemik iliğine yerleştikten sonra hastanın dokularından bir kısmını yabancı olarak tanıyıp, saldırmaya başlıyor. Bu hastalığa da Graft Versus Host Hastalığı deniliyor.”
“KARDEŞ NAKİLLERİNDE BİLE GÖRÜLEBİLİYOR”
Hastalığın görülme sıklığının yaşla alakalı olmadığını ifade eden Prof. Dr. Sargın, “Doku grubu ne kadar uyumsuz olursa alıcı ve verici arasında ortaya çıkma durumu o kadar fazla olabiliyor. Bu nedenle akraba dışı donörlerden, yarı uyumlu doku grubu olan vericilerden yaptığımız nakillerde ve düşük oranda olmasına rağmen kardeşlerden bile yapılan nakillerde karşılaşabiliyoruz” dedi.
Hastalığın en sık deri, mide bağırsak sistemi, akciğer, karaciğer, göz ve kemik iliğinde etkileşim yapabildiğini ifade eden Prof. Dr. Deniz Sargın, “Tanınması kolay ve erken tedavisi mümkün bir hastalık ama bazen çareleri tükettiğimiz olgular olabiliyor. ‘Bu ilaç muhakkak tedavi edebilir’ diye kesin bir ilacı yok. Bu konuyla ilgili birçok ilaç ve çalışmalar var. Tam yerine oturmuş bir tedavisi özellikle olay çok ilerlediği zaman bazen olmayabiliyor” diye konuştu.
“YAKIN TAKİP VE ERKEN TEDAVİ ÖNEMLİ”
Görülme sıklığının yüzde 30 ile yüzde 70 arasında değiştiğini ve geniş bir yelpazede olduğunu ifade eden Sargın, hastalığın tedavisinde yakın takip ve erken tedavinin önemli olduğunu vurguladı.
Nakil hastalarına mutlaka kendileri için nakilden sonra çok iyi takip edildikleri merkezlerde işlemleri yaptırmalarını öneren Prof. Dr. Sargın, “Görülme oranı yapılan naklin cinsine, verilen hücrenin tipine göre değişebiliyor. Bunun az olanını makul olarak kabul edebiliyoruz. Çünkü bu olay bir yandan da hastalıkla mücadele ediyor. Bu hücrelerin o nedenle olumlu etkileri de var ama aşırıya kaçtığı zaman lösemiyi de aratacak şekilde önemli ve ciddi komplikasyon ve yan etkilere sebep olabiliyor. Olay ciddiye gittiğinde bağışıklık sistemini ve bu hücreleri ortadan kaldırıcı tedavileri kullanmak zorunda kalıyoruz. Bu da başka komplikasyonları getiriyor. Özellikle infeksiyonları çağrıştırıyor. Domino etkisi oluşuyor ve hastanın hem yaşam kalitesi hem de birçok hastalıklara maruz kalma durumu hızlanmış oluyor” ifadelerini kullandı.
Fresenius Medical Careana sponsorluğunda gerçekleşen sempozyum gelecek senelerde de yapılacak.