Hasan KIRMIZITAŞ-Uğur CAN-Nuri PİR/İDLİB (Suriye), (DHA)- SURİYE\'de rejim karşıtlarının son kalesi İdlib\'de saldırıları durduran Türkiye\'nin girişimi ile hayata geçirilen 15 kilometre derinliğindeki silahsızlanma bölgesindeki tüm tank ve diğer ağır silahlar çıkarıldı. Türk ve Rus askerlerin güvenlik amacıyla devriye görevi yapacağı silahsızlanma bölgesindeki muhalifler ise siper ve hendeklerle güçlendirdikleri cephelerinde, hafif silahları ile elleri tetikte nöbet tutmayı sürdürüyor.
Suriye rejimi, ülkede muhalif hareketin başladığı ilk kent Dara\'da kontrolü uzunca aradan sonra geçen Temmuz ayında sağlayınca, hedefini muhaliflerin elindeki son şehir merkezi İdlib olarak belirledi. Son iki yıllık dönemde rejimin kontrolü sağladığı yerlerden tahliye edilen sivil ve muhaliflerin gelişiyle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib, \'Küçük Suriye\' diye adlandırıldı. Rejimin operasyon sinyalinin ardından İdlib\'de yaşayan milyonlarca insan, hayatlarının tehdit altında olduğunu belirterek tüm dünyayı Beşar Esad\'a engel olmaya davet etti.
HAVADAN VE KARADAN SALDIRI
Rejim güçleri, Ağustos ayından itibaren İdlib\'in güney kırsalını topçu ateşiyle vurmaya başladı. Eylül ayının ilk günlerinden itibaren de rejime ait savaş uçakları Rus hava kuvvetleri ile birlikte İdlib\'in güneyi ile Hama\'nın kuzeyindeki kırsal bölgelere yönelik bombardıman düzenledi. Günlerce süren bombardımanda onlarca kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı ve yerleşim alanları harabeye döndü. Havadan ateş altına alınan bölgeler, karadan da rejimin topçu birlikleri tarafından birbiri ardına vuruldu. Çok sayıda köy ve kasabanın enkaza döndüğü bombardıman nedeniyle binlerce kişi de saldırılardan korunmak için güvenli gördükleri iç kesimlere göç etmek zorunda kaldı.
SOÇİ MUTABAKATI İLE SALDIRILAR SONLANDI
Tüm dünyanın yakından takip ettiği İdlib\'deki saldırıların son bulması için harekete geçen Türkiye, 7 Eylül\'de İran\'ın başkenti Tahran\'da yapılan üçlü zirvenin ardından 17 Eylül\'de Rusya\'nın Soçi kentinde diplomasi trafiğini sonuçlandırdı. Soçi\'de yapılan zirvede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İdlib\'de muhalifler ile rejim birlikleri arasında 15 kilometrelik silahtan arındırılmış bölge kurulması mutabakatına vardı. İmza altına alınan mutabakat kapsamında rejim ve muhalif güçler arasındaki cephe hatları arasındaki 15 kilometrelik bölgelerde ağır silahların çıkarılması kararlaştırıldı. Bu kararın ardından İdlib kırsalına yönelik hava saldırıları sona erdi, karadan yapılan saldırılar da en düşük seviyeye indi. Mutabakatın ardından tansiyonun düştüğü kentte insanlar rahat nefes almaya başlarken, saldırılar nedeniyle köy ve kasabalarını terk edenler de yeniden evlerine döndü.
AĞIR SİLAHLAR CEPHE HATLARINDAN ÇIKARILDI
17 Eylül\'de varılan ve sivilleri mutlu eden mutabakat; ilk etapta İdlib\'deki silahlı güçler arasında ise görüş ayrılığına yol açtı. Kentin önemli bölümünde söz sahibi olan Heyeti Tahriri Şam (HTŞ), radikal görüşleri ile ön plana çıkan Ceyş El İzze ve bazı küçük gruplar, mutabakat zaptına uymayacaklarını dile getirdi. Ancak, aradan geçen süre içerisinde üye sayısı ve etki alanı ile ön plana çıkan Ahrar\'uş Şam ve Feylak Şam\'ın da aralarında olduğu 16 grubun bir araya gelmesiyle kurulan Ulusal Kurtuluş Cephesi ve diğer ılımlı muhaliflerin mutabakata uyacaklarını ilan etmesi ve yine sivillerin baskısıyla HTŞ ile Ceyş El İzze geri adım atmak zorunda kaldı. Bu gelişmelerin ardından 10 Ekim tarihinde cephe hattındaki tüm ağır silahlar silahsızlanma bölgesinden çıkarılmış oldu.
CEPHE HATTINDA SADECE HAFİF SİLAHLAR VAR
Ağır silahların çıkarıldığı cephe hatlarında artık sadece muhalif güçler hafif silahları ile nöbet tutuyor. Ağır silahların çıkarılmasının ardından muhalifler, olası bir saldırıya karşı cephe hatlarını güçlendiriyor. Mevcut cephe hatlarında ağır silahların çıkarılmasının ardından toprak setler oluşturan muhalifler, gözetleme yaptıkları alanların çevresini de kum torbaları ile güçlendirdi. Muhalifler bunun yanı sıra mutabakata uymayarak rejimin saldırıya geçme ihtimaline karşı birkaç kademeli savunma hatları da oluşturdu. Bazı bölgelerde birkaç yüz metre mesafedeki rejim güçlerinin saldırısına karşın muhalifler, hendekler kazıp, bazı riskli görülen yerlerde de araziyi mayınla döşedi.
24 SAAT CEPHELERİMİZDE NÖBET TUTACAĞIZ
Ulusal Kurtuluş Cephesi komutanları, geçmişte olduğu gibi savunma anlayışıyla cephe hatlarında varlıklarını sürdüreceklerini söyledi. Soçi mutabakatını iç savaşın ilk gününden itibaren her zaman Suriye\'nin yanında yer alan Türkiye\'nin garantörlüğüyle kabul ettiklerini ve cephe hatlarından ağır silahlarını silahsızlanma bölgesinin dışına çıkardıklarını anlatan Ulusal Kurtuluş Cephesi komutanları, bundan sonra cephe hatlarında hafif silahlarıyla elleri tetikte nöbet tutacaklarını söyledi. Tek isteklerinin Esad\'sız bir Suriye olduğunu dile getiren muhalif komutanlar, 24 saat cephelerinde rejimi gözetleyeceklerini ve olası her türlü taciz ve saldırılarını anında karşılık vererek püskürteceklerini ifade etti.
SİLAHSIZLANMA BÖLGESİ HAVADAN SÜREKLİ KONTROL EDİLİYOR
15 Ekim\'den itibaren Türk ve Rus askerleri güvenliği sağlama, mutabakatın ihlalini engelleme amacıyla silahtan arındırılmış bölgede devriye görevi yapacak. Bu tarihten önce ise Astana mutabakatı kapsamında garantör ülke Türkiye\'nin kurduğu 12 gözlem noktasında \'Gerginliği Azaltma Kontrol Gücü\' olarak İdlib\'de bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birlikleri, silahtan arındırılmış bölgedeki gelişmeleri devriye görevi öncesi drone ile sürekli olarak gökyüzünden kontrol ediyor. Drone görüntüleri ile TSK birlikleri, cephe hatlarındaki hareketlilik ve ağır silahların tahliyesini adım adım takip etti. TSK birlikleri zırhlı araçlarla devriye görevi yapacağı güzergâhı, gökyüzünden drone ve insansız hava araçları ile sürekli izleyecek.
HTŞ, İDLİB MERKEZE SIKIŞTIRILACAK
Öte yandan, Türkiye ve neredeyse tüm dünyanın varlığından rahatsızlığını sürekli dile getirdiği HTŞ ise adım adım kırsal bölgelerden çıkarılarak İdlib şehir merkezine sıkıştırılıyor. Son süreçte Ulusal Kurtuluş Cephesi bileşenlerinden Nureddin Zengi ile Feylaş Şam grupları, özellikle Halep\'in batısındaki bölgelerde bulunan HTŞ unsurlarını aralarında çıkan çatışma sonrası uzaklaştırdı. Halep\'in batısındaki bölgelerden çekilen HTŞ üyeleri, örgütün merkezi konumundaki İdlib\'e çekilmek zorunda kaldı. Yaşanan bu gelişme sonrası, Ulusal Kurtuluş Cephesi bileşenleri kırsal bölgelerdeki HTŞ unsurlarını benzer yöntemler ile püskürterek İdlib şehir merkezinde sıkıştırmayı hedefliyor. Cisr Eş Şuğur ilçesinin de Ulusal Kurtuluş Cephesi\'nin düzenleyeceği operasyon ile HTŞ\'den arındırılması hedefleniyor. Zamana yayılarak yapılacak bu uygulama sonunda HTŞ\'nin sadece İdlib kent merkezine sıkıştırılması ve burada da uluslararası baskı, ılımlı muhalefeti benimseyen siviller ve örgüt içerisinde başlaması beklenen çözülmemeler ile radikal görüşte olanların tasfiyesi amaçlanıyor.
İDLİB\'İ BEKLEYEN TEHLİKE: HURRASUDDİN
İdlib\'de HTŞ dışında, sayısal gücü az olsa da, radikal görüşleri ile ön plana çıkan El Kaide ile doğrudan bağlantılı Hurrasuddin örgütü kenti bekleyen tehlike olarak görülüyor. İdlib ile ilgili kararın Suriyelilerin dışında alınmasına tepki gösterenler ile HTŞ\'nin geri adım atmasını hazmedemeyen radikallerin yeni adresi Hurrasuddin oldu. Muhalif grupların mutabakata bağlı olarak ağır silahlarını çekmesi, radikallerin de sahadaki aktörlerin arasından çıkarılacak olmasını eleştirerek taban kazanmaya çalışması, ilerleyen günlerde Hurrasuddin isminin daha fazla duyulacağının sinyali olarak yorumlanıyor. Bu örgütün, İdlib ve çevresinde DEAŞ terör örgütünün uyuyan hücrelerini de aktif hale getirip bünyesine katarak güçlenmeyi hedeflediği de konuşulan senaryolar arasında yer alıyor.