Gündem

(Görüntülü Haber) Özge Bulut Maraşlı: Fikir birlikteliği, Türkiye’de yatırım ortamını çok farklı bir yere taşıyacaktır (2)

Taner YENER-Faruk KAHRAMAN / İSTANBUL, (DHA) - Kanal D ve yapım şirketleri CEO'su Özge Bulut Maraşlı, Türkiye Yatırımcı İlişkileri Derneği (TÜYİD) tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen “Yatırımcı İlişkileri Zirvesi”nde “Türkiye’nin Hikayesini Anla

13 Aralık 2017 19:26

Taner YENER-Faruk KAHRAMAN / İSTANBUL, (DHA) - Kanal D ve yapım şirketleri CEO\'su Özge Bulut Maraşlı, Türkiye Yatırımcı İlişkileri Derneği (TÜYİD) tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen “Yatırımcı İlişkileri Zirvesi”nde “Türkiye’nin Hikayesini Anlatmak” başlıklı oturumda konuştu. Maraşlı, “Türkiye’nin hikayesini yazmak ve nereye doğru gittiği üzerinde bir fikir birlikteliği üretmek, Türkiye’de yatırım ortamını çok farklı bir yere taşıyacaktır. Hepimize düşen bir sorumluluk var. Hikaye anlatmak konusunda, Türkiye’nin hikayesini anlatmak konusunda bir adım atmaya da vesile olmasını umut ediyorum“ dedi. \"Yatırımcı İlişkilerini Yeniden Kodlamak: İvme Kazanma Zamanı” başlığıyla InterContinental Oteli’nde zirve kapsamında gerçekleştirilen ‘Türkiye’nin hikayesini anlatmak’ başlıklı oturum, Bersay İletişim Grubu Onursal Başkanı Ali Saydam’ın moderatörlüğünde Kanal D ve yapım şirketleri CEO\'su Özge Bulut Maraşlı, ELİG Hukuk Bürosu Kurucu Ortaklarından Gönenç Gürkaynak, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Genel Müdürü Görgün Taner ve TURKVEN Kurucu Ortaklarından Seymur Tarı’nın katılımıyla yapıldı. MARAŞLI: TÜRKİYE’DE ÜRETİLEN DİZİLERİN SATIŞININ PAZARI 350 MİLYON DOLAR SEVİYESİNDE Kanal D ve yapım şirketleri CEO\'su Özge Bulut Maraşlı, oturumda yaptığı konuşmada Türkiye’de ilk defa dizi satışının 1 dolara yapıldığını ifade ederek, “Yıllar evvel, 2001 yılı olduğunu söylüyorlar. Bunların kayıtları resmi olarak ihracatçılar meclisi tarafından tutulması da yakın tarihlere dayanıyor. Fakat 2008 yılında resmi kayıtlara göre 10 milyon dolarlık bir satıştan bahsediyoruz. Bugün Türkiye’de üretilen dizilerin satışının pazarı 350 milyon dolar seviyesinde. İhracatçılar meclisi dizi ihracatına ilk defa bir ödül verdi. Kayıtlı ihracatımızla en yüksek ihracatı yapan marka ödülünü aldık. Kanal D’nin yıllardan beri üretmiş olduğu yapımcılarla el ele verip ekrana getirdiği izleyicilerin ilgisine sunduğu pek çok dizi var. Bu diziler bizim kütüphanemizde yer alıyor. Kütüphanedeki bu dizilerin aslında dünyada olduğu gibi aslında biraz pencere gezmesi gerekiyor. Dizilerin satış hakları, telif hakkı ve mülkiyetleri bizim elimizde. Bu dizileri yurt dışına pazarlıyoruz. Hepsi yapımcılarımızla gelir paylaşımı esaslı gidiyor. Biz yapımcılarımızın adına da bu dizileri satıyoruz ve yurtdışı gelirlerimizi de onlarla birlikte paylaşıyoruz” diye konuştu. 2008 yılında pazara çıktıklarında dizilerin Ortadoğu ülkeleri tarafından satın alındığını belirten Maraşlı, “Çünkü İstanbul muazzam bir şehir Türkiye inanılmaz modern bir tablo çiziyor. Kültürlerimiz yakın kendiliklerinden gelip bizi buldular. Daha sonra Latin Amerika onları izledi. Doğu Avrupa onları izledi. Bugün Doğu Avrupa da onları izledi. Bugün Doğu Avrupa’da bir ülkeye gittiğinizde size şunu sorabilirler, eğer eş zamanlı yayınlanan bir dizimiz varsa. ‘Acaba, falanca dizinin sonu ne olacak?’ İranlı bir hanımla tanıştım Hollanda’da bir kafede oturuyoruz, yan tarafta bizi dinliyormuş. ‘Siz Türk müsünüz?’ dedi. ‘Siz de mi Türksünüz’ dedim. ‘Yok ben İranlıyım’ dedi. Nasıl ‘Türkçe konuşuyorsunuz?’ dedim ‘Dizileri seyrediyorum’ dedi. Kültür dediğiniz şey seyahat ediyor. Kültürün seyahatinde de sunduğunuz hizmet hakikaten çok önem taşıyor. Türkiye mevcut sosyal görüntüsü ve sizlerin ilgisine sunulan diziler aslında dünyada farklı kültürler tarafından kabul ediliyor. Bizim toprağımızda bir hikaye zenginliğimiz var. Üniversitelerle de birlikte araştırıyoruz. Bunun yanında prodüksiyon kabiliyetimiz bize bugün bu pencereyi açtı” dedi. DÜNYA’DA YENİ BİR TREND VAR. HİKAYENİZİ ANLATMA TRENDİ Türkiye’nin dünyada satılan diziler sıralamasında Amerika’dan sonra şu anda ikinci sırada olduğuna vurgu yapan, “Dünyada yeni bir trend var‘ hikayenizi anlatma trendi’ hatta bunun için üniversitelerde dersler veriliyor. Türkiye’nin hikayesini dört bir taraftan sanat tarafını da Görgün Bey’in burada temsil ettiğini düşünüyorum, hikayesini İKSV gibi kuruluşlar anlatıyor. Yatırımcılara yani gelip direkt yatırım yapmak isteyenlere Seymur Bey hikayeyi anlatıyor. Biz hikayeyi ürettiklerimizle anlatıyoruz. Açıkçası direkt temasta bulunduğumuz kişiler hikayeyi ne şekilde anlattığımızı, hangi özgür değerlerle hangi global değerler etrafında dolandığımızı nasıl sürdürebileceğimizle ilgileniyor. Gönenç Bey’in anlattığı hikaye en zoru zaten. Bütün değindiği alt başlıklar dönüp dolaşıp hepimizin anlatmakta güçlük çektiği yerlere değiniyor” diye konuştu. FİKİR BİRLİKTELİĞİ, TÜRKİYE’DE YATIRIM ORTAMINI ÇOK FARKLI BİR YERE TAŞIYACAKTIR Maraşlı, sözlerini şöyle tamamladı: “Benim şöyle bir dileğim olur aslında. Türkiye’nin hikayesinin temsilini yapan bütün sivil toplum kuruluşları nezdinde önce oradan başlaması gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki devlet nezdinde… Türkiye’nin hikayesini yazmak ve nereye doğru gittiği üzerinde bir fikir birlikteliği üretmek, Türkiye’de yatırım ortamını çok farklı bir yere taşıyacaktır. Hepimize düşen bir sorumluluk var. Hikaye anlatmak konusunda, Türkiye’nin hikayesini anlatmak konusunda bir adım atmaya da vesile olmasını umut ediyorum.” İLGEN: BİZ ŞİRKETLERİMİZİ ANLATIRKEN AYNI ZAMANDA TÜRKİYE’Yİ ANLATIYORUZ TÜYİD Yönetim Kurulu Başkanı Nursel İlgen de 2009 yılında kurulan bir meslek örgütü olan derneğin 60 kurumsal üyesi bulunduğunu belirterek, “Borsa İstanbul’un piyasa değerinin yüzde 66’sını temsil ediyoruz. Halka açık şirketler çoğunlukla bizim üyemiz. Yatırımcı ilişkileri fonksiyonunda çalışan farklı sektör temsilcilerinden oluşan bir derneğiz. Bugün burada farklı sektörlerden, farklı kademelerde çalışanları bir araya getirdik. Çok güzel bir ortam, çok ciddi bir katılım var. Son gelişmeleri hem masanın diğer, hem de bu tarafında oturanlar karşılıklı birbirleriyle görüşüyorlar. Dünya trendlerini tartışıyorlar“ diye konuştu. Zirvenin temelinde yatırımcı ilişkilerini geliştirmek misyonuna dayanan temanın bulunduğuna işaret eden İlgen, “Yatırımcı ilişkilerini yeniden kodlamak, İvme kazanma zamanı’ bugünkü temamız. Bu da esasında iki tane eksene oturuyor. Birincisi yatırımcı ilişkileri mesleğini geliştirmek. Bunun daha stratejik bir yönetim sorumluluğu haline dönüşmesini sağlamak. İkincisi de şirketlerin sermaye piyasalarında ihraç ettikleri sermaye piyasası araçlarını gerçek değerlerine ulaşması için daha fazla rol alması gerekliliği. Burada biraz daha üst yönetime, yönetim kurullarına görev düştüğünü görüyoruz. Sermaye piyasalarının derinleşmesi için çalışıyoruz. Türkiye’yi yurt dışında tanıtıyoruz. Yerli yabancı tüm yatırımcılara biz şirketlerimizi anlatırken aynı zamanda Türkiye’yi anlatıyoruz“ dedi. GÖRGÜN TANER: TÜRKİYE’NİN HİKAYESİ BİLİM VE İNOVASYONU NE KADAR YERLEŞTİREBİLDİĞİ İLE DOĞRU ORANTILI İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, vakıf olarak yaptıkları çalışmalardan bahsederek, “Bizim yaptığımız iş güncel sanatı yani üretilen sanatı ülkenin merkezinde ya da dünyadaki güncel sanat etkinliklerinde ‘Nasıl etkili olur’ diye düşünerek bir orta noktası bir tartışma merkezi haline getirebilmek. Niye batı toplumlarında İKSV’nin yaptığı daha öne çıkarılıyor. Güncel sanat niye daha çok öne çıkarılıyor. Çünkü orada kendini eleştirebilme bir özeleştiri mekanizması var. Türkiye’nin hikayesi ne olmalı? Türkiye’nin hikayesi bilim ve inovasyonu ne kadar yerleştirebildiği ile doğru orantılı. Bundan sonra hikayemizin temel taşı bunlar olacak. Bu iklimi oluşturup o artı değerli işi yaptığınızda bizim yaptığımız iş, sanat, bu yaratıcı düşünce gelişsin diye uğraşıyoruz. Bunu yaptığınız zaman önünüz açık demektir” dedi. Taner konuşmasının sonunda, “Ortak akıl ve bir arada hareket çok önemli buluyorum. Hukuk ve eğitim bunların olabilmesi, daha ileriye gidebilmemiz için sürdürülebilirlik ve şeffaflık. bunlar hikayenin temel taşlarını oluşturacak. Çünkü hepimiz biliyoruz ki; eğer hikayemiz ayaklarını yere iyi basmazsa şimdi belki bu hikayenin alıcısını buluruz ama sonra ama uzun dönemde çöker” dedi. Taner ayrıca bu yıl gerçekleştirdikleri İstanbul Bienali’ni yaklaşık 450 bin kişinin gezdiğini söyledi. GÜRKAYNAK: 3-4 SENE SONRA ONUN MAKSADININ DIŞINDA BAMBAŞKA BİR YERE DOĞRU… ELİG Hukuk Bürosu Kurucu Ortaklarından Gönenç Gürkaynak ise 85 avukatlı bir hukuk bürosu olduklarını ifade ederek, “ Biz defalarca İKSV’ye sponsor olduk, konserlerini baştan sonra sponsore ettik. Tekerlekli sandalye takımımız var, Süper Lig’de mücadele eder. Okullar yaptırırız… Fakat çok sıklıkla da niyetlendiğimiz şeyi yaptığımızdan 3-4 sene sonra onun maksadının dışında bambaşka bir yere doğru şarampole yuvarlanışını seyrederiz. Bu da ülkedeki hukuk ortamıyla da öngörülebilirlikle de alakalı. İKSV gibi bir şey yaparsanız tabii canavarsınız. Çünkü İKSV kendi köklerini iyi saldığı için o gövdesini tutması gereken yerde tutuyor. Zeminin çok kaydığı çok indim çıktım durumlarda filantropik (hayırseverlik) hareketlerinde aslında akıbeti hiç beklenmedik şekilde olabiliyor. Biz epeyce bununla baş başa kaldık ofisimizin genç yaşında“ diye konuştu. GÜRKAYNAK: EĞİTİMİ VE HUKUKU EN BAŞA KOYUYORUM Gürkaynak konuşmasının sonunda “Türkiye’ye bakan herkes eleştirisi ne olursa olsun ‘potansiyelli bir ülke’ bu cümlesini kurar. Potansiyelini bir şeye dönüştürüp realize edemezsen potansiyelli kalamayacaksın. Bu potansiyeli bir şeye dönüştürme işinde de bir eğitim bir hukuk bacağı olmak durumunda. Eğitimi ve hukuku en başa koyuyorum. Çünkü hukuk öngörülebilirliği sağlayacak. Eğitim de içerik de olmasını sağlayacak. Yatırımı niçin önemsiyoruz? Büyüme ve refah için önemsiyoruz. İnsanların mutluluğu için önemsiyoruz. Neyin parçası bu yatırım, istihdam ve ticaret büyümenin üç unsuru. Buna güven getirecek olan hukuksa eğer o güveni getirecek hukukun da yapması gereken bir tanecik iş var. Bizde en eksik olan şey. O da şeffaflık getirecek. Neyin niye olmakta olduğunu insanların bilmesini sağlayacak” dedi. TARI: ORTA VE UZUN VADEDE TÜRKİYE CAZİP BİR YER TURKVEN Kurucu Ortaklarından Seymur Tarı da TURKVEN olarak 17 yıldır Türkiye’de yatırım yaptıklarını belirterek, “24 tane yatırım yaptık. 5 milyar doların üzerinde para getirdik. Markalara da çok destek olduk her zaman çok önemli olduğunu düşündük. Markalarımıza iyi bakmamız lazım, zor yaratılıyor. Markalarımıza gerçekten yatırım yapıyoruz çok uğraşıyoruz. Türkiye’nin birkaç tane kıblesi var. Genç nüfus var, az borcumuz var. Ne kadar kötü denirse densin hane halkı borcu Türkiye’de yüzde 20’nin altında 18-19 civarı. O yüzden yabancılar bunları biliyorlar zaman zaman Türkiye’ye gelmiyorlar. İşte 15 Temmuz gibi olaylar olduktan sonra bir iki sene uğramayabiliyorlar ama geri kalanını anlatınca orta ve uzun vadede Türkiye cazip bir yer. Geçen sene sonbaharda çok büyük bir yatırımcıya ‘kusura bakmayın böyle oldu burası düzelecek inşallah’ dedim. O da ‘Bizim Filipinler’de de yatırımımız var. Orasının da kendi maceraları var. Orada da var burada da var. Bir anlattı dünyayı biz burada çok kendi içimizde yaşıyoruz. Dünyayı okuyunca her yerde bir şeyler oluyor. Biz de kendi sızılarımızı yaşıyoruz burada” dedi. TÜYİD, Türkiye\'de yatırımcı ilişkileri ile ilişkili farklı hedef kitleleri kurumsal ve bireysel platformda bir araya getirerek, mesleki bilgi üretmek ve yatırımcı ilişkileri uygulamalarında dünya standartlarına ulaşmak amacıyla kuruldu. Misyonu, piyasaların ve şirketlerin yatırımcılara en iyi şekilde tanıtılmasına ve şirketlerin adil piyasa değerlerine ulaşmalarına katkıda bulunmak ve Türkiye sermaye piyasalarının derinlik kazanmasını desteklemek.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir