Gündem

(Görüntülü) "Türkiye, aleyhine gelişebilecek dengelere karşı hazırlıklı olmalı"

İSTANBUL, (DHA)- Türkiye'nin bulunduğu bölge itibariyle aleyhine gelişebilecek dengelere karşı hazırlıklı olması gerektiğine dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Eray Güçlüer, "Hem milli hem politik açıdan hazırlıklı olup, bu süreçleri barış

13 Ağustos 2018 17:54

İSTANBUL, (DHA)- Türkiye\'nin bulunduğu bölge itibariyle aleyhine gelişebilecek dengelere karşı hazırlıklı olması gerektiğine dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Eray Güçlüer, \"Hem milli hem politik açıdan hazırlıklı olup, bu süreçleri barışçıl yollarla yönetebilecek sağlam ve güçlü bir sinerji oluşturmalıyız\" dedi. Altınbaş Üniversitesi tarafından düzenlenen \'Nereden geldik nereye gidiyoruz?\' serisinin ikinci paneli uluslararası ilişkiler alanında uzman 3 ismi bir araya getirdi. Ağırlıklı olarak Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin ele alındığı etkinlik üniversitenin Gayrettepe yerleşkesinde gerçekleşti. Moderatürlüğünü ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin\'in yaptığı panelde, Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ahmet Kasım Han ve Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Eray Güçlüer konuşmacı olarak yer aldı. \"TÜRKİYE\'NİN KÜRESEL TEHDİTLERİ YÖNETEBİLECEK GÜCÜ VAR\" Türkiye\'nin içinde bulunduğu bölgede ciddi küresel tehditler olduğunu dile getiren Güçlüer, \"Şu anda İran ile Doğu Akdeniz arasındaki güney alanlarımız ve belki de Kafkaslara yönelik çok ciddi küresel tehditlerin ortaya çıkma ihtimali söz konusu. Dolayısıyla Türkiye\'nin bu tür tehditlere karşı bu olguları, süreçleri yakından izlemesi ve İdlib\'de, Afrin\'de, El-Bab\'da hatta Kandil örneğinde olduğu gibi insiyatif alabilme noktasında hazırlıklı olması gerekiyor. Bunun dışında bölgede, Türkiye\'nin aleyhine oluşabilecek oluşumlara ve gelişebilecek dengelere karşı da yine hem politik hem de diğer milli güç unsurlarıyla hazırlıklı olması ve süreçleri barışçıl bir şekilde yönetebilecek sağlam, güçlü bir sinerjiye sahip olması lazım. Bu süreçler her geçen gün maalesef kendini daha güçlü bir şekilde hissettiriyor. Türkiye\'nin sahip olduğu homojen devlet yapısı ve bu anlamda Türkiye\'nin milli güç unsurlarının bütünleşik yapısının oluşturduğu sinerji gerçekten Türkiye\'yi bölgede çok önemli bir güç ve aktör haline getiriyor. Ben bu noktada Türkiye\'nin bu süreçleri yönetebilecek gücü ve imkanı olduğunu düşünüyorum\" diye konuştu. \"İLİŞKİLERİN BUGÜNÜNÜ ANLAMAK İÇİN GERİYE GİTMEK LAZIM\" Panelin yeni kampsülerinde gerçekleştirdikleri ikinci etkinlik olduğunu belirten Prof. Dr. Çağrı Erhan da, akademik yıl açıldıktan sonra her çarşamba günü halka açık olarak bu panellerin devam edeceğini dile getirdi. Uluslararası ilişkileri temel alan \"Nereden geldik nereye gidiyoruz\" başlıklı panelde Prof. Dr. Erhan, \"İlişkilerin bugününü anlamak için 20. yüzyılın son çeyreğinde ve 21. yüzyılın hemen başlında yaşanan iki önemli olayı anlamak lazım. Bunlardan bir tanesi 1989\'da Belin Duvarı\'nın çökmesi ve 1991\'da Sovyetler Birliği\'nin kendini feshetmesi ile soğuk savaşın sona ermesi. Diğer ise 11 Eylül 2001\'de Amerika\'da yaşanan ikiz kulelere saldırı ve ardından Amerika\'nın küresel terörle mücadelesi veya macerası. Bunlar günümüzdeki dengeleri de oluşturan önemli olaylar. Elbette bundan öncesine de gidilebilir. Çünkü tarihte her olay kendisinden öncekinin sonucu kendisinden sonrakinin nedenidir\" diye konuştu. \"TARAFLAR YENİDEN GEÇİNME MODELİ BULMALI\" Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin hiçbir zaman çok kolay yürümediğini belirten Ahmet Kasım Han ise \"15 Temmuz\'dan sonra Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin ciddi şekilde gerildi. Malum Amerika Fetullah Gülen\'i vermiyor ve Fetullah Gülen de 15 Temmuz\'un bir numaralı sanığı. Bu durum Türkiye\'de haklı olarak ciddi bir sıkıntı yaratıyor. Bunun üzerine Suriye meselesi, S-400 füzeleri konusu, İran ambargosu, Türkiye\'de tutuklu bulunan Amerikan vatandaşları ve bu arada da rahip Brunson meselesinin bir araya gelmesiyle iki ülke arasında oldukça büyük bir sorun yumağı oluştu. Ama bu arada ilişkinin yürümesi için de her iki taraftan teşvik ediciler var. Dolayısıyla bu ilişkinin yürümesi için işbirliği yapılarak, sorun alanları küçültülerek tarafların yeniden geçinme modeli bulması gerek. Tarihsel örneklere bakarsak ciddiyeti hiç de az olmayan krizler yaşandığı ama hepsinin sonunda da çözüm bulunduğu görüldü. Bu krizin de öyle sonuçlanacağını umuyorum\" dedi.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir