-GÖRMEZ: PEYGAMBERLER DEĞİŞİMİN EN BÜYÜK ÖNCÜLERİ İSTANBUL (A.A) - 14.03.2011 - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bütün peygamberlerin değişimin en büyük öncüleri olduklarını söyledi. Görmez, İstanbul Kongre Merkezi'ndeki Değişim Liderleri Zirvesi'nin ''Farklı İnançlar Ortak Değerler'' oturumunu yönetti. Bütün peygamberlerin en büyük değişimlerin öncüleri olduklarını ifade eden Görmez, ilahi dinlerin bir taraftan değişime öncülük yaparken, bir taraftan da insanlar için değişimin baş döndürücü zamanlarında birer tutamak sağladıklarını kaydetti. Farklı inançlar ve ortak değerlere vurgu yapan Görmez, bütün ilahi dinlerin adaleti evrensel bir değer kabul ettiğini bildirdi. Görmez, bir gönül yolu olarak değişimin altı çizilmesi gereken bir ifade olduğunu ve Kur'an'da değişimin değişmezliğini anlatan bir ayet bulunduğunu belirterek, ''İlahi metinlerde içten dışa doğru değişim önerilir, dıştan içe doğru değişim baskıyı beraberinde getirir. Bu, değişimin ahlaki boyutunu gösteriyor. Küresel barıştan söz eden bir insan, kendi iç dünyasında barışı sağlayamamışsa, küresel barışı temin etmesi mümkün değildir'' dedi. Japonya'da meydana gelen felaketten dolayı bütün insanlık alemine ''geçmiş olsun'' dileklerini de ileten Görmez, Allah'ın insanlık ailesine böyle büyük acılar yaşatmaması için dua ettiklerini söyledi. Appeal Of Conscience Vakfı Başkanı Haham Arthur Schneier da depremde Japon halkının büyük kayıplar yaşadığını belirterek, herkesi Japon halkı için dayanışma içinde olmaya ve yardım için güçlerini birleştirmeye davet etti. Tüm insanları birbirine bağlayan birtakım değerler bulunduğunu ve bunların arasında hayırseverlik, hukukun üstünlüğü ve özgürlüğün yer aldığını ifade eden Schneier, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki değişim taleplerinin temelinde orada yaşayan halkların özgürlük isteklerinin bulunduğunu kaydetti. Geçmişte yaşanan insanlık dışı hareketleri hatırlamak istemediğini, ancak geçmişten dersler çıkardıklarını söyleyen Schneier, ''Hepimiz aynı gemideyiz, birarada harekete geçmemiz gerekiyor. Dini liderler olarak şunu ortaya koymamız gerekiyor, bir daha bu felaketler insanların başına gelmesin'' dedi. Schneier, din adına işlenen bir suçun dine karşı işlenen en büyük suç olduğunu vurgulayarak, herkesin başkalarının inançlarına, kutsallarına saygı göstermesi gerektiğini ifade etti. 21. yüzyılın din yüzyılı olduğunun söylendiğini, dünyada 4 milyar kişinin kendini dini cemaate ait gördüğünü ve dinin güçlü bir mıknatıs olduğunu belirten Schneier, herkesin önce kendini sevmesini, çocuklarına da farklı olanı kabul etmeleri gerektiğini öğretmelerini önerdi. -FENER RUM PATRİĞİ BARTHOLOMEOS- Fener Rum Patriği Bartholomeos da çağdaş dünyada Türkiye'yi değişim ve dönüşümde model ülke olarak değerlendirdiklerini bildirerek, ''Bizce Türkiye gerçekten kendi ekonomik kalkınması, çok kültürlülüğe açık oluşu, kültürel tarihi, demokratik ve dini hoşgörüsüyle bir örnek olarak gösterilebilir. Böyle bir prototipte din de önemli bir değişim unsuru olabilir'' dedi. Aşırıcılık ve ırkçılıkla mücadelede hoşgörünün geliştirilmesi gerektiğini, dinlerin her zaman toplumun belirleyicisi olduğunu ve bu nedenle dinler ve inanç cemaatlerinin uluslararası ilişkilerde ve küresel politikada ilgi gördüklerini ifade eden Bartholomeos, dini liderler olarak sürekli insan ilişkilerini düzenleyecek alternatif yollar aramak, insanlar arasında şiddeti ve çevrenin kaybedilmesini reddeden yollar aramak durumunda olduklarını söyledi. Bartholomeos, insanların birbiriyle ihtilaf içinde olmasının belki kaçınılmaz olduğunu, ama savaş ve şiddetin kaçınılmaz olmadığını vurgulayarak, ''Barışın tesisinin peşinde olmalıyız. Bir yandan da dünyaya hizmet etmeliyiz, dünyayı muhafaza etmeliyiz. Küresel barış ve ekolojiyi korumak, yaşam şeklini değiştirmeyi gerektiriyor. Bu bakış açısıyla ruhani açıdan değişiklik, adalet döngüsünü kırmak için elimizdeki tek umut yoludur. Değişim ve dönüşüm bizi ileriye götürecek tek yol'' diye konuştu. Tarih boyunca hiçbir zaman dini cemaatlere şimdiki kadar ihtiyaç duyulmadığını belirten Bartholomeos, ''Bizim zamanımız şimdi geliyor, çağımız yeni başlıyor'' dedi. -HAHAMBAŞI İSAK HALEVA- Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva da din kavramıyla ilgili yaşanan ikileme işaret ederek, dinin bir yandan insanoğlunun öbür dünyaya hazırlığı, diğer yandan da insanoğlunun üzerinde yaşadığı dünyayı gerçekten yaşanılır hale getirmesini sağlayan değerler bütünü olduğunu söyledi. Haleva, bu nedenle insanoğlunun bu dünyada yaşanan sorunlara kayıtsız kalmasının mümkün olmadığını kaydetti. Gelirlerin adil paylaşımı, eğitimde fırsat eşitliği, temel gıda maddelerinin yükselen fiyatları, açlık sınırının altında yaşayan kitleler, ekolojik kirlenme, kadınlara şiddet uygulanması, çocuk pornosu, atmosfere sera gazı salınımı, terör ve uyuşturucunun yaygınlaşması, bebek ölümleri, nükleer tehlikeler ve daha birçok sorunun insanları meşgul eden sorunlardan sadece birkaçı olduğunu ifade eden Haleva, din kurumunun da bu sorunlara kayıtsız kalıp kalmadığının önem taşıdığını bildirdi. Geeorge Washington Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hossein Nasr da bugün değişimin her alanda görüldüğünü, dünyanın belirli ilkeler doğrultusunda değiştiğini belirterek, ''Değişimin kavşak noktasındayız. Kendimizi toparlamazsak değişim isteği değişimin de sonu olacak'' diye konuştu. İslam korkusuna da işaret eden Nasr, 50 yıl önce kimsenin Kur'an'ın sayfalarını yakmadığını, ancak bugün çok zorlu değişim sürecinden geçildiğini belirtti. Nasr, bugün 300 yıl öncesine göre daha fazla aşırıcılık bulunduğunu, farklı dinlerin birbirine ''bomba attığını'' ifade etti. Ateistin iyi ahlaklı biri, hatta dindarlardan daha iyi olabileceğini söyleyen Nasr, ''Onlar Tanrı'ya inanmadan Tanrı'nın varlığını kanıtlamaya çalışıyorlar. Kimseyi öldürmüyorlar, dindar biri kadar hayır işleri işleyebilirler, ancak hareketlerinin kaynağını reddederler'' dedi. Oturumu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan da izledi.