İstanbul Modern Sinema, Altyazı dergisi işbirliğiyle 5-28 Şubat tarihleri arasında 'Gölge Et Yeter!' adlı bir program sunuyor.
Işık ve gölge, sinemayla sanatlar arasında doğuştan gelen bir akrabalığı her zaman diliminde, ülkede ve kültürde türlü biçimlerde sürdürüyor. Birbirinden farklı dönemler, farklı malzemeler ve mecralar arasında gezinen filmler, hayalle gerçeği bambaşka dünyalardan anlatan bir seçki oluşturuyor.
'Gölgeye Övgü'
Programda, sinemada animasyon akımının öncülerinden Alexandre Alexeieff’in beş kısa filmi ve belgeseli, eserleri “Gölgeye Övgü” sergisinde de yer alan Fin yönetmen Katariina Lillqvist’in kukla animasyonu “Sonsuz Yollardan Hikâyeler”, Amerikalı yönetmen Nina Paley’nin, festivallerde ödüller alan animasyon filmi “Sita Blues Söylüyor”, İranlı yönetmen Muhsin Mahmelbaf’ın “Bir Zamanlar Amerika”, Xiao Jiang’ın ilk filmi “Elektrik Gölgeler” ve Yavuz Turgul’un “Gölge Oyunu” ile Ahmet Uluçay’ın “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” başlıklı filmleri gösterilecek.
Alexeieff’in Topluiğne Filmleri / Pinscreen Cinema by Alexeieff, 1933
Yönetmen: Alexandre Alexeieff, 77’, Fransızca, siyah-beyaz
Sinemada animasyon akımının öncülerinden Rus asıllı Fransız sanatçı Alexandre Alexeieff’in, 1933 yılında icat ettiği ve bugünün stop-motion tekniğinin bir türü olan “topluiğne animasyonu” ile yönettiği filmlerden bir seçki sunuluyor. 5 kısa filmin ardından, Alexeieff’in yaratım sürecini tüm yönleriyle gözler önüne seren bir belgesel de gösteriliyor.
Burnunu kaybeden bir adam, yer değiştiren gölgeler, birinden ötekine geçilen hayal perdeleri, kendiliğinden hareket eden ayak izleri, sık çizilmiş çizgiler arasında dolaşan tavşanlar... Alexeieff, 30’lardan 80’lere elli yıl boyunca, ışıkla karanlık arasına iğnelerden yollar çizen animasyonlar yaratıyor.
Bir Zamanlar Sinema / Once Upon a Time, Cinema, 1992
Yönetmen: Muhsin Mahmelbaf, 90’, Farsça, siyah-beyaz
İranlı yönetmen Muhsin Mahmelbaf, “Bir Zamanlar Sinema” adlı filminde ülkenin Şarlo’ya benzeyen ilk sinemacısı ile, onun gösterdiği filmdeki bir kadına tutulan Şah’ın, İran sinemasının tarihini kat eden şaşırtıcı ve fantastik yolculuğunu sunuyor.
Sonsuz Yollardan Hikâyeler / Tales from the Endless Roads, 2001
Yönetmen: Katariina Lillqvist, 54’, İngilizce, renkli
Fin yönetmen Katariina Lillqvist, “Sonsuz Yollardan Hikâyeler”de kukla animasyon tekniğiyle sürekli bir yerlere sürülen, gözlerinin altındaki çizgiler gitgide derinleşen Romanların müzik, dans ve yaşama tutunma mücadelesiyle işlenmiş altı öyküsünü anlatıyor. Filmde, Katariina Lillqvist’in büyüleyici kuklaları, enfes müzik ve incelikli sahne düzenlemesiyle yaşamları yollarda geçen bir ailenin Hindistan’dan kuzeye uzanan yolculuğu çarpıcı bir biçimde aktarılıyor.
Elektrik Gölgeler / Electric Shadows, 2004
Yönetmen: Xiao Jiang, 93’, Çince, renkli
Xiao Jiang ilk filmi “Elektrik Gölgeler”de, ilginç bir rastlantıyla bir araya gelen iki karakterden yola çıkarak, ülkesinin kırsalında Kültür Devrimi’ni, sonrasını ve sinemanın kaderine ortak olan insanların yaşamını dokunaklı biçimde aktarıyor.
Sita Blues Söylüyor / Sita Sings the Blues, 2008
Yönetmen: Nina Paley, 82’, İngilizce, renkli
İş için Hindistan’a giden kocası tarafından terk edilen Amerikalı bir karikatürist, dünyanın en eski destanlarından “Ramayana”daki Sita’nın trajedisine kafayı takar. Nina Paley, beş yıl süren bu takıntıyı, hem geleneksel hem popüler Hindu kültürünün görsel dünyasıyla 1920’lerin caz şarkılarını buluşturarak, çok farklı animasyon teknikleriyle anlatıyor.
Gölge Oyunu, 1992
Yönetmen: Yavuz Turgul, 103’, Türkçe, İngilizce altyazılı, renkli
Türk sinemasının en önemli filmlerinden “Gölge Oyunu”nda, son demlerini yaşayan bir pavyonun modası geçmiş komedyenleri, Yavuz Turgul’un geleneksel sanatların mecralarını sinemaya taşımasına aracılık ediyor.
Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, 2002
Yönetmen: Ahmet Uluçay, 110’, Türkçe, İngilizce altyazılı, renkli
Çocukluğundan bugüne küçük bir köyde sinema hayalleri kuran, sinemayı düşünen ve sürprizli kısa filmleriyle olağanüstü atmosferler yaratan yönetmen Ahmet Uluçay, bol ödüllü “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” adlı filminde, filmleri oynatmak isteyen sinema tutkunu iki yeniyetmenin büyüme öyküsünü anlatıyor. Çocukların düşleri, evler, sokaklar, yaşam durmadan filmlere dolanıyor.