15 Temmuz Darbe Girişimi

Gizli tanık: FETÖ'nün imamları ile PKK'lı yöneticiler düzenli olarak görüşüyordu

'FETÖ' çatı iddianamesinde PKK'lı yöneticilerle yapılan görüşmeler gizli tanık ifadelerine dayandırıldı

13 Eylül 2016 16:59

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişiminden önce hazırlamaya başladığı 'FETÖ' çatı iddianamede yer alan Arif kod adlı gizli tanık, ''FETÖ'nün imamları ile PKK'lı yöneticiler düzenli olarak görüşüyordu'' iddialarında bulundu.

Yeni Şafak'tan Osman Özgan'ın haberine göre, iddianamede yer alan Arif kod adlı gizli tanık, 26 Kasım 2015'te verdiği ifadesinde, ''üniversite yıllarında cemaate girdiğini, vatan, millet ve din duyguları ile yaklaşıldığını, örgüte bu duygular nedeniyle hizmet ettiğini, yurtdışında da görevlendirildiğini'' anlattı. ''Yapının gerçek amacını sezdikten sonra ayrıldığını'' aktaran gizli tanık, ''başarılı çalışmaları nedeniyle ana mütevelli heyetine alındığını'' ifade etti.

Gizli tanık, 2013 yılının Ağustos ayında Şişli'de TUSKON merkezinde toplantı yapıldığını, bu toplantıda ''o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cemaate cephe aldığı, bitirmek için üzerlerine geleceklerinin anlatıldığını'' kaydetti. Arif, toplantıda söz alan ''Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun'un bizzat görüştüğünü söylediği Fetullah Gülen'in 'Bizden başka kimseye güvenmeyin. Geçiş döneminde çok dikkatli olun. Ülkemizde ciddi bir yönetim boşluğu olacak. Bu dönemde dikkatli olun, yanaşmaya çalışan kimseleri kibarca reddedin' dediğini'' aktardı.

''Düzenli olarak görüşüyorlardı''

''AKP'nin 30 Mart yerel seçimleri kazanmasının örgüt tabanındaki morali bozduğunu'' ifade eden gizli tanık Arif, şunları söyledi:

“Bu seçimin ardında örgüt yöneticileri toplantı yapıp, yeni strateji belirlendi. Muhalefetle ilişkiler ve Kürt halkı üzerindeki hesaplanan kararlar da bu toplantıda alındı. Ülke imamları, bulunduğu ülkeye PKK üst düzey yöneticileri gelince haberi olurdu. Örgütün üst düzey yöneticileri ile PKK'nın üst düzey yöneticileri düzenli olarak görüşürdü. Bu görüşmeleri Mustafa Özcan, Şerif Ali Tekalan, ülke imamları ve kıta imamları yapıyordu. Değişik zamanlarda PKK'lı yöneticilerle bunların görüştüklerine şahit oldum."

''TSK'da uyuyan hücrelerimiz var''

1 Kasım seçimlerinde AK Parti'nin tek başına iktidar olması üzerine bir imamın kendilerini topladığını dile getiren Arif, “Bizim mensuplarımıza biri söverse siz de onlarla beraber sövün, kandırıldık deyin. Devlette deşifre olmamış arkadaşlarınız var, onlarla irtibatı kesin. O arkadaşlarınız sürekli cemaate sövüp deşifre olmayarak devlet içerisinde kalıyorlar" dediğini aktardı.

Arif, ''ikinci bir emre kadar cemaat düşmanı olarak gözükmelerinin emredildiğini'' iddia etti. Ülke imamları toplantısında da “Ümitsizliğe düşmeyin, asker içerisinde uyuyan hücrelerimiz var. Zamanı ve yeri geldiğinde harekete geçecekler. Yezit kendisini en güçlü hissettiği anda mensuplarımızca yıkılacaktır. Bu en son çaredir. Ümitsizliğe kapılmayın. Askeriyedeki mensupları deşifre etmeyin. Zulüm ne kadar çok gelirse biz o kadar hak yoldayız" dendiğini ifade etti.

''Eyleme göz yumdular''

İddianamede ifadesi yer alan polis İrfan Çelik ''FETÖ mensubu polislerin rahat yerlerde çalıştığını, kendisi bu yapının içerisinde yer almadığı için pasif ve sürgün olarak adlandırılabilecek yerlerde görevlendirildiğine'' iddia etti. İrfan Çelik, “2008'de Mardin Kızıltepe'ye tayinim çıktı. İstihbaratta çalışmak istediğini amirlerime söyledim. İstihbarat şubede çalışan ve ismini Ahmet olarak bildiğim şahıs bana, 'cemaat geçmişi olmadığı için istihbaratta çalışamazsın, böyle önemli birimlere hizmet hareketi dışından kimseyi alamayız' dedi" ifadelerini kullandı.

''Sorumlusu FETÖ'cü''

21 Nisan 2010 günü yerel halktan tanıdığı Mardin Kızıltepeli bir şahsın PKK'nın ilçelerine geldiğini ve eylem yapacağını öğrendiğini öne süren Çelik şunları söyledi:

“Konuyu ilçe emniyet müdürüne iletmek üzere yanına gittim. Fetullah Gülen yapılanmasına gönül veren hizmet hareketinin içerisinde olduğunu bildiğim emniyet müdürü bana, 'herkes işine baksın istihbarat toplanacaksa bunu bizim istihbarat ekipleri toplar, sen çeneni kapat ve nöbetine git' demesi üzerine odadan ayrıldım. Bu konuşmadan 20 saat sonra yani 22 Nisan 2010 günü ise PKK'nın ilçede yaptığı eylem sonucu bir polis memuru şehit oldu, bir polis memuru da yaralandı. İlçe emniyet müdürüne 'size haber vermiştim neden önlem almadınız, bu işin sorumlusu sizsiniz' demem üzerine bana sert tepki gösterdi. Bu olaydan sonra istihbarat büro ve ilçe emniyet müdürü tarafından gece gündüz ekip otoları ile takip edildim. Eylemle ilgili bilgi verdiğim için 'PKK'lı olduğum' bile söylendi. TEM bürodakilere yapılan terörist muamelesini BİMER'e şikayet edeceğimi söylemem üzerine bir polis memuru, 'konuyu abarttığımı, olayı büyütürsem beni öldüreceklerini, Kızıltepe'den tayinini istememi' söyledi.''