İngiltere'nin başkenti Londra'da Covent Garden bölgesinin en işlek sokaklarından biri. Turistlerin ve alışveriş meraklılarının da gözdesi.
Şehrin en merkezi yerlerinden olan biri olan bu sokakta yürürken bir anda heybetli ancak mütevazı bir binaya rastlıyorsunuz.
Ne olduğunu merak edip çevrenize göz attığınızda ise küçük bir levha sayesinde İngiltere Birleşik Büyük Locası'nın (UGLE) önünde olduğunuzu anlıyorsunuz.
Dahası levhada ülkenin mason localarının merkezi olan bu binayı ziyaret etmenizi teşvik eden bir yazı da yer alıyor.
Dünyanın en eski ve en gizli örgütlenmelerinden, onca komplo teorisinin baş kahramanı, çok sayıda edebiyat ve sinema eserine ilham kaynağı olan masonların merkezinin, şehrin göbeğinde herkese açık olması merakınıza yenilmenizi kolaylaştırıyor.
Rehber eşliğinde turlar düzenleniyor
İngiltere'nin mason localarının merkezi olan ve 1933'te inşa edilen bu bina, büyük bir kütüphaneye, müzeye ve İngiltere'deki hür masonların tarihine ev sahipliği yapıyor.
Kökeni taş ustalığına dayanan masonluğun İngiltere'de 16'ncı yüzyılın sonu ve 17'nci yüzyılın başlarında ortaya çıktığı düşünülüyor.
Ülkenin farklı yerlerinde yeşeren locaların İngiltere Birleşik Büyük Locası (UGLE) olarak bir araya gelmesinin tarihi ise 24 Haziran 1717.
Bu yüzden bu yıl Londra'da birleşik locanın kurulmasının 300. yılı adına çok sayıda etkinlik ve kutlama gerçekleştiriliyor.
Londra'nın merkezinde yer alan Hür Masonlar Büyük Salonu'nun üst katında da masonların 300 yılına dair büyük bir sergi var.
İngiltere'de masonluğun nasıl ortaya çıktığını ve masonların ilk defa gün yüzüne çıkan çok sayıda eşyasını bu sergide izlemek mümkün.
Ayrıca gün içinde birkaç defa binayı gezmek için rehberli tur düzenleniyor.
Mason olan bir rehber eşliğinde yapılan turlar, arşivlerin de bulunduğu büyük kütüphaneden başlıyor.
Masonların 'gizli dünyasına' ne kadar büyük bir ilgi duyulduğunu benim de katıldığım turda görmek mümkündü.
Dünyanın dört bir yanından gencinden yaşlısına Londra'yı ziyaret eden turistler, benim gibi merakına yenilip rehberli tura katılmıştı.
Turda aynı zamanda İngiltere'nin farklı yerlerinden gelen masonlar da yer alıyordu.
Her yıl 100 bin ziyaretçi
Büyük Loca'nın sağladığı verilere göre İngiltere'de 200 bin, dünyanın dört bir yanında ise 6 milyon hür mason var. Büyük Salon'u ise her yıl 100 bin kişi ziyaret ediyor.
Masonların gizli dünyasına duyulan bu ilginin farkında olan tur rehberimiz de söze "gizli bir örgüt" olmadıklarını anlatarak başladı.
"Biz bu binanın içinde ibadet etmiyoruz. Öyle kaz falan kurban ettiğimiz de yok" sözleri katılımcıların gülüşmeleriyle kesilen rehber, "Gizlilik yok, sadece birbirimizi tanımak için gizli el sıkışmalarımız var" dedi.
Toplaştığımız salonda bulunan bir masanın örtüsünü kaldıran rehber, "Bakın, bu örtünün altında da bir şeyler saklamıyoruz" diyerek binada görülen yıldız sembollerinin de masonlara ait olmadığını, binanın "art deco" tarzını yansıttığını söyledi.
James Bond ve Assassin's Creed'in ev sahibi
1 milyon sterline (yaklaşık 4,81 milyon TL) inşa edilen Büyük Salon'un masraflarını karşılamak için binanın farklı etkinliklere kiralandığını anlatan rehber, 'gizlilik iddilarına' da bu şekilde yanıt veriyor.
"James Bond'dan Assassin's Creed'e (Suikastçı'nın İnancı) kadar çok sayıda filme ev sahipliği yapan bu binanın gizli olması mümkün değil" diyen rehber, Büyük Salon'un Naomi Campbell'ın 1993'te yürürken düştüğü meşhur defile gibi çok sayıda moda etkinliğine de ev sahipliği yaptığını anlatıyor.
Tur kapsamında "Büyük Tapınak"ı da görmek mümkün.
Büyük Loca'da gerçekleşen mason törenlerinin en son ve en önemli durağı olan Büyük Tapınak 1700 kişi kapasiteli.
Yılda 5 kez Büyük Loca toplantısının düzenlendiği Büyük Tapınak'ta başka locaların da yıllık toplantıları gerçekleşiyor.
Aynı zamanda bu salon başka toplantılar, defileler ve etkinlikler için de kiralanıyor.
Tur rehberi burada bize masonluğun bir din olmadığını, ancak mason olmak için bir "Büyük Yaradan"a inanmanın gerekliliğini anlatıyor. Bu yüzden masonluğun içinde Hristiyanlıktan, Müslümanlığa, Budizmden Hinduizme kadar birçok sembolün bulunduğunu vurguluyor.
'Nazi kıyımı gizliliği gerek kıldı'
İngiltere Birleşik Büyük Locası'nın (UGLE) iletişim direktörü Mike Baker, "Masonlar neden dünya siyaset sistemi ile ilgili komplo teorilerinin ortasında yer alıyor?" soruma, "Maalesef bazen algı gerçeklikten uzak olabiliyor. UGLE'nin siyaset ve din tartışılmamasına dair ciddi kuralları var. Bu yüzden UGLE'nin dünya siyaset sisteminin ortasında olmasına imkanı yok" yanıtını veriyor.
Baker, masonların neden 'çok gizli bir örgüt olarak algılandığını' ise şu şekilde açıklıyor:
"1930'larda Nazilerin Avrupa'da gerçekleştirdiği kıyım sırasında 80 ve 200 bin arası hür mason çalışma kamplarına mahkum edildiği için organizasyon daha çok korunmaya başladı. Bu ihtiyatlı durum II. Dünya Savaşı'ndan sonra da organizasyon içinde yıllar boyunca kaldı."
Baker, açık bir örgüt olduklarının sosyal medya hesaplarından anlışılabileceğini öne sürüyor. UGLE'nin Twitter ve Facebook hesaplarında mason olmak isteyenlerin internet sitesini ziyaret edebileceği aktarılıyor.
'Topluma fayda sağlamak'
Peki "dünyayı yönetmek" gibi bir kaygıları yoksa sadece erkeklerin girebildiği bu organizasyona neden üye olunuyor?
Büyük Loca'da yer alan belgeleri ve kitapları incelediğinizde bunun herkes için farklı sebeplerinin bulunduğunun vurgulandığını görebilirsiniz. Bu broşürlere göre, kimisi topluma faydalı olmak, kimisi arkadaş edinmek, kimisi de bir amaca hizmet etmek için üye olmayı seçebiliyor.
İngiltere'de masonluğun ortaya çıkışıyla ilgili Büyük Loca'da bulunan küçük bir kitapta ise masonluğun kuruluş amacı şu şekilde aktarılıyor:
"Hür masonluk, erkek olan üyelerinin yüksek ahlaki ve ruhani değerlere sahip olduğu, dünyanın en eski ve seküler kardeşlik topluluklarındandır. Bu değerler, taş ustalarının gelenekleri ve aletlerini alegorik olarak kullanan tarihi ritüeller eşliğinde öğretilir.
"Kabul edilmek için ilk şart bir Büyük Yaradan'a inanmaktır. Her ırktan ve dinden, iyi değerlere sahip herkese açıktır.
"Hür masonun görevi Tanrı'ya, içinde yaşadığı toplumun kurallarına, işine ve ailesine karşıdır. Eğer üyeliğini herhangi bir iş ya da kendi çıkarı için kullanırsa, ya da kanuna aykırı hareket eden herhangi bir hür masonu korursa, kabul edilmesinin şartlarına aykırı davranıyor demektir."
Yolsuzluk ve iltimas suçlamaları
Her ne kadar masonların 'yaşadıkları topluma hizmet etmesi' gerektiği vurgulansa da herkes masonların bu kadar masum olduğuna inanmıyor.
Özellikle İngiltere'de masonların kayırmaların, rüşvetin, dolandırıcılığın ve yolsuzlukların tam ortasında yer aldığını düşünen çok sayıda araştırmacı ve siyasetçi var.
Yazar ve belgesel yapımcısı Martin Short'un 1989 yılında yayımladığı ve aynı isimle belgeselini yaptığı "Kardeşliğin İçinde: Hür Masonların Tahrip Edici Gizleri" adlı kitabı bu alanda bir klasik olarak anılıyor.
Short, bu kitabında mason olan polis ve iş adamları arasında görülen yolsuzluk, iltimas ve rüşvet vakalarını yaptığı araştırmalar sonucu ortaya döküyor.
Bu kitabın da yarattığı etki sayesinde polislerin ve hakimlerin masonluk gibi bağlı oldukları gizli örgütlerin isimlerini kamuya açıklamaları kararı İngiltere Parlamentosu'nda alındı.
Bu karara göre 1998 yılı itibariyle yeni polis ve hakimlerin üye oldukları gizli örgütlerin isimlerini vermesi zorunlu tutuldu.
'Masonluk artık moda değil'
Son yıllarda ise masonların 1912'de batan Titanic gemisi ve 1972'de Kuzey İrlanda'da gerçekleşen "Kanlı Pazar" soruşturmalarını etkilediği ve sorumluların bu yüzden saklandığı iddiaları çokça tartışıldı.
Siyasetçi, yazar ve gazeteci Chris Mullin ise 2015 yılında bu konuyla ilgili olarak İngiliz Guardian gazetesine yazdığı makalede, masonların toplumdaki etkisinin azaldığını, ancak masonların etrafında dönen suçlamaların merkezinde "gizlilik ilkesi" olduğunu kaleme aldı:
"Kamu hayatında hangi raddeye kadar masonların etkisi bir sorun teşkil ediyor? Masonlar her ne kadar İngiltere'de 250 bin, İskoçya'da ve İrlanda'da 150 bin üyeleri olduğunu söylese de çoğu organize etkinlik gibi hür masonluk da sert bir düşüşte.
"Her ne kadar masonlar üniformalı meslekler gibi bazı iş kollarında hala etkili olsa da, üyelik eskisine nazaran moda değil. Hür masonlar etrafında dolaşan kimi temelsiz paranoya, takıntılı gizlilikleri ve ettikleri yeminler bu konuda suçlunun kendileri olduğunu ortaya koyuyor."
2003 yılında hayatını kaybeden Amerikalı asker Gordon Dwight Mohr da "Hür masonluğun arkasındaki gizli güç" adlı kitabında masonların yasalar önünde bile kendilerini ve birbirlerini korumak adına yalan söyleme eğitimi aldıklarını güçlü bir şekilde vurguluyordu.
Gizli sembol işlemeli eşyalar
Masonluk hakkında sizin görüşünüz ne olursa olsun, Londra'ya turistik bir gezi gerçekleştirdiğinizde Büyük Salon'da yer alan kütüphanedeki kitapları inceleyererek ya da sergileri dolaşarak masonların İngiltere tarihinde nasıl bir yer edindiğine kendi gözlerinizle şahit olabilirsiniz.
Masonlar özellikle ilk ortaya çıktıklarında, hanlar ve tavernalarda bir araya geldikleri için yemek yerken ya da bir şeyler içerken kendi ürettikleri nesneleri kullanıyorlardı.
Bunun en büyük sebeplerinden biri de mason olduklarını gizlemek adına kendi sembollerini nesnelere işlemekti.
Londra'daki Büyük Salon'da da, gizemli tarafları bir yana estetik açıdan göze hitap eden çok sayıda nesneyi yakından görme şansına erişebiliyorsunuz.
Masonların kullandığı nişanlar, kuşaklar, resimler, localara gönderilen hediyeler, kalemler, masalar, koltuklar, tabaklar, masonlara dair portreler, müzede ve sergide görülebilecek nesneler arasında.