Ekonomi
BBC Türkçe

Gıda üretiminde fütürist bir yaklaşım: Yemek için yosun yetiştirmek

26 Ocak 2025 19:05

Güncelleme: 26 Ocak 2025 19:12

İzlanda'nın en büyük jeotermal enerji santralinin gölgesindeki büyük bir depo, daha öne hiç görmediğim şeylerin yetiştirildiği, yüksek teknolojili bir seraya ev sahipliği yapıyor.

Fütüristik mikro algler büyürken, garip bir pembe-mor ışığın altında aydınlatılmış paneller vızıldıyor ve silindir sütunlardaki su fokurduyor.

İzlandalı Vaxa Teknoloji şirketi burada, bu küçük su organizmalarını büyütmek için yakındaki santralden ve diğer kaynaklardan enerji alan bir sistem geliştirdi.

Genel Müdür Kristinn Haflidason bana uzay çağı tesisini gezdirirken "Gıda üretimi alanında yeni bir düşünme yöntemi" diyor.

Ancak küçük akrabası mikoalgler daha nadir tüketilen bir gıda kaynağı, antik dönemde Orta Amerika'da ve Afrika'da yüzyıllar boyunca yendiği biliniyor.

Şimdi bilim insanları ve girişimciler giderek artan oranda, bu besleyici ve sürdürülebilir gıdanın potansiyelini keşfediyor.

Başkent Reykjavik'ten 35 dakika uzaklıktakı Vaxa tesisi hem insanlar için gıda hem de balık ve karides çitfçiliğinde gıda olarak kullanılmak üzere Nannochloropsis mikroalgini yetiştiriyor.

Aynı zamanda mavi-yeşil alg diye bilinen ve mikroalge benzer özellikleri bulunan Arthospira adlı bir bakteri de üretiyorlar.

Kurutulduğunda spriluna adıyla anılıyor ve besin takviyesi ve gıda malzemesi olarak, ayrıca parlak mavi gıda boyası yapımında kullanılıyor.

Bu küçük organizmalar fotosentez yapıyor ve karbon dioksit sindirip, oksijen salmak için ışıktan enerji alıyorlar.

Haflidason "Algler CO2 yiyor ve CO2'yi biyokütleye dönüştürüyorlar" diye açıklıyor.

Alg yetiştirmenin, görece temiz elektrik sağlayan jeotermal bir enerji santraliyle entegre olduğu tek yer. Santral aynı zamanda hasat için soğuk su, ısıtma için sıcak su sağlıyor, karbondioksit salımlarını borularla tahliye ediyor.

Vaxa'nın spriluna üretiminin çevreye etkisini değerlendiren çalışmanın yazarlarından, Danimarka Teknoloji Entitüsü'nden gıda teknolojisi danışmanı Asger Munch Smidt-Jensen, "Bir parça negatif karbon ayak izi oluyor" diyor.

"Aynı zamanda hem toprak hem de su kullanımında görece düşük bir ayak izi olduğunu bulduk" diye ekliyor.

24 saat yenilenebilir enerji, aynı zamanda bir CO2 akışı ve karbon ayak izi düşük besinlerle bu tesisin iklim dostu olması gerektiğini belirtiyor ve bunun kolayca tekrarlanamayacağını düşünüyor.

"Bu foto-biyoreaktörleri çalıştırmak için dev bir enerji girişi lazım ve yapay güneş oluşturmak zorundasınız, yani yüksek bir enjerji kaynağına ihtiyacınız var.

"Bence enerji yoğun ürünlerin yetiştirilmesi için düşük etkili enerji kaynaklarına sahip olduğumuz İzlanda gibi alanları harekete geçirmeliyiz."

Alg yetiştirme tesisinde, yer seviyesinin üzerindeki bir platforma tırmanıyorum ve etrafım foto-biyoreaktör diye adlandırılan gürültülü modüler birimlerle çevriliyor.

Binlerce ve binlerce küçük mavi ve kırmızı LED ışık, güneş yerine mikroalglerin büyümesine yakıt oluyor.

Su ve besleyici maddeler de veriliyor.

Haflidason "Fotosentezin % 90'ından fazlası kırmızı ve mavi ışığın çok belirli bir dalgaboyunda oluyor. Onlara sadece kullandıkları ışığı veriyoruz" diye açıklıyor.

Tüm koşulların sıkı bir şekilde kontrol edildiğini ve makine öğrenmesi sayesinde optimize edildiğini anlatıyor.

Ürünün % 7'si günlük hasat ediliyor ve hızla yerini yeni büyüyen mikroalgler alıyor.

Vaxa'nın tesisi yılda 159 tona kadar alg üretebiliyor ve genişlemesi planlanıyor.

Ürün, protein, karbonhidrat, omega-3, yağlı asitler, B12 vitamini açısından zengin olduğundan, Haflidason mikroalgleri bu şekilde yetiştirmenin küresel gıda güvensizliğiyle mücadelede yardımcı olabileceğine inanıyor.

Çok sayıda diğer şirket de mikroalglerin potansiyeline yatırım yapıyor. Pazarın 2033 itibarıyla büyüklüğünün 25,4 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.

Danimarkalı Algiecel şirketi de foto-biyoreaktörlere ev sahipliği yapabilen seyyar, konteyner büyüklüğünde modülleri deniyor. Bunlar bir yandan gıda ve yem üretebilirken, bir yandan da CO2 hapsetmesi için karbon üreten sektörlerle bağlantılandırılabilir.

Ürünler aynı zamanda kozmetikçe, eczacılıkta, biyoyakıtta ve plastik ikamesi olarak kullanılıyor.

Mikroalgler belki de uzayda da yetiştirilebilir.

Avrupa Uzay Ajansı'nın fonladığı bir projede, Danimarka Teknoloji Enstitüsü, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda mikroalgler yetiştirmeyi deneyecek.

Tüm bu yatırıma karşın, mikroalglerin günlük beslenmemizin bir parçası olması için uzun bir yol var.

Munch Smidt-Jensen'e göre hala geliştirilmesi gerekiyor.

Yetiştirilen migroalglerin yapısının sıkı olmamasına dikkat çekiyor. Bu arada, tuzlu suda yetişmiş çeşidiyse, tadı "balık gibi" olabiliyor.

Ancak Much Smidt-Jensen "Bunu axmanın yolları var" diye de ekliyor.

Ayrıca bir de toplumsal yanı var.

"İnsanlar buna hazır mı? Nasıl yapmalıyız ki, herkes yemek istesin?"

Kopenhag Üniversitesi'nden mikro algleri araştıran gıda bilimcisi Malene Lihme Olsen, besin değerinin daha çok araştırılması gerektiği görüşünde.

"Yeşil mikroalglerin çok sağlam bir hücre duvarı var insanların sindirmesi ve tüm besinleri alabilmesi zor olabilir" diyor.

Şimdilik, mikroalglerin tadına, dokusuna ve görünümüne yardımcı olması için makarna ve ekmek gibi "taşıyıcı ürünlere" eklenmesinin daha iyi olacağını belirtiyor.

Ancak Olsen, mikroalglerin gelecek için bir gıda vaat ettiğine inanıyor.

"Brezilya'da bir dönüme ekilmiş soyayı düşünün ve bir hektarlık alg tarlamız olduğunu farz edin. Alglerden bir yılda 15 daha kat fazla protein elde edebilirsiniz."

Tesiste, pek de iştah açıcı görünmeyen yeşil bulamaca bakıyorum. Hasat edilmiş mikroalglerin suyu süzülmüş, daha fazla işlenmeye hazır hali.

Halidason tatmamı rica ediyor ve başta pek istememe rağmen biraz deniyorum ve tadını ve dokusunu tofuya (uzak doğu'da soya fasulyesi suyunun fermantasyonundan elde edilen bir tür gıda) benzetiyorum.

Haflidason "Kesinlikle kimseden yeşil bir bulamaç yemesini istemiyoruz" diye şakalaşıyor.

Bunun yerine işlenmiş algler günlük gıdalara konuyor. Reykjavik'teki bir fırında Sprilunalı ekmek yapılıyor ve bir spor salonunda besin takviyesi içeceklere konuyor.

Halidason "Ne yediğinizi değiştirmeyeceğiz. Sadece yediğiniz gıdaların besin değerini değiştireceğiz" diyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir