T24 Haber Merkezi
Gezici Festival 26 Kasım’da Ankara’da başladığı yolculuğunun ikinci durağı Sinop’a veda etti. Ankara Sinema Derneği tarafından T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen Gezici Festival bugün yolculuğunun son durağı Kastamonu’da sinemaseverlerle buluşacak.
Gezici Festival Sinop Belediyesi’nin desteğiyle 3 Aralık’ta Sinop Halk Eğitim Merkezi’nde gösterimlerine başladı. “Anadolu Leoparı” filminin gösterimiyle Sinop’a merhaba diyen festival, izleyicilere sinemayla dolu bir hafta sonu yaşattı.
Anadolu Leoparı
“Anadolu Leoparı” filminin gösterimi sonrasında yönetmen Emre Kayiş ve filmin oyuncularından İpek Türktan izleyicilerin sorularını yanıtladı. Emre Kayiş, filmdeki zaman ve mekânın belirsizliğinin nedeni sorulunca; “Film bir çöküş hikâyesi, bunu mümkün olduğunca soyutlaştırıp, güncel politik olup bitenin de bir noktasına değdiren ama temelde daha evrensel bir şey yapmak hayaliyle mümkün olduğu kadar zamansız mekânsız bir hale getirmeye çalıştık. Filmin güncelde işgal ettiği yer tabii ki önemli, ama 30 sene sonra izlendiğinde ki belki o zaman Türkiye’nin politik durumu ve her şey çok daha değişik olacak, tahayyül bile demiyoruz geleceği, filmin geçmişe bakıldığında yine aynı şekilde bu çöküş hikâyesini evrensel karakterlerle anlatabilmeyi becerebilmesini hedeflediğim için zaman ve mekânı muğlak hale getirmeye çalıştım,” dedi.
Bembeyaz, Kardeşlerim Ve Ben, Kerr
4 Aralık günü ise Necip Çağhan Özdemir imzalı “Bembeyaz”, Yohan Manca yönetmenliğindeki “Kardeşlerim Ve Ben / La Traviata, My Brothers And I”, “İki Şafak Arasında” ve “Kerr” filmleri izleyiciyle buluştu. “İki Şafak Arasında” filminin gösterimi sonrası yönetmen Selman Nacar ve oyunculardan Burcu Gölgedar izleyici karşısındaydı. Selman Nacar söyleşide “Bir film tabii ki bazı sorular soruyor. En nihayetinde seyirci de bazı soruların cevaplanmasını bekliyor. Burada bazı cevaplanmayan sorular var. Bunları bilerek cevaplamadım. Filmde cevaplardan daha büyük bir mesele olduğunu düşünüyorum. Benim için makinalar arasında sıkışan hayatları, acıları anlatan bir film. Filmde bütün sahneler tek plan. Sekiz, dokuz dakikalık sahnelerde de kesme yok. Bunu iki sebepten yaptım aslında. Birincisi; plan sekans çektiğiniz zaman filmin zamanı gerçek zamana yakınlaşan bir hisse dönüşür, buna dönüşsün istedim. Akan, ritmi olan bir film yapmak istedim ama bu akış içerisinde de seyirciye hissettirmek istedim bu geçen zamanı. İkincisi de uzun planlarda kamerayı objektif bir yere konumlandırarak seyirci aslında bu hikâyeye tanık olsun istedim,“ dedi.
“Kerr” filminin gösterimi ise yönetmen Tayfun Pirselimoğlu ve yapımcı Vildan Erşen’in katılımıyla gerçekleşti. Film sonrası yapılan söyleşide filmdeki kadın karakterin neden az olduğuna dair gelen soruyu Tayfun Pirselimoğlu “Bu filmi yapma nedenlerimden bir tanesi de tüm dünya olarak memleket olarak çıldırdığımızı düşünmem, delilik halinde yaşadığımıza dair derin bir inancım var. Bu delirme, bu akıldışı halin içerisinde kıvranan insanlar olarak, şimdi daha çok sizin gözleminizden yola çıkarak söylüyorum, bu erkeklerin sahip olduğu dünyanın delirmesi. Dünyayı bu hale getirenler daha doğrusu erkekler. Açıkçası bunun üzerine kurmadım ama sizin söylediğiniz şeyden yola çıkarak böyle bir noktaya vardığımı söyleyebilirim. Filmde aslında görünen tek bir kadın var, farklı yüzleri olan bir kadın. Adamın etrafındaki ne olup bittiğini anlayamayan, şaşkınlık içerisindeki nispeten karikatür tiplerin içerisinde ne yaptığını en çok bilen karakter olarak duruyor bu kadın. Ona özel bir önem atfettiğimi söyleyebilirim,” diyerek cevaplandırdı.
Gezici Festival Sinop’a veda etti
Gezici Festival’in Sinop’taki son günü Tuncel Kurtiz’in Sürgün Yılları’na ait iki özel film; “Saç” ve “Bebek”in gösterimleriyle başladı.
Günün ikinci filmi “Diyalog” gösterimi sonrasında yönetmen Ali Tansu Turhan, yapımcı ve senaristlerden Burcu Uğuz, yardımcı yönetmen Osman Sarp Altay ve DIT Müge Alper izleyicilerle buluştu. Söyleşide Burcu Uğuz, “Aslında üç kişi yazdık bu senaryoyu. Üçlü çalışmanın kuvvetlendirici etkisi olmuştur. Her karaktere herkesten bir şey katmak istedik ki izleyiciler hepsinde kolayca özdeşlik hissi bulabilsinler. Yönetmenle beraber senaryoyu yazabiliyor olmanın da çok katkısı oldu. Senaryoyu yazıp birine teslim etmektense yazarken kurgusunu dahi düşünmek çalışma halini keyifli kıldı,” derken; Ali Tansu Turhan, “Biz ilişkinin başını ve sonunu anlatmayı tercih ettik. Çünkü başlangıçlar ve bitişler çok özgün olabiliyor ama ortadaki dertler, kavgalar, ilişkinin gelişimi daha paralel oluyor. Orta kısmı anlatmamayı tercih etmemizdeki asıl amaçsa; orayı seyircinin filme katacağı bir anlam boşluğu olarak bırakmaktı. Aslında seyirciye kendi tanışmasını ve ayrılığını hatırlattığımız bir yerden orta kısımları da kendi deneyimiyle hafızasından çıkararak filmin anlam çeşitliliğini artırmaya çalıştık,” dedi.
“Okul Tıraşı” filminin gösterimi ise yönetmen Ferit Karahan, senarist Gülistan Acet ve oyuncu Melih Selçuk’un katılımıyla gerçekleşti. Gülistan Acet senaryo yazım sürecini şöyle özetledi: “Çok uzun, çok zor, ağlayarak geçirdiğimiz bir çalışma evresi oldu bizim için. Hatta Ferit’in zaman zaman vazgeçtiği, ben bunu yapmayacağım dediği, yaşadığı travmaların üstüne gitmekte kendinde yeterince cesaret ve güç bulamadığı zamanlar oldu. Ama ben o zaman da şimdi de çok dolu ve çok ihmal edilmiş bir mekân ve bir konu olduğu, eğitim sisteminin hiç sorgulanmadığı ve bu kadar problemli olduğu bir yerde, pirüpak bu kadar bakir duran, işlenmemiş bir şeyin üstüne gitmek gerektiğini düşünüyordum. Ferit hikâyeyle yeniden barıştı ve uzun yıllar artı 7 günde çıkardık bu hikâyeyi."
Filmdeki direniş biçimleriyle ilgili gelen soruyu Ferit Karahan “Baskıcı toplumlarda bu aile olur, devlet olur, fabrika olur, yalanın bir yalan değil direniş biçimi olduğunu düşünüyorum. İnsanlar aslında öylesine yalan söylemezler, yaşamak için yalan söylerler. Bu anlamda pasif bir direniş vardı. Gerçekçi bir direnişin yatılı okul gerçeğine uymadığını biliyorum. Kendimin de altı yedi yıl boyunca okuduğum okulda da gördüğüm üzere direniş yoktu. Bu bir üçleme. Üçlemenin ilk filmi. Üçlemenin ikinci filminin daha direniş odaklı bir film olacağını öngörüyorum,” diye cevapladı.
Gezici Festival, Sinop’a “Zuhal” filminin gösterimiyle veda etti
Filmin gösteriminin ardından yönetmen Nazlı Elif Durlu ve yapımcı Anna Maria Aslanoğlu izleyicilerin sorularını yanıtladı. Nazlı Elif Durlu söyleşide; “Kadın erkek ayrımı yaparak yazmadık senaryoyu. Ortak yazarım da bir erkek. Daha gerçekçi olan yerden yazıldı, kişisel deneyimlerimizin katkısı vardır diye düşünüyorum. Apartmandaki her evin içerisinde de ayrıca bir dert vardı. Genelde kadınlara odaklanmaya çalıştık, farklı faklı sınıflardan farklı farklı dertleriyle kadınlarla buluşmalar var aslında,” dedi.
Gezici Festival yolculuğuna Kastamonu’da devam ediyor. Bu akşam Kastamonu izleyicisi ile Kastamonu Üniversitesi Ahmet Yesevi Konferans Salonu’nda buluşacak festival 8 Aralık’ta sona erecek.