-GENÇLERİN %45,9'U AB ÜYELİĞİNDEN YANA İSTANBUL (A.A) - 25.05.2011 - İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) ile KONDA Araştırma ve Danışmanlık tarafından 15-30 yaş arası gençlerle yapılan ''Türkiye Gençlik Araştırması''nın sonuçlarına göre gençlerin yüzde 45,9'u Türkiye'nin Avrupa Birliğine üye olunmasından yana görüş bildirirken, yüzde 32,4'ünün ise karşı olduğunu ifade etti. Açıklamanın sonuçlarına ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan İKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Paksoy, gençlerin gelenekçi, pragmatik özellikler taşıdığını belirterek, ''Gençlerin kurumlara güvenleri az. Bu nedenle kurumlar kurumsallaşma konusunda daha çok adımlar atmalı ve misyonlarını gözden geçirip, daha iyi ifade etmeliler. Araştırmamız, kuvvetler ayrımı ilkesinin net olarak ortaya konulmasına işaret ediyor'' dedi. Paksoy, araştırmaya göre gençlerin hayata dair bilgileri en fazla anne ve babalarından öğrenirken, gençlerin yalnızca yüzde 6,9'unun bu konuda öğretmenlerinden bir şeyler öğrendiklerinin ortaya çıktığını belirtti. ''Diploma işe girebilmek için araç olarak görülüyor. Kuşak çatışmasından çok iletişim çatışması karşımıza çıkıyor. Mutlu olarak çalışmak için işte garanti aranıyor'' diyen Paksoy, tüketim alışkanlıklarında en önemli rolü markanın oynadığını ve aile alışkanlıkların ikinci sırada yer aldığını ifade etti. Paksoy, ''Markanın yüksek çıkmasının nedeni ise sosyal alışkanlıkla akranlarıyla benzer davranmak ve sosyal kabul düzeylerini artırmak ihtiyacı olabilir'' dedi. İKÜ Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Tülay Bozkurt da ''Türkiye gençliği, çevrenin sunduğu teknolojik imkanlardan yararlanan, tüketim odaklı, içinde yaşadıkları topluma pek güvenmeyen, faydacı, muhafazakar bir profil sergiliyor'' diye konuştu. Bu profilin kırılma noktalarının özellikle din ve eğitimde ortaya çıktığını kaydeden Bozkurt, şöyle devam etti: ''Dini inanç düzeyi yükseldikçe ailenin gence fiziksel müdahalesi ya da çocuk eğitiminde öğretmen şiddetine taraftarlık artıyor. Araştırmanın ortaya çıkardığı bir başka önemli bulgu da gençlerin idollerinin olmaması. 10 kişiden 6'sı kendisini idolsüz görüyor, diğerlerinin örnek aldıkları rol modelleri ise çok geniş bir yelpazeye dağılmış durumda. Rol modeli ya da psikolojik referans eksikliği, sosyalleşme sürecinde önemli problem olarak karşımıza çıkıyor.'' -2 BİN 366 KİŞİLİK ARAŞTIRMA- Geçen ay 35 ilin 134 ilçesine bağlı 202 mahalle ve köyde 15-30 yaş arasındaki 2 bin 366 gençle hanelerinde yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen araştırmaya göre, ''Geçmişten gelen geleneklerimiz değişmeden korunmalıdır'' fikrine gençlerin yüzde 80,2'si, ''Gündelik hayatımda toplumun tüm kurallarına harfiyen uyarım'' cümlesine ise gençlerin yüzde 53,7'si katılıyor. Gençlerin kadercilik konusundaki tutumlarına bakıldığında çok da kaderci bir tutum içinde olmadıkları, ancak evlilikte denklik gibi özel bir konuda kaderci yaklaşımlarının kısmen yüksek olduğu gözleniyor. ''Hayatımın gidişatını değiştirmek için yapabileceğim pek bir şey yok'' cümlesine gençlerin yüzde 18,9'u ''Kesinlikle yanlış'', yüzde 49,6'sı da ''Yanlış'' cevabı veriyor. ''Zengin kıza fakir oğlan, fakir kıza zengin oğlan olmaz. Hayatta davul bile dengi dengine çalar'' cümlesine ise gençlerin yüzde 35,1'i ''Doğru'' cevabını veriyor. Araştırmaya göre gençler, demokrasilerde kuvvet dağılımında yer alan kurumlara güvenmiyor. ''Ordu'', ''Polis'', ''Meclis'', ''Yargı'' ve ''Medya'' gibi seçenekler arasında en yüksek cevabı yüzde 32,7 ile ''Hiçbiri'' alırken, gençlerin en güvendikleri kurumlar arasında ordu ve polis yer alıyor. 10 kişiden 3'ü (yüzde 20,9) orduya, 2'si ise (yüzde 16,9) polise en çok güveniyor. En az güven duyulan kurum ise yüzde 0,6 ile medya oldu. Gençlerin yüzde 70,1'i Ortadoğu ve Müslüman ülkelerle yakın işbirliğinden yana olurken, yüzde 12,3'ü ise karşı fikirde olduğunu ifade etti. Ebeveyn etkisi gençlerin tüketim alışkanlıklarına da yansıyor. Gençler neredeyse ebeveynleriyle hiçbir çatışma yaşamıyor. İnterneti günde 3 saatten fazla kullandığını söyleyen her 10 kişiden sadece 2'si ailesiyle bu konuda çatışma yaşıyor. Giyim, kuşam ve gece dışarıya çıkma gibi konularda aile ile yaşanan çatışma ise ailenin dini inanç düzeyi arttıkça fazlalaşıyor. -ÜNİVERSİTEYE BAKIŞ- Araştırmaya göre, 10 gençten 5'i (yüzde 47,6) üniversite eğitiminin işe girebilmek için sadece diploma sağladığını düşünüyor. 10 gençten 5'i mutlu olarak çalışacağı işte gelecek garantisini ön plana çıkarırken, gençlerin amaca ulaşmak için gerekli olan unsurları tanımlamalarında ''torpil''in oldukça önemli bir yer tuttuğu belirtiliyor. Her 10 gençten 3'ü, başarıyı kariyer olarak tanımlıyor. ''Hangisi elinizde olursa kendinizi mutlu sayarsınız?' sorusuna gençlerin yüzde 36,5'i ''Güç'', yüzde 36,2'si ''Para'' ve yüzde 27,3'ü ''Aşk'' cevabını verdi. Gençler, kadın ile erkeğin beraber yaşayabilmesi için hem resmi, hem de dini nikahı şart (yüzde 66,4) olarak görüyor. Gençlerin yüzde 20,2'si yalnızca resmi nikahı, yüzde 2,2'si yalnızca dini nikahı bir arada yaşamanın ön koşulu olduğunu düşünüyor. Gençlerin yüzde 40,2'si ''Kızını dövmeyen dizini döver'' deyişini ''Doğru'', yüzde 50,3'ü ''Yanlış'', yüzde 18,7'si ''Öğretmenin dövdüğü yerde gül biter'' deyişini ''Doğru'', yüzde 73,8'i ise ''Yanlış'' buluyor. Gençler internet ve televizyon başında her gün yaklaşık 6 saat geçiriyor. 10 gençten 7'si, ''Muhabbet ve haberleşme amacıyla'' sosyal paylaşım ağlarından en çok Facebook'u kullanıyor. Televizyonda ise en çok diziler izleniyor.