Magazin

‘Geliyorum oğlum asistan olacağım!’

“Kurtuluş Son Durak”ın oyuncularından Demet Akbağ sordu senaryoyu yazan Barış Pirhasan yanıtladı...

03 Ocak 2012 02:00


T24-   Bu cuma gösterime girecek olan “Kurtuluş Son Durak”ın oyuncularından Demet Akbağ  sordu senaryoyu yazan ve birinci asistanlığı yapan Barış Pirhasan yanıtladı...




Barış Pirhasan’ın senaryosunu yazdığı, yönetmen koltuğunda oğlu Yusuf Pirhasan’ın oturduğu komedi türündeki “Kurtuluş Son Durak”, kadınların yaşadığı bir apartmanda geçiyor. Belçim Bilgin,  Asuman Dabak, Nihal Yalçın, Ayten Soykök, Damla Sönmez, Yavuz Bingöl, Ahmet Mümtaz Taylan’ın rol aldıkları filmde başrollerden birinde izleyeceğimiz Demet Akbağ, Barış Pirhasan’a Milliyet Sanat okurları için sordu; Pirhasan içtenlikle cevapladı.

 Bu film projesi nasıl başladı?
Oğlum Yusuf Pirhasan’la birlikte yöneteceğimiz bir film vardı: “Bir Gün Tek Başına”. Hazırlandık, ertelendi. Arada bir film çıkaralım dedik. Denk düştü.

Yusuf Pirhasan zaten nasıl çekeceğini, ne tür bir şey yapacağını biliyordu. Sonra fikri sana getirip “Baba bunu yaz” mı dedi? Çıkış fikri neydi?
Aynen öyle oldu, baba bunu yaz dedi. Fikir şu: Bir apartman var. Adı Saadet Apartmanı. Buraya sevgilisi tarafından terk edilmiş perişan halde bir kadın geliyor. Apartmanda yaşayan bir sürü mutsuz kadın var. İki üç hafta oturduk, çalıştık, notlar aldık. Bir sinopsis yazdım. Sonra çektim gittim Berlin’e. Bir on gün içinde senaryoyu yazdım. Filmde asistanlık hiç hesapta yoktu. O kadar hızlı yaptık ki her şeyi. Azıcık bir zaman vardı ve birinci asistan yoktu. O saatten sonra piyasadan gelecek asistan bütün o makineyi işletemeyecekti. Kargaşa olacaktı. Onun için Yusuf’a dedim ki “Ben geliyorum birinci asistan olacağım.”


Dengeyi iyi tutturduk


Sen “Benimle konuşma” dediğin için gizli gizli  “Baba” diye hitap ediyordu sana...
Soruyor, ben bir şey söylüyorum. Birinci asistanın da görevidir, bazı konularda uyarmak. Ama başta en korktuğumuz şey hiç başımıza gelmedi. Şimdi oyuncular bana bir şeyler sormaya başlayacak diye korkuyordum. Bu, bütün dengeyi bozardı. Zaten hiç böyle bir şey olmadı,  çok güvendiler Yusuf’a. Ondan sonra da o dengeyi çok iyi tutturduk.

Devam eder misiniz acaba baba-oğul?
Biz şimdi “Bir Gün Tek Başına”ya başlıyoruz.

 Orada da yine sen yazıyorsun, Yusuf yönetiyor şeklinde mi olacak?
İki yönetmenli olacak orada. O, çok büyük bir proje. İhtiyacımız var birbirimize. Onu birlikte yapmaya baştan kararlıydık.

Ben böyle olduğunu çok iyi biliyorum çünkü yazılış aşamasında ve hatta biz filmi çekerken o kadar çok şey oldu ki bu konuyla ilgili. Sanki film bütün bunlardan etkilenip de hadi böyle bir şey yapalım gibi olmuş; ama başlangıcı çok önce...
Bütün o Arap Baharı’nın ipuçları, ondan önce Turuncu Devrim... Oradaki atmosfer, epey bir dandik şekilde bizim işin içinde var. Güzel olanı da o. Öyle bilgiç ya da ideolojik bir hava yok. Öğretici ya da işte siyasal doğrucu tavır gibi bir şey yok. Ama o atmosfer var.