Tuz Yürüyüşü
1928’de Hindistan’a bir yıl içinde dominyon statüsü verilmesi teklifine İngilizlerin olumlu cevap vermemesi üzerine önce INC, 26 Ocak 1930’da bağımsızlık ilan etti ve 12 Mart 1930’da Gandhi ve 78 yoldaşı (satyagrahis) ünlü Tuz Yürüyüşü’ne başladı.
Yürüyüşün amacı, 1762 yılında Doğu Hindistan Kumpanyası’nın mirası olan ve yılda 25 milyon pound’luk vergiye kaynaklık eden Tuz Yasası’nı (Britanya’nın tuz tekelini) ihlal etmek için denizden tuz çıkarmaktı. Gandhi, yürüyüşe başlamadan önce Britanya Genel Valisi Lord Irwin’e bir mektup yazmış ve yasanın kaldırılmasını, aksi takdirde şiddet içermeyen bir direniş yapacağını bildirmişti. Ardından da halka “kendinizi yeterince güçlü hissediyorsanız hükümetin işlerini terk edip, bu yürüyüşe katılın” çağrısını yapmıştı.
Gujarat Eyaleti’nin başkenti Ahmedabad yakınlarındaki Sabarmati Aşram’dan başlayan yürüyüşe yolda binlerce kişi katıldı. Hint Okyanusu kıyısındaki Dandi köyüne kadarki 388 kilometrelik mesafeyi çıplak ayakla 24 günde kat eden 61 yaşındaki Gandhi, 6 Nisan sabahı İngiliz polislerinin şaşkın bakışları arasında denize yürüdü ve çamura karışmış bir topak tuzu avuçlarına alarak tatlı suda yıkayarak ufaladı. Böylece bir Hindu’nun tuz çıkaramayacağına dair Tuz Yasası’nı ihlal etti. Ardından Gandhi’nin çağrısına uyan binlerce köylü deniz kıyılarına akın ederek tuz çıkarmaya başladılar. Gandhi ve 60 bin eylemci hapse atıldı ancak yasa da işlemez hale getirildi.
Tank Adam
Çin'de öğrencilerin başlattığı demokratikleşme hareketini ve buna bağlı eylemleri bastırmak için 5 Haziran 1989'da Tiananmen Meydanı'na tanklar gelir. Genç bir öğrenci de ilerleyen tankların önüne geçerek onları durdurur. Eylemci, tankların sağdan ve soldan geçme girişimlerini de tekrar önlerine geçerek engeller. En sonunda önünde durduğu tankın üzerine çıkarak içindeki askerlerle kısa bir konuşma yapar. Ardından meydandan götürülür.
Eylemcinin kimliği tespit edilmememiştir. Bu sebeple 'Meçhul Asi' olarak da anılır. Kimliğinin yanısıra olaydan sonra hayatta kalıp kalmadığı da bilinmemektedir.
Montgomery Otobüs Boykotu
1 Aralık 1955 günü Rosa Parks, Jim Crow Yasaları gereği yerini bir beyaza vermesi gerektiği halde buna karşı geldiği için tutuklandı. Bunun üzerine King, Montgomery Otobüs Boykotunu düzenledi. Boykot 382 gün sürdü ve durum o kadar gerginleşti ki King'in evi bombalandı. Bu boykot sırasında King tutuklandı. Boykot, Amerikan Yüksek Mahkemesi'nin eyaletlerarası otobüslerde ve diğer ulaşım araçlarında ırk ayrımcılığını kanun dışı ilan etmesine kadar devam etti.
Bu boykottan sonra, King, siyahi kiliselerin güçbirliği yapmasını ve yurttaş hakları reformu için barışçıl gösteriler yapmayı amaç edinen Güney Hristiyan Liderlik Konferansı (SCLC)'nin 1957 yılında kurulmasında önemli rol oynadı. King ölümüne kadar bu kuruluşta önemli rol oynadı. King, Mahatma Gandhi tarafından uygulanan, şiddete dayanmayan sivil itaatsizlik felsefesinin takipçisiydi ve bu felsefeyi SCLC tarafından gösterilerde uyguladı.
1968 Olimpiyatlarında siyah eldiven
1968 yılı Mexico olimpiyatları, 200 metre yarışı. Yarışı siyahi atlet Tommie Smith birinci, beyaz atlet Peter Norman ikinci, siyahi atlet John Carlos üçüncü olarak tamamlar. Eylemin nasıl ortaya çıktığı konusunda iki söylenti var. İlkinde iki siyahi atlet Norman’ a gelir ve o günler için devrim belki de provokasyon sayılabilecek bir eyleme katılmasını isterler. İkinci iddiaya göre ise bu eylemi Norman tasarlar ve bu iki siyahi sporcuya önerir. Hangisinin doğru olduğu çok da önemli değil, madalya töreni sırasında bu iki siyahi sporcu milli marş okunduğu sırada ellerine siyah bir eldiven giyerler ve yumruk yaparak havaya kaldırırlar. Daha sonraları yaptıkları açıklamada siyah eldivenin siyahi gururu, ayakkabısız siyah çoraplı ayakların ise ırkçı Amerika'daki siyahi fakirliği temsil ettiğini açıklarlar. Peter Norman’da desteğini belirtmek için göğsüne “insan hakları için olimpiyat projesi hareketi” rozeti takar. Bunu Martin Luther King Jr.’ın “non-violent protest” şiddet içermeyen protesto fikrinden yola çıkarak planladıklarını belirtirler.
Dünya ayağa kalkar, bu eylem olimpiyatların önüne geçer, ertesi gün bütün gazeteler bu kareyi birinci sayfadan verir. Sonrasında bu üç sporcunun spor hayatları sona erer, senelerce tehtid ve dışlanma ile yaşarlar.
Peter Norman ise belki de içlerinde en çok sıkıntıyı yaşayan sporcudur. Avusturalya’ ya döndüğünde tecrit hayatı yaşar, 1972’de olimpiyatlara katılma hakkı kazansa da götürülmez, evliliği sona erer, işsiz kalır hatta Avusturalya hükümeti ölene kadar onu affetmez. Bunun yanında 1968 yılında olimpiyatlarda kırdığı 200 metre Avusturalya rekoru, 2006 yılında vefat ettiğinde hala kırılamamıştır.
2006 yılında tabutunu kimler mi taşır? Tommie Smith ve John Carlos
Aradan geçen uzun senelerde detaylar da ayrıca ortaya çıkmaktadır. Protesto esnasında çıplak ayaklı olmalarına rağmen sponsor olan Puma’ nın ayakkabılarını platformda tutmuşlardır. 2008 senesinde Puma 40. Yıl şerefine “Tommie Smith Puma Suedes” ayakkabılarını üretir.
Süngelere Çiçek Takanlar
Vietnam Savaşı ABD'nin belki de en büyük hezimeti. Savaş, 1960'larda birçok protestoya ilham kaynağı oldu.
Bu gösterilerin en çarpıcı görüntülerinden biri, 17 Nisan 1965'te Washington'daki yürüyüşte, askeri muhafızların süngüsüne çiçek takan bir gencin fotoğrafıydı.
Basit, ama güçlü bir mesaj veren bu örnek, 1970'te düzenlenen gösterilerde de tekrarlandı.
1970 Mayıs'ında Ohio'daki üniversite öğrencilerinin eylemi sırasında ölen dört öğrenciden Allison Krause'un, bir önceki gün namluya çiçek takanlardan olması, gösteriye ayrı bir anlam kazandırdı.