Ekonomi

Gazeteci Emin Çapa: Türkiye'de 26 kişinin serveti 1 yılda 127 milyar lira arttı

"Türkiye’de 100 kişi olsaydı nüfus. Servet de 100 lira olsaydı. En zengin 10 kişinin 70 lira 30 kuruşu, geri kalan 90 kişinin 29 lira 70 kuruşu olurdu"

23 Mart 2022 14:52

Gazeteci Emin Çapa, Sosyal Demokrasi Derneği’nin düzenlediği ekonomi çalıştayında; “Türkiye’de 2002 yılında altı dolar milyarderi vardı. 2021’de 26 dolar milyarderi var. Türkiye’deki dolar hareketi öncesinde bu sayı 35’ti. Bu sayı dolar hareketiyle 26’ya indi. Türkiye’de 26 kişini serveti sadece 2021 yılında 127 milyar lira arttı” dedi.

Sosyal Demokrasi Derneği’nin Türkiye’deki Ekonominin Durumu: Krizden Bunalıma” başlıklı ekonomi çalıştayı, Ankara’da devam ediyor.

Çalıştayın ilk oturumunun moderatörlüğünü, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke yaptı. Gazeteci Emin Çapa ve Prof. Dr. Erkan Erdil oturuma konuşmacı olarak katıldı.

Çapa, dünyada teknoloji nedeniyle gelir dağılımının bozulduğunu kaydederek, teknolojinin gelişmesiyle emeğin önemini yitirdiğini ifade etti. Çapa, “Artık emekten gelen gücümüzü değil vatandaşlıktan gelen hakkımızı istememiz gerekiyor” dedi.

"26 kişinin serveti 127 milyar lira arttı"

Çapa, ekonominin yeniden tanımlanması gerektiğini kaydederek, “Bu ekonomi kimin için var? Bu şirketler, patronlar için mi var? Ana soru bence bu. Türkiye’de 2002 yılında 6 dolar milyarderi vardı. 2021’de 26 dolar milyarderi var. Türkiye’deki dolar hareketi öncesinde bu sayı 35’ti. Bu sayı dolar hareketiyle 26’ya indi. Türkiye’de 26 kişini serveti sadece 2021 yılında 127 milyar lira arttı” diye konuştu.

Çapa, gelirin kazanılan bir şey ve servetin biriktirilen bir şey olduğunu belirterek, “Sen aşağıdaysan zaten serveti biriktiremezsin. Dünyanın en iyi servet raporunu İsviçreliler yapar. Türkiye’de 100 kişi olsaydı nüfus. Servet de 100 lira olsaydı. En zengin 10 kişinin 70 lira 30 kuruşu, geri kalan 90 kişinin 29 lira 70 kuruşu olurdu” diye Türkiye’deki ekonomideki adaletsizliği anlattı.

"Günde 15 lirayla geçinen 4 milyon 157 kişi var"

Çapa, Türkiye’de son dört yılın üçünde 11 milyon 216 bin kişinin yoksul yaşadığını açıklayarak, “2020 yılı verileri elimizde var. Günde 34 liradan az geliri olan yoksul. Kişi başı yalnız.  34 lira, günde. Bu şekilde yaşayan 12 milyon 267 bin kişi var Türkiye’de. 2020’de günde 34 lira geçinmiş. Bir de en yoksullar var. Onlar da günde 15 liraya geçinenler. Günde 15 liraya geçinen 4 milyon 157 bin kişi var. Bir tanım daha var. Sürekli yoksul. Son dört yılın üçünde yoksulsanız size sürekli yoksul deniyor. Sürekli yoksul sayısı da 11 milyon 216 bin kişi. Danimarka’nın nüfusu 5 milyon. Hollanda’nın nüfusu 16 milyon. Avrupa’nın orta ölçekli ülkelerinden biri Hollanda… Bu sayı 2021’de dehşet verici hale gelecek. Korkunç bir yoksullaşma yaşadık. Bunu haziran ayında göreceğiz” diye konuştu.  

Çapa’nın ardından Prof. Dr. Erkan Erdil konuştu. Erdil, emek sermaye ilişkilerinin bozulduğunu söyleyerek, “Kapitalizm küreselleşmeyle üretim araçlarını hareket edilebilir hale geldi. Emek hariç. Özellikle nitelikli emek hareket edemiyor. Hareket edebilse daha fazla kazanacağı yere gidecek. Bu sömürü düzeni yoksulluğu da derinleştiriyor” dedi.

"Tüketicinin yükselişi söylemiyle yurttaşlığımız yitirdik"

Erdil, birikim rejimlerinde sermayenin denetimi elinde tutmak isteyeceğini aktararak, “Dijital dönüşümle tüketimdeki denetim derinleşirken üretim süreçleri de çok daha fazla denetlenir ve sermayenin kontrolü altına girecek. Tüketicinin yükselişi söylemiyle birlikte yurttaşlığımızı yitirdik biz. Tüketim ve üretim üzerindeki denetimini kaybeden yurttaşlar basit bir tüketici haline geliyorlar. Artık yurttaş değiller. Bu otokratik rejimlerin iktidara gelmesini kolaylaştırdı. Yurttaşlığını kaybeden kitleler giderek yönetimde yer alma fırsat ve isteklerini de kaybettiler. Dijital dönüşüm bunu daha da fazla besler niteliğe dönüştürebilir. Bu oldukça da iktidar ve yurttaşlar arasındaki asimetrik güç ilişkileri oldukça kuvvetlenecek” diye konuştu.

Erdil, genç kuşağın yurt dışına gitmek istediğini açıklayarak, “Enseyi karartmama nedenim her sabah sınıfına girdiğimde karşılaştığım genç insanlardır. Onlarda bu umudu görüyorum. Hayallerinin giderek azalması da beni çok üzüyor. Hepsi yurt dışına gitmek istiyor. Altı yaşındaki çocuğa mikrofon uzatıyorlar. Ben yurt dışına gitmek istiyorum diyor. Beşeri sermaye kaybı gerçekten yeri doldurulması çok zor bir kayıptır” dedi.  (ANKA)