HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Bartın'ın Amasra ilçesinde 41 maden emekçinin yaşamını yitirdiği faciasının üzerine sorumlulara ilişkin gözaltı veya tutuklama olmadığına dikkat çekerek, "Demokratik ülkelerde bir maden faciasında bir kişi dahi ölse o ülkelerde hükümet düşer, Enerji Bakanı ve Çalışma Bakanı istifa eder. O ülkede yetkililer görevden alınır. Demokratik ülkelerde savcılar derhal harekete geçer. Çünkü toplumda bir adalet arayışı vardır. Ülkemizde 1 değil 11 değil tam 41 canımızı kaybettik. Bir haftadır ne istifa eden var ne görevden alınan var. Ne savcılar gereğini yapmış. Onlar için hiçbir şey olmamış gibi hayat devam ediyor" eleştirisini yaptı.
HDP'li Paylan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı. Paylan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün partisinin Grup Toplantısı'nda AKP'ye katılan İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'ye, kaç çocuğu olduğunu sorduğunda altığı "bir tane yanıtı" üzerine, "Allah'tan isteyelim devam. Çocuk çok önemli. Bak PKK'nın 5 tane, 10 tane, 15 tane var" sözlerine, "Bir cumhurbaşkanından bahsediyoruz, ‘Cumhurun bir bölümünün başkanı’ demiyoruz Sayın Erdoğan’a. Cumhurun Başkanıysa sayın Erdoğan bu ayrımcı, ötekileştirici ifadelerinden dolayı Kürt halkından özür dilemelidir" diye karşılık verdi.
Paylan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Ne istifa eden ne görevden alınan var"
Amasra Faciasının üzerinden neredeyse bir hafta geçti. Demokratik ülkelerde bir maden faciasında bir kişi dahi ölse o ülkelerde hükümet düşer, Enerji Bakanı ve Çalışma Bakanı istifa eder. O ülkede yetkililer görevden alınır. Demokratik ülkelerde savcılar derhal harekete geçer. Çünkü toplumda bir adalet arayışı vardır. Ülkemizde 1 değil 11 değil tam 41 canımızı kaybettik. Bir haftadır ne istifa eden var ne görevden alınan var. Ne savcılar gereğini yapmış. Onlar için hiçbir şey olmamış gibi hayat devam ediyor.
"Yeniden fıtrat, kader, para vereceğiz diyor"
Soma’da 301 canımızı kaybettik aynı senaryo devredeydi. Fıtrat dediler, kader dediler unutturdular. Şimdi de aynı oyunu oynuyorlar. Yeniden fıtrat, kader, para vereceğiz diyor, unutturmaya çalışıyorlar. Ama biz unutmayacağız. Hesap sormak istiyoruz. Yetkililerin, Enerji Bakanı’nın, Çalışma Bakanı’nın istifa etmesini istiyoruz. Eğer bu konuda yetkililer görevden alınmaz ya da istifa etmezse bu soruşturmanın amacına ulaşmayacağını düşünüyoruz.
"Onların ihmalleri 41 canın alınmasına yol açmışsa ne yapacaksınız sayın Bozdağ?"
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ çıkmış diyor ki işletme müdürü, işletme yöneticileri can kurtarmaya çalışmışlar, o yüzden soruşturma yavaş yürüyormuş. Sayın Bozdağ, sizin göreviniz adalete ulaşmak. Ya soruşturma sonucunda bu müessese, işletme müdürlerinin can aldıkları ortaya çıkarsa ne olacak? Ya onların ihmalleri 41 canın alınmasına yol açmışsa ne yapacaksınız sayın Bozdağ?
"Çalışma Bakanını, Enerji Bakanını istifaya çağırıyorum"
Müessese, işletme müdürleri, bakanlık denetmenleri görevlerini yapmış olsalardı maden emekçileri kar hırsınıza kurban olur muydu? Onlar için çıkacak kömür emekçilerin canlarından daha önemli. Ne zamanki maden emekçilerinin canı oradan çıkacak kömürden daha değerli olur, o zaman Türkiye’de maden faciaları olmaz. Çalışma Bakanını, Enerji Bakanını istifaya çağırıyorum. Türkiye Taş Kömür Kurumu Başkanı’nın derhal görevden alınmasını talep ediyorum. Savcılar derhal harekete geçmelidir. Aksi taktirde Amasra Faciası da Soma Faciası gibi unutturulmaya çalışılacaktır. Biz unutmayacağız ve müsebbiplerinden hesap soramaya devam edeceğiz.
"Çok talihsiz ifadeler"
Sayın Erdoğan dün AKP grup toplantısında konuşmasını yaptı ve partisine katılan bir milletvekili ile ilgili bir tören yaptı. O törende Cumhurbaşkanı Erdoğan çok talihsiz ifadelerde bulundu. Cumhurbaşkanı geçmişte demokrasiden, insan haklarından, eşitlikten, adaletten bahsediyordu zaman zaman ama yıllardır demokrasi ve adalet yolundan saptı ve partisinin milletvekillerini adaletten, eşitlikten, kardeşlikten anlamayan milletvekilleri oluşturmaya başladı. Mehmet Ali Çelebi Kürt düşmanlığı yapmakla ünlü olan bir milletvekilidir. Kürt düşmanıdır. AKP Kürt düşmanı bir milletvekilini partisine katmakta beis görmemiştir.
"Kürt halkından özür dilemelidir"
O partinin Genel Başkanı Sayın Erdoğan, o Kürt düşmanı milletvekili partisine katılırken maalesef Kürtlere yönelik ayrımcı, ötekileştirici ifadelerde bulunmuştur. Bu ifadeler Kürtleri ötekileştirici, dışlayıcı ve Kürt düşmanı ifadelerdir. Sayın Cumhurbaşkanına özür dileme çağrısı yapıyorum. Bunlar nefret söylemleridir. Toplumuzda zaten bir gerginlik var, zaten ayrıştırma, ötekileştirme çok yoğun. Bir cumhurbaşkanından bahsediyoruz, ‘Cumhurun bir bölümünün başkanı’ demiyoruz sayın Erdoğan’a. Cumhurun başkanıysa sayın Erdoğan bu ayrımcı, ötekileştirici ifadelerinden dolayı Kürt halkından özür dilemelidir.
"Erdoğan’a kadın haklarını yok sayan ifadesi nedeniyle özür dilemesi çağrısı yapıyorum"
Sayın Erdoğan dün, kadın haklarını da yok sayan ifadelerde bulunmuştur. Dünyada bir kadın hakları mücadelesi var. Ülkemizde de kadınlar on yıllardır eşitlik için mücadele veriyorlar. Kadınlar, kendilerini bir kuluçka makinesi olarak gören anlayışa isyan ediyor. Kadınlar, kaç çocuk yapacağımıza, nasıl yaşayacağımıza biz karar veririz diyorlar. Ancak maalesef erkek egemen bir ülkemiz, meclisimiz var ve erkek egemen bir siyaset var. Erkek egemen siyasette Cumhurbaşkanı 'Kadının kariyeri çocuk doğurmaktır' diyebiliyor. Kadını evde görmek istiyor Cumhurbaşkanı. Kadın çalışmasın, işe gitmesin, ekonomik özgürlüğü olmasın, kocasının eline baksın istiyor. Kadınlar bunu reddediyorlar. Sayın Erdoğan haberiniz yok mu bundan: Kadınlar bir kuluçka makinası olarak görülmeyi reddediyorlar! Sayın Erdoğan’a kadın haklarını yok sayan ifadesi nedeniyle özür dilemesi çağrısı yapıyorum.
"Seçim günü Anadolu Ajansı’na mahkûm kalırsak, seçim sonuçlarının güvenliği olabilecek mi?"
Memlekette korkuyla, baskıyla, zulümle bir sessizlik yaratıldı. İnsanlar tweet atmaya korkuyorlar. Ama ne mutlu ki bu iklimde, basın özgürlüğünü, meslek onurunu koruyan gazeteciler, medya kuruluşları var. Tek Adam Rejiminin hatalarını kamuoyuna kim gösterecek? Sayın Erdoğan hatalarını düzelteceğine, hatalarını gösteren basın kuruluşlarını ve gazeteleri susturmak istiyor. Dün TELE1’e 3 gün karartma cezası verildi. Ne olacak ki yine bir tane ceza gelmiş gibi bakılıyor. Böyle bakamayız. TELE1, uyduruk gerekçeleriyle bir cezaya daha mahkûm edilirse ilelebet susturulmuş olacak. Seçimlere doğru gidiyoruz, bu RTÜK’le, bu seçimlere TELE1’siz, FOX TV’siz HALK TV’siz gidebiliriz. Seçim günü Anadolu Ajansı’na mahkûm kalırsak, seçim sonuçlarının güvenliği olabilecek mi?
"Bu maaşlar size haram zıkkım olsun"
Yasasına göre bağımsız olması gereken Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu’nun kararını açıklayacak, oraya bir sürü laf salatası koyacak değil mi... Keşke bir cümle yazsa, 'sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla faizi 1,5 puan indirdik' yazsa. Erdoğan, 'faiz sebep, enflasyon sonuç', 'faizi düşüreceğiz' diyor. O zaman Merkez Bankası’nın varlığının ne anlamı var. Para Politikası Kurulu üyeleri niye maaş alıyorlar. Bu milletin vergilerinden 100 bin liranın üzerinde maaş alıyorlar. Merkez Başkanı ve PPK üyelerine soruyorum; bu maaşları niye alıyorsunuz? Bu maaşlar size haram zıkkım olsun. Sizin yerinizde olsam istifa ederim, zaten Cumhurbaşkanı belirliyor kararları." (ANKA)