Gündem

Garih’in ailesi susturuldu mu?

Cinayetin Garih'in torununun üzerine yıkılacağı tehditiyle ailenin olayın üzerine gitmesinin engellendiği öne sürüldü

14 Aralık 2008 02:00

Alarko Holding eski İthalat Koordinatörü Doğan Kasadolu, cinayetin Garih’in torununun üzerine yıkılacağı tehditiyle ailenin olayın üzerine gitmesinin engellendiğini öne sürdü

Alarko Holding eski İthalat Koordinatörü Doğan Kasadolu, Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği dilekçeyle işadamı Üzeyir Garih cinayetinin bu soruşturma kapsamında derinleştirilmesini talep etti.
Savcılık makamı isterse, bildiklerini tanık sıfatıyla anlatabileceğini belirten Kasadolu, ilginç bir iddiada bulunarak, cinayetin Garih’in torununun üzerine yıkılacağı tehditiyle ailenin olayın üzerine gitmesinin engellendiğini öne sürdü.

‘3 ayrı rapor kayıptı’

Kasadolu savcılığa gönderdiği dilekçesinde, Garih cinayetiyle ilgili olarak 3 ayrı raporun kayıp olduğunu, bunların Ergenekon davasının tutuklu sanığı İstanbul Adli Tıp Enstitüsü’nde görevli Doç. Dr. Ümit Sayın’ın odasında ele geçirildiğini belirtti. Garih ve ailesiyle yakın dost olduğunu bildiren Kasadolu’nun dilekçedeki en dikkat çekici iddia ise, ailesine, cinayetin Garih’in torununun üzerine yıkılacağı tehdidinin yapılması.
Kasadolu’nun anlatımına göre, Garih’in kızı Dalia’nın 2001 yılında 11 yaşında olan oğlu, cinayetin işlendiği gün, polis olduğunu söyleyen kişiler tarafından bileğine kelepçe takılarak götürüldü. Bu bilgiyi kendisine çocuğun babası olan Garih’in damadı Doron’un anlattığını kaydeden Kasadolu, cinayetin ardından zaman zaman Ortaköy’deki Alarko Holding binasına gittiğini, Garih’in çocukları olan İzzet ve Dalia ve onun eşi Doron ile görüştüğünü belirterek anlattı. Kasadolu, şöyle devam etti:
“İşte bu görüşmelerimizden bir tanesinde Üzeyir Garih’le aynı sitede ancak başka dairede oturan damat Doron, ‘Cumartesi günü, Üzeyir Garih’in öldürülüşünden çok kısa bir süre sonra bir polis otosunun evlerine gelerek iki oğlundan bir tanesine kelepçe takarak götürdüklerini, daha sonra yaptıkları görüşmelerde, bu işin üzerine giderlerse, cinayeti bu çocuğun işlediğini açıklayacaklarını şeklinde tehdit aldıklarını’ şahsıma doğrudan açıkça söylemiştir.”
Kasadolu, savcıların Garih cinayetini Ergenekon terör örgütünü kapsamında incelemeye almalarından dolayı savcılara güven duyduğunu belirterek, “Adalet Bakanlığı’nda bazı görevlilerin bu kanun dışı eylem içinde olan şahıslarla işbirliği yaptıkları sabit olmasına rağmen risk alıp, bildiğim bu önemli ayrıntıyı sunmayı görev biliyorum” diyerek tanıklık yapmayı da kabul ettiğini anlattı.

Örgüt işi ihtimali

Cinayet dosyasının bu şekilde kapatılması ve ailenin de pasif bırakılması karşısında kendisinin yapılabilecek herhangi bir işlem olmadığını düşündüğü sırada Eylül 2008 tarihinde yapılan haberlerin bu düşüncesini değiştirdiğini anlattı.
Kasadolu, Garih cinayetiyle ilgili kayıp 3 ayrı raporun Ergenekon davası sanığı Doç. Dr. Ümit Sayın’ın ofisinde ele geçirilmesiyle ilgili çıkan haberlerin, cinayetin örgüt işi olabileceği ihtimalini kuvvetlendirdiğini belirtti. Garih’i öldüren Yermez’in hırsızlık nedeniyle bu suçu işlediği iddiasının da Garih’in kolundaki 50 bin dolar değerindeki saatiyle cüzdanını almaması nedeniyle çeliştiğine dikkat çekti.
Kasadolu, eski MİT görevlisi Mehmet Eymür’ün, İşçi Partisi’ne ait olduğunu söylediği www.yesil.org adlı sitede 2001 yılında yayımlanan yazılarda, Garih cinayetinin Ergenekon terör örgütü tarafından işlendiği, hatta cinayet için 3 kez toplantı yapıldığı bilgisinin olduğunu hatırlattı.

Sokaktaki insanı bile tatmin etmedi’

Doğan Kasadolu, Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği 7 Ekim 2008 tarihli 6 sayfalık dilekçesinde şöyle dedi:
“Üzeyir Garih’e değer veren dostları arasında yer almam nedeniyle, öldürülmesi karşısında derin bir üzüntü duydum. Cinayetten sonra, sokaktaki insanı dahi tatmin etmeyen bir yargılama yapıldı. Neticede Yener Yenmez isimli kişi mahkûm edilerek bu cinayet dosyasının kapatılmış olması, üzüntümü bir kat daha artırdı.”