Türk Hava Yolları, Atatürk Havalimanı'nda 45 dakika süren Ankara uçuşları için planlanan süreyi İstanbul Havalimanı'nda 1 saat 35 dakikaya kadar çıkardı. Eskisinin iki katından daha fazla olan bu değişim, THY'nin internet sayfasında, uçuş bilgi ekranlarında ve biletlerde de açıkça görülüyor. İncelendiğinde sadece Ankara uçuşlarında değil, İstanbul Havalimanı bağlantılı tüm iniş ve kalkışlarda sürenin uzadığı görülüyor.
Gecikmenin yeni havalimanının konum ve fiziki şartlarından kaynaklanan sıkıntıların yanında Fransızlardan büyük hayallerle satın alınan yeni “Merge Point” (Birleştirme Noktası) adlı hava trafik kontrol sisteminden kaynaklandığı ortaya çıktı. Dünyada çoğu Asya ve Afrika'da iki tanesi ise Seul ve Norveç'te bulunan küçük havaalanlarında denenen sistem ilk defa bu boyutta bir hava sahası ve 3 havalimanında (İstanbul, Atatürk ve Sabiha Gökçen) birden uygulanmaya başlandı.
İlk aşamada günde 2 binlere, daha sonra 3 bine çıkması hedeflenen uçak trafiği bin 200'lerde kalınca İstanbul Havalimanı'nda sistemden istenen verim alınamadı. Sözcü'den Yusuf Demir'in haberine göre, havacılık uzmanları, havada ve yerde gecikmelerin önüne geçmek, uçuş emniyetini tesis etmek hedefiyle alınan sistemin, uygulamada tam tersi sonuçlara neden olduğunu kaydetti. İsmini paylaşmak istemeyen bir uzman, “Yeni sistem teorik olarak doğru bir sistem ama Türkiye'ye uymadı. Özellikle İstanbul Havalimanı'nda uçuş sürelerinin kısalmadığı çok net bir şekilde ortadadır” dedi.
"Bizi de kobay seçtiler; maalesef geri dönüş yok"
Eski Sivil Havacılık Genel Müdür Yardımcısı Oktay Erdağı da, “Böyle bir sistem alındıysa uçuş süresinin kısalması, uçuş güvenliğinin artması ve trafiğin artması beklenir. Böyle bir şey yok. O zaman bu kadar para neden harcandı? Her gün başta THY olmak üzere tüm havayolu şirketleri zarar ediyor. Bu Eurocontrol'ün pazarladığı bir proje. Bizi de kobay seçtiler. Anlaşıldı ki bize uygun değil. Ama maalesef geri dönüşü yok” diye konuştu.
Fransızların geliştirdiği sistem labirent sistemine benziyor
Sistemin satın alınmasının ardından yaklaşık bir yıl süreyle Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nden hava trafik kontrolörleri Fransa'da eğitimden geçirildi. Türkiye'de tüm tarafların katıldığı çok sayıda toplantı yapıldı. Bu süreçte THY veya diğer havayolu şirketlerinden itiraz ya da değişiklik önerisi gelmedi. Sistem İstanbul Havalimanı'nın açıldığı gün devreye girdi. Hava sahasında değişikliğe gidildi. Yeni rotalar, yeni yaklaşma usulleri, yeni pist yaklaşma usulleri uygulanmaya başlandı.
Verimsiz personel ve yakıt kullanımı
Fransızların geliştirdiği sistemin pasaport kontrolü yapılan salonlardaki labirent sistemine benzetiliyor. Ankara'dan kalkan ve 45 dakikada inişi tamamlayacak bir uçağın, bu labirentte en az 10-15 dakika kaybettiği görülürken, böylece hem daha çok yakıt harcanıyor, hem personel kaynağı verimsiz kullanılmış oluyor, hem işletme maliyetleri katlanıyor.
Atatürk Havalimanı'na denizden yaklaşıp doğrudan inen pilotlar, sadece 16-17 kilometre ilerideki yeni limana neden dolana dolana yaklaşmak zorunda olduklarını anlayamadıklarını söylüyor. İstanbul'a yaklaşan pilotlar, sık sık “short cut” (kestirme yol) istiyor.
THY sistemin en ağır mağduru
Uçuş süresindeki uzama, Türkiye hava sahasını yüzde 65 oranında kullanan ve İstanbul Havalimanı'nı üs olarak kullanan Türk Hava Yolları'nı etkiliyor. En kısa uçuşlarda bile 10-15 dakika geciken, bu nedenle daha çok yakıt tüketen, dolayısıyla tüm işletme maliyetleri katlanan THY sistemin en ağır mağduru durumunda. Zararın aşağı çekilmesi için çözüm bulmaya çalışan THY'nin, özellikle kalkışlarda sistemi kısmen esneterek, daha kısa bir rota çizilmesi için DHMİ ile temasta olduğu gelen duyumlar arasında.