T24 - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Fransa'da Türkiye aleyhinde yaşanan gelişmeleri 'akıl tutulması' diye niteledi ve Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Gül ve Erdoğan'a verdiği sözü tutmadığını ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Fransa meclisindeki yasa teklifinin geçmeyeceği konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a söz verildiğini ancak bunun yerine getirilmediğini belirterek, ''Ben bizzat toplantılarda beraber olduğumuz ortamlarda kendi kulağımla duydum bunu. Geçen hafta olan ne peki, hani söz- Siyasette söz çok önemlidir. Hele hele bu devlet başkanı seviyesinde veriliyorsa bu devleti bağlar, ülkeyi bağlar ama sorduğunuzda 'benim seçimim var' diyor. 'Bu seçimi geçirmek için bunları yapmak zorundayım' diyor. Bakalım bunları Fransız halkı nasıl değerlendirecek'' dedi.
Babacan, AK Parti Genel Merkezinde, Genişletilmiş İl Danışma Kurulu Toplantısında, 2011 yılında Türkiye ve dünyada yaşanan ekonomik ve siyasi gelişmeleri değerlendirdi.
Konuşmasında Avrupa'da yaşanan ekonomik durgunluğa değinen Babacan, bu bölgede yaşanan sorunların çözülememesinin nedeninin de siyasi karar alma mekanizmalarının işlememesinden kaynaklandığını belirtti. Avrupa'da ciddi bir siyasi liderlik gösterecek başbakan veya genel başkan sayısının çok azaldığını ifade eden Babacan, ''İşte 3 gün önce Fransa'da yaşanan bu akıl tutulması, bu kafa, bu krizi, ekonomiyi yönetmeye çalışıyor. Nasıl ki Ermeni meselesinde tarihi hata yapıyorlarsa, popülizmin esiri oluyorlarsa, nasıl orada akıllara durgunluk verecek bir yanlışa, bir bataklığın içine giriyorlarsa, o kafa işte ekonomiyi de idare etmeye çalışıyor ve beceremiyor, olmuyor'' diye konuştu.
Günü kurtarma politikalarının son derece tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini anlatan Babacan, eğer bir ülkede siyasi aktörlerin sadece kendi şahsi bekalarını düşünmeye başlamışlarsa o ülkenin geleceğinden korkulması gerektiğini kaydetti.
Avrupa Birliğini bir değerler ve idealler bütünü olarak gördüklerini ancak şu anda Avrupa'daki pek çok ülkenin kendi ortaya koydukları ortak değerlere aykırı hareket etmeye başladığını anlatan Babacan, şöyle konuştu:
''Hani özgürlüktü, hani insan haklarıydı, hani düşünce özgürlüğüydü- Biz gideceğiz Fransa'ya diyelim ki Türkiye'den, ya da Fransa'da yaşayan bir Türk, ya da üniversitede bir öğrenci, üniversiteler özgür düşüncenin doyasıya yaşanması gereken yerler, diyecek ki 'ben bakıyorum ediyorum sözde Ermeni soykırımı denen olay bana göre soykırım değil, bu başka bir şey' dediği anda siz onu hapse atacaksınız, para cezası vereceksiniz. Bu mu düşünce hürriyeti. Kendi değerleriyle çelişmeye başladılar.
Eğer Avrupa Birliği, refahını artıran, demokraside insan haklarında örnek alınan bir seviyeye çıkaran kendi değerlerine ters düşmeye başladıklarında artık Avrupa'nın da geriye gidişi başlamıştır. Avrupa'nın bir iniş dönemi artık başlamıştır. Bunu zaten ekonomide görüyorsunuz. Ancak biz Türkiye olarak kendimizden çok eminiz. Ne yaptığımızı biliyoruz. Bugün AK Parti iktidarını herhangi bir Avrupa ülkesine götürün koyun, bu anlayışla bu kararlılıkla, bu dürüstlükle inanın 3 ayda sorunlar çözüm yoluna girer. Çünkü sorunlar çözülemeyecek sorunlar değil.''
'Dirayetsiz duruş tüm küresel ekonomiyi risk altına atıyor'
Avrupa'nın liderlerinin dirayetsiz duruşunun tüm küresel ekonomiyi risk altına attığını ifade eden Babacan, bunun dünyaya olan etkilerinin düşünülüp o bilinçle ve o sorumlulukla hareket edilmesi gerektiğini söyledi.
Babacan, şöyle devam etti: ''Bırakın dünyayı, Avrupa'yı, bırakın Avrupa'yı kendi ülkesini, sadece kendi şahsi dertlerine düşmüşler maalesef. 'Benim seçimim var' diyor, 'ne olursa olsun' diyor. Halbuki aynı adam bizzat ben şahidim Sayın Cumhurbaşkanımıza ve sayın Başbakanımıza söz verdi. 'Söz veriyorum dedi merak etmeyin böyle girişimler var bunların bizim parlamentodan geçmesine ben izin vermem' dedi. 'Bu benim sözümdür' dedi. Ben bizzat toplantılarda beraber olduğumuz ortamlarda kendi kulağımla duydum bunu. Geçen hafta olan ne peki, hani söz- Siyasette söz çok önemlidir. Hele hele bu devlet başkanı seviyesinde veriliyorsa bu devleti bağlar, ülkeyi bağlar ama sorduğunuzda ne diyorlar, bize haberler geliyor 'benim seçimim var, bu seçimi geçirmek için bunları yapmak zorundayım' diyor. Bakalım bunları Fransız halkı nasıl değerlendirecek. Hep beraber göreceğiz. İbret verici bir dönem olacak önümüzdeki dönem.''