Gölge bankalar olarak da adlandırılan, ticari bankaların bilançolarında görünmeyen şubeleri, dünya finans piyasasını yakından izleyenleri endişelendiriyor. New York'ta ekonomi muhabirliği yapan Heike Buchter bu branşın en büyüğü Blackrock hakkında bir kitap yazdı.
New York'taki ‘Kara Kaya' hakkında daha önce kitap yayınlanmamıştı. Blackrock, sadece gazetelerin ekonomi sayfalarını okuyanların tanıdığı bir şirketti. On yılı aşkın bir süredir Wallstreet'de muhabirlik yapan Heike Buchter Blackrock ismiyle son yıllarda karşılaşmaya başladığını anlatırkan şunları söylüyor:
“Merkez bankası portföylerinin incelenmesiyle ilgili konuşmalar sırasında sadece bankerler Blackrock ve patronu Larry Fink'ten söz ederlerdi. Bu adı daha önce duymamıştım. Finans krizinin ardından her taşın altından Blackrock çıkmaya başladı. Konuştuğum işadamlarından biri ‘yüksek sesle konuşmayalım, Blackrock'un her yerde kulağı var', demişti.”
Her taşın altından ‘Kara Kaya' çıkıyor
Fonlarında 4,7 trilyon dolar biriken Blackrock Buchter'in kitabında, ‘dünyanın kimsenin tanımadığı en güçlü tröstü' olarak tanıtılıyor. Küresel finans değerlerinin beşte biri tutarındaki 14 trilyon dolar bu şirketin işlemlerinde görünüyor. Ama Blackrock gücünü sadece işlettiği yatırımlardan ve değerli kâğıtlardan almıyor.
Hafta başında Almanya'da satışa çıkan kitabın yazarı Heike Buchter, “Şirket para yatırıyor ve Blackrock fonları büyük şirketlere hissedar oluyor. Tröst aynı zamanda merkez bankalarına, maliye bakanlıklarına, büyük yatırımcıya, devlet fonlarına, Amerikan emeklilik fonlarına, sigortalara ve vakıflara danışmanlık da yapıyor. Bono ve hisse senetleri kanalıyla şirketleri finanse ediyor. Dünya finans piyasasında Blackrock'un parmağının olmadığı hemen hiçbir alan bulunmuyor”, diyor.
Larry Fink'in şirketi büyük Amerikan bankalarıyla petrolcülük ve silah şirketlerinin de büyük hissedarları arasında. Blackrock fonları aynı zamanda Alman birleşik borsa endeksinde adı geçen büyük şirketlerin en güçlü ortaklarından sayılıyor. Buchter bu durumun tehlikeli olmasının gerekmediğini ancak Amerikan tröstünün gücünü göstermesi bakımından yabana atılamayacağını belirtiyor. Finans muhabiri ve yazar Buchter, Günümüzün anonim şirketlerinde hisselerin yüzde dört ila yüzde altısına sahip olmak sözünü geçirmeye yettiğini ve Blackrock'un tıpkı büyük hissedarlar gibi davranabildiğini söylüyor.
Finans dünyasının ürünü
Almanya'da otomobil yapıldığında ya da Güney Amerika madenlerinde demir cevheri çıkarıldığında nasıl Blackrock fonları kazanıyorsa, ABD'de yeni ilaçlar geliştirildiğinde ya da Afrika'daki madenlerde altın bulunduğunda da Blackrock ve müşterileri para kazanıyor. Heike Buchter Amerikan tröstünün gücünü şöyle anlatıyor: “Blackrock bu kadar farklı alana el attığı için çıkarların çatıştığı da olabiliyor. Örneğin Blackrock'tan borç alan bir şirketin çıkardığı hisse senetleri Bllackrock tarafından alınmış olabiliyor. Aynı zamanda alacaklısı da olan büyük hissedarıyla anlaşmazlık çıkarmayı hangi şirket göze alabilir?”
Finans krizi ve Lehman bankasının iflası Blackrock'un büyümesini hızlandırdı. Şirket işe, zararı asgariye indirmek amacıyla ipotek senedi portföylerini dilimlere ayırıp pazarlayarak başlamıştı. Heike Buchter, kısa zamanda Amerikan maliye bakanlığının danışmanları arasına giren Larry Fink'in şirketini anlatan kitabının önsözünde, ‘Maksadım Blackrock'u eleştirmek ya da karalamak değil, finans piyasalarının dikkatini bu deve çekmekti. Çünkü Blackrock da nihayetinde, finans dünyasının işleyiş tarzının bir ürünüdür', diyor.