Dünya

Filistin-İsrail sorununa kronolojik bir bakış

Son 100 yıl, Filistinlilere işgal ve sürgünlerin ardından kendi kaderini tayin mücadelesi getirirken, İsrailli Yahudiler için de, 'ata topraklarına geri dönüş' huzur sağlamadı

06 Haziran 2008 03:00

İsrail ve Filistinliler arasındaki mücadele dünyada en uzun süren ve patlamaya en yatkın anlaşmazlıklardan birinden kaynaklanıyor. Anlaşmazlığın kökeni, Akdeniz sahiliyle Şeria Nehri arasındaki bölgede hak iddiasına dayanıyor.

Son 100 yıl Filistinlilere sömürgecilik, sürgün, askeri işgal ve onu izleyen kendi kaderini tayin etme hakkı mücadelesi getirdi. Kayıpları ve acılarına sebep olarak gördükleri bir ulusla bir arada yaşama yolundaki zorlu arayış da cabası.

İsrail'in Yahudileri için ise dünyanın her yanında yüzyıllar süren zulüm ardından atalarının topraklarına geri dönüş, barış ve güvenlik getirmedi. Komşularıyla pek çok kez bölgesel savaşlar yaşadılar.

Ortadoğu'nun kalbindeki bu kanayan yaranın başlangıcından günümüze seyri şu şekilde gerçekleşti:

1897

Birinci Siyonizm Kongresi İsviçre'nin Basel şehrinde toplandı. 1896'da gazeteci Theodor Herzl, ''Der Judenstaat'' yani Yahudi Devleti adlı bir kitap yayımlamıştı ve Kongre'de bu kitaptaki fikirler tartışıldı. Herzl, Viyana'da yaşayan bir Yahudi'ydi. Yahudiler'in kendi devletini kurmasını savunuyordu ve özellikle Avrupa'daki Yahudi düşmanlığına karşı bu fikri geliştirmişti.

Kongre'nin sonunda 'Basel Programı' yayınlandı. Bu belgede, Filistin'de bir Yahudi vatanının kurulması ve Dünya Siyonizm Teşkilatı'nın bu amaca ulaşmak için faaliyete geçirilmesi öngörülüyordu.

1917

Bu tarihte İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Filistin'de Yahudi halkları için bir vatan kurulması sözü verdi. Bu vaat, Siyonistlerin önderlerinden Lord Rothschild'e gönderilen mektupta yer alıyordu. Bu mektup Balfour Deklarasyonu olarak anılıyor.

1918

Birinci Dünya Savaşı sırasında da Filistin ve çevresi Osmanlı idaresindeydi. İngiltere'nin desteklediği Arap güçleri Osmanlı hakimiyetine son verene kadar da bu durum sürdü. İngiltere, savaşın sonunda yani 1918'de bölgeyi işgal etti.

1929-1936

İngiltere mandası altındaki Filistin'e Siyonist proje kapsamında binlerce Yahudi göç etti. Bu da Arap topluluklarda öfkeye, isyana yol açtı. 1922'de İngiltere'nin düzenlediği bir nüfus sayımı, Yahudilerin sayısının, Filistin'deki 750 binlik nüfusun yüzde 11'ine ulaştığını gösterdi. Bundan sonraki 15 yılda 300 bin Yahudi daha gelecekti. Siyonistlerle Araplar arasındaki düşmanlık, Ağustos 1929'da kanlı çatışmalara dönüştü.

1937

İngiltere'de, Hindistan'dan sorumlu eski devlet bakanı Lord Peel'in başkanlığındaki bir Kraliyet Komisyonu, bu bölgeyi Yahudi ve Arap devletleri arasında ikiye bölmeyi önerdi. Yahudi devleti, İngiliz mandasındaki Filistin'in 3'te 1'ini kaplayacaktı ve Celile Denizi ile sahildeki düzlükleri içine alacaktı. Filistinli ve Arap temsilciler teklifi reddetti. Göçün durmasını ve azınlık haklarına saygılı bir üniter devlet kurulmasını istediler. Şiddet içeren muhalefet 1938'e kadar sürdü. İngiltere'den gönderilen takviye birlikler bu olayları bastırdı.

1939-1945

6 milyon Yahudi, Naziler tarafından gerçekleştirilen soykırımda öldürüldü.

1948

Hem Arap hem de Yahudi taraflar, Ortadoğu'da patlama sinyalleri veren savaş için güçlerini seferber etti. Yahudi milis güçlerinin Arap köylerinde "temizlik" operasyonları 1948 yılında Aralık ayında başladı. 2 bin yıldır kurulan ilk Yahudi devleti olarak İsrail, varlığını Tel Aviv'de 14 Mayıs 1948'de ilan etti. Filistinliler, 15 Mayıs'ı "El Nakba" yani "Felaket Günü" olarak anıyor.

1956

Süveyş Savaşı'nda İsrail, İngiltere ve Fransa'yı da yanına alarak Mısır'a saldırdı. Ancak müttefikler, ABD'nin zoruyla gelen ateşkes sonucunda geri çekildi.

1967

İsrail ve Arap komşuları arasında artan gerginlik, 5 Haziran 1967'de başlayan 6 Gün Savaşları'na yol açtı. Ortadoğu anlaşmazlığının çehresi bu altı günde değişti. İsrail, Mısır'dan Gazze ve Sina Yarımadası'nı, Suriye'den de Golan Tepeleri'ni aldı. Ürdün güçlerini de Batı Şeria ile Doğu Kudüs'ten çıkardı. BM'ye göre, bu savaşta 500 bin Filistinli daha mülteci haline geldi; Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye'ye göç etti.

1973

Yom Kippur Savaşı patlak verdi. Yom Kippur, yani ''Kefaret Günü'', Yahudilerin en önemli dini bayramı olarak kutlanıyor. 1967'deki savaşta kaybettikleri toprakları diplomatik yollardan geri alamayan Mısır ve Suriye, 1973'teki Yom Kippur bayramı sırasında İsrail'e karşı taarruza girişti. Başlangıçta Mısır ve Suriye, Sina ve Golan Tepeleri'nde ilerleme kaydetti. 3 hafta süren çarpışmalar sonunda bu durum değişti. İsrail neticede bazı yerlerde 1967'deki ateşkes hattının da ötesine geçti. Mısır ve Suriye, toplam 8 bin 500 asker kaybetti. İsrail'in can kaybı ise 6 bindi.

1977

Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat 19 Kasım 1977'de İsrail'e uçup Knesset'te, yani parlamentoda konuşma yapınca dünya şaşkına döndü. İsrail'i tanıyan ilk Arap lider Sedat oldu. Yom Kippur Savaşı'nı daha dört yıl önce başlatan da kendisiydi. O savaş nihaî sonucu getirmemişti.

1978 - 1981

Mısır ve İsrail, 1978'de Camp David anlaşmalarını imzaladı. Metinde Ortadoğu'da barışın çerçevesi çiziliyordu ve buna Filistinlilere sınırlı özerklik verilmesi de dahildi. İkili barış anlaşmasını da Sedat ile Mısır Cumhurbaşkanı Menahem Begin Mart 1979'da imzaladı. Sina yarımadası Mısır'a geri verildi. İsrail'le kendi başına pazarlığa giriştiği için Mısır, Arap devletleri tarafından boykota uğradı. Enver Sedat 1981'de kendi ordusundaki İslamcı unsurlar tarafından öldürüldü.

1982

İsrail, Lübnan sınırına yakın yerleşim birimlerini saldırılardan korumak amacıyla bu ülkenin güneyine asker soktu. Ama Savunma Bakanı Ariel Şaron orduyu başkent Beyrut'a kadar götürdü; Yaser Arafat'ın liderliğini yaptığı Filistin Kurtuluş Örgütü'nü bu ülkeden çıkardı.

1987-1993

İsrail işgaline karşı Birinci İntifada, yani kitlesel Filistinli ayaklanması, Gazze Şeridi'nde 1987'de başladı; kısa sürede Batı Şeria'ya yayıldı. Protestolar, sivil itaatsizlik şekline büründü. Genel grevler düzenlendi, İsrail ürünleri boykot edildi, duvarlara yazılar yazıldı ve yollarda barikatlar kuruldu. Ama uluslararası ilgi toplayan protesto şekli, ağır silahlarla donanmış İsrail askerlerine taş atan Filistinlilerdi. İsrail ordusu karşılık verdi; çok sayıda Filistinli sivil yaşamını yitirdi. 1993'e kadar süren protestolarda toplam can kaybı bini aştı.

1993

Washington'daki ikili görüşmelerden sonuç alınamayacağı anlaşılınca gizli Oslo kulvarı 20 Ocak 1993'te açıldı. Oslo barış sürecinin gerçekleştiği Norveç'in Sarpsborg kasabasında görülmemiş ilerleme kaydedildi. Filistinliler işgal topraklarından aşamalı çekilmeye başlaması karşılığında İsrail devletini tanımayı kabul ediyordu. Görüşmeler İlkeler Deklarasyonu'nu getirdi. Bu belge Washington'da imzalanırken, Arafat ile İsrail Başbakanı Yitzak Rabin arasındaki tarihi tokalaşmayı 400 milyon insan canlı izledi.

1994

Ürdün ile İsrail arasında barış antlaşması imzalandı.

1994

Filistin Ulusal Yönetimi, İsrail hükümeti ve Filistin Kurtuluş Örgütü arasında yapılan Oslo'daki uzlaşma görüşmelerinin ardından, iki taraf arasındaki uzlaşma görüşmeleri sırasında 5 yıllık geçici dönem hükümeti olarak kuruldu.

1995

Öfke ve tahrik içeren bir kampanyaya hedef olan İsrail Başbakanı Yitzak Rabin, bir aşırı dinci Yahudi tarafından 4 Kasım'da öldürüldü. Suikast bütün dünyaya şok dalgaları yarattı. "Güvercin" diye nitelendirilen ve bir türlü tamamlanamayan barış sürecinin mimarı Şimon Peres başbakan oldu.

2000

28 Eylül'de İsrail'de muhalefetteki Likud Partisi'nin Binyamin Netanyahu'dan sonraki lideri, yılların sağcı politikacısı Ariel Şaron, Mescid-i Aksa'nın bulunduğu kompleksi ziyaret etti. Bunun çok tahrik edici bir hareket olduğu söylendi. Filistinliler bu ziyareti protesto için gösterilere başladı ve gösteriler, 'El Aksa Ayaklanması' olarak da anılan İkinci İntifada'ya dönüştü.

2004

Filistin lideri Yaser Arafat hayatını kaybetti.

2006

İsrail, iki askerlerini kaçırdıkları gerekçesiyle Lübnan'daki Hizbullah mevzilerine Temmuz ayında operasyon düzenledi. 34 gün süren savaşta, çoğu sivil olmak üzere 1000 Lübnanlı ve 159 İsrail askeri öldü. 14 Ağustos'ta ateşkesle sona eren operasyon, İsrail için büyük bir askeri başarısızlık olarak kayıtlara geçerken; Hizbullah da sergilediği direnişle, taraftarları ve Arap dünyasının gözünde imajını güçlendirdi.

2006

Aşırı dinci ve İsrail karşıtı Hamas, Filistin'de yapılan seçimleri kazanarak yönetimi ele geçirdi.

2007

2007 yılı, Filistin bölgelerinde gergin başladı. Batı'ya ve uzlaşma çabalarına daha sıcak bakan, Arafat'ın yadigarı El Fetih kanadı seçim yenilgisini kabul etmedi. Batı dünyası ve İsrail, Hamas'ı tanımadıkları için, Hamas liderliğindeki yönetime mali yardımları durdurdu. El Fetih ise dışarıdan destek almaya devam etti. El Fetih ve Hamas arasında kısa sürede iktidar savaşına dönüşen bu gerginlik zor günlerin habercisi oldu. Suudi Arabistan, 'kardeş kavgasına' son vermek için araya girdi. Hamas ve El Fetih 2007 ilkbahar aylarında masaya oturdu ve koalisyon hükümeti kurulmasına karar verildi. Ancak hızla kurulan bu ulusal birlik hükümeti uzun ömürlü olmadı.

2007

Hamas, haziran ayında Gazze Şeridi'ni ele geçirerek, buradaki El Fetih ofislerini dağıttı ve kendi 'yönetimini' kurdu. Bunun ardından Batı Şeria'daki ılımlı El Fetih yönetimi ve Gazze'deki Hamas yönetimleri olarak, Filistin'de iki başlı bir yönetim oluştu.

2007

Annapolis barış müzakereleri başladı.

2008

Hamas denetimindeki Gazze Şeridi, şimdi ABD'nin girişimiyle başlatılan Annapolis barış sürecinin de dışında tutuluyor. Hamas yönetimi de bu süreci zaten gerçekçi bulmuyor. Hamas lideri İsmail Haniye, İsrail'le barış görüşmelerinin başlatılmasını öngören Annapolis sürecini ve bir Filistin devletinin kurulması için uluslararası toplumun 7 milyar dolarlık mali yardımda bulunacağını söylemesini 'boş vaatler' olarak görüyor.

(Fotoğraf: New York Times)