Gündem

'Fikret Bila ve Fatih Altaylı 'provokatör' suçlamasıyla dinlendi'

Gazeteci Fikret Bila ve Fatih Altaylı'nın, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer emriyle dinlendiği ileri sürüldü

28 Temmuz 2014 20:13

Müfettiş raporuna göre gazeteciler Fikret Bila ve Fatih Altaylı'nın kitleleri ‘devlet büyüklerine karşı provokatif saldırıya teşvik etmek’ suçlamasıyla dinlendiği ortaya çıktı.

Al Jazeera’den Selahattin Günday'ın haberine göre, Kasım 2008 ile Mayıs 2009 tarihleri arasında ‘Ergenekon’ kapsamında dinlenen Fikret Bila’nın dinlenmesini talep eden yazı tutuklanan istihbarat şubesinin eski müdürü Ali Fuat Yılmazer’e ait.

Müfettiş raporundaki belgelere göre, dinleme talep yazısında Bila’nın gerçek kimlik bilgileri gizlendi. Fikret Bila, ‘Fikri’ adıyla ‘Ergenekon’ kapsamında dinlemeye alındı.

Dinleme kararında telefon numarası yerine de kullandığı telefonun IMEI numarası yer aldı. Polislerin bu IMEI numarasını nasıl temin ettikleri henüz tespit edilemedi.

Dinleme talebinin gerekçesinde, Fikret Bila’nın ‘kanaat önderleri, kamu görevlileri ile devlet büyükleri ve bürokratları’ provokatif saldırı ya da şiddet eylemlerinin hedefi durumuna getirebilecek derecede, kitleleri zedeleyici, teşvik ve tahrik içerikli görüş ve endişelerini toplumun her kademesinde dillendirdiği’ ifade edildi.


Fikret Bila’nın dinleme kararlarını İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin eski hâkimi Selda Kutluata ile İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin eski hâkimi Metin Özçelik verdi.

Hâkim Selda Kutluata, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklandıktan sonra serbest bırakılan emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un ‘yeniden tutuklanma talebini reddetmesinin’ ardından Bakırköy Adliyesi’nde görevlendirilmişti.

Hâkim Metin Özçelik ise özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından İstanbul 11. Ağır Mahkemesi Başkanlığı'ndan alınarak İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

 

Fikret Bila ifade verdi

 

Telefonları dinlenen Fikret Bila,  28 Mayıs 2014 tarihinde yasadışı dinleme soruşturmasının savcısı Okan Özsoy’a ‘müşteki’ sıfatıyla ifade verdi.

33 yıldır gazetecilik yaptığını ifade eden Bila, “Mesleği nedeniyle çok sayıda kişiyle irtibatlı bulunan şahsiyet olmam nedeniyle dinlendiğimi zannediyorum. Ergenekon denilen örgütle direkt veya dolaylı bir yapı içinde olmadım” dedi.

Kendisinin neden Fikri takma ismiyle dinlendiğine anlam veremediğini ifade eden Fikret Bila, “IMEI numaramı nereden ele geçirdiklerini bilemiyorum. Beni bu şekilde mağdur eden sahte bilgi ve belgelerle dinleyen görevlilerden şikayetçiyim” dedi.

 

Fatih Altaylı’ya da aynı suçlamayla dinlenmiş

 

Aynı şekilde Gazeteci Fatih Altaylı'nın telefonları da dinlemeye alındı. Altaylı, ‘Fatih ve Fatih Altay’ isimleriyle Aralık 2008 ile Haziran 2009 tarihleri arasında dinlendi. Ergenekon kapsamında dinlenen Altaylı için de Fikret Bila ile ilgili gerekçeler kullanıldı.

Rapora göre, Altaylı’nın dinleme talep evrakında da Fikret Bila’nınki gibi, ‘kanaat önderleri, kamu görevlileri ile devlet büyükleri ve bürokratları’ provokatif saldırı ya da şiddet eylemlerinin hedefi durumuna getirebilecek derecede kitleleri zedeleyici, teşvik ve tahrik içerikli görüş ve endişelerini toplumun her kademesinde dillendirdiği’ ifadeleri var.

Dinleme talep yazısında, tutuklanan İstihbarat Şubesi'nin eski müdürü Erol Demirhan ile Ali Fuat Yılmazer’in imzası yer aldı. 
Dinleme kararlarının birine Hâkim Selda Kutluata diğerine ise İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin eski hâkimi Mehmet Karababa imza attı. Karaba geçtiğimiz ay HSYK tarafından Küçükçekmece Adliyesi’ne görevlendirildi.

 

‘Birtakım yanlışlıkların olması doğal’

 

'Paralel yapı' operasyonu kapsamında gözaltına alınan eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, Cumhuriyet Savcısı Okan Özsoy’a verdiği 3 sayfalık ifadede, ağır bir görev yürüttüğünü belirterek, şunları söylemişti: "Faaliyetlerin denetleyicisi oldum. Hoyratça uygulamalardan kaçınılması için bu konuda çok çalıştım. Görev yaptığım dönem içerisinde, benim bir üstüm olan İl Emniyet Müdür Yardımcılığı görevini de ben yürüttüm. Her iki görev beni dışarıda meşgul etti. Bu kadar ağır görev içerisinde birtakım yanlışlıkların olması memuriyet vazifesinin doğal gereğidir. Aynı zamanda hayatın olağan akışına da uygundur."

 

İlgili Haberler