Karar yazarı Elif Çakır, darbe girişiminin planlayıcısı olduğu öne sürülen Fethullah Gülen'in iadesi için ABD'ye gönderilen dosyalarda yargıçların itiraflarının da bulunduğunu söyledi. Çakır, "Bakalım. ABD Adalet Bakanı ve ABD yönetimi, yargıçların itiraflarından oluşan delil dosyasını okuduklarında ne yapacaklar?" ifadesini kullandı.
Elif Çakır'ın "İtirafçı yargıçlar delil dosyasında" başlığıyla yayımlanan (25 Ekim 2016) yazısı şöyle:
“Bizim adli sistemimiz Türkiye’den, Fransa’dan, Almanya’dan farklıdır. Düne kadar 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ilgili hiçbir delil gösterilmedi. Darbe girişiminin bütün sorumlularının hukukun üstünlüğü çerçevesinde mahkemeye çıkartılması konusunda sizin yanınızdayız.”
“Amerikalı uzmanlarımız da burada, sahada sizin görevlilerinizle birlikte çalışıyor ve Türkiye’nin Gülen’in iadesiyle ilgili talebine cevap vermek konusunda hukuki materyalleri topluyorlar. Delilleri toplayacağız, çünkü Gülen’in suçlanması ile ilgili bütün delilleri bulmamız gerekiyor. Ya da makul bir neden bulmamız gerekiyor. Müttefikimiz olan Türkiye’nin demokrasisine saldıran bir kişiyi, Gülen’i korumak için hiçbir nedenimiz yok... Şunu biliniz ki, şimdiye kadar gerçekleştirilen iade talep dosyasında çalışan avukatların hepsinden daha fazlası avukat bu konuda çalışmakta.”
Bu açıklamalar ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’e ait. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında geldiği “gecikmeli geçmiş olsun” ziyareti esnasında kamuoyuna yansıyan açıklamalarından. Hatırlayacaksınız o ziyarette Biden’ın kapalı kapılar ardında hükümet yetkililerine “keşke bizim ülkemizde yaşamasaydı” nedamet sözleri ettiği de medyaya yansıdı.
***
ABD gerçekten vakti zamanın da Gülen’e kapılarını açtığına pişman mıdır? Bilmiyoruz.
15 Temmuz darbesine ve devlet kurumlarını illegal bir şekilde ele geçiren FETÖ’ye dair sahada delil toplamaya çalışan Amerikalı heyetin nasıl ve hangi türde ‘delil’ aradıklarını bilmiyoruz! Arayıp bulmak gibi bir kaygılarının olup olmadığını da...
Ancak çok net olarak bildiğimiz bir şey var ki; ABD, FETÖ liderini Türkiye’ye iade etmek konusunda pek de gönüllü değil.
15 Temmuz darbesinden sonra ellerinde onlarca klasörlerle ABD’ye bugün üçüncü heyet gidiyor.
İlk olarak...
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Taha Özhan, AK Parti Milletvekili Mahir Ünal, CHP Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı ve MHP Milletvekili Kamil Aydın’dan oluşan heyet, 15 Temmuz darbesinden 15 gün sonra gitti. ABD yönetiminden üst düzey isimlerle bir dizi görüşmeler yaptılar, FETÖ’nün neden Türkiye’ye iade edilmesi gerektiğini anlattılar ve ellerindeki bilgileri, delilleri paylaştılar.
Sonra...
AK Parti Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehdi Eker başkanlığında bir heyet “Bize somut deliller verilmedi” diyen Biden’ın Türkiye ziyaretinden sonra bu kez AK Parti olarak ABD’ye gitti ve FETÖ’yü ve 15 Temmuz darbesini, darbe sonrasında yaşananları anlattı. Yine ellerindeki bilgileri, belgeleri, delilleri paylaştılar ve FETÖ dosyasını ABD’li yetkililerin masasına bıraktılar.
Dahası; “Gülen’i korumak için iade etmemek için hiçbir nedenimiz yok” diyen Biden ABD’ye döndükten sonra, 10 Eylül’de, Türkiye ABD’den Gülen’in geçici olarak tutuklanmasını talep etti. Türkiye ABD’ye dedi ki, herhangi bir suçluyu nasıl mahkemeye çıkartıyorsanız Gülen’i yargı önüne çıkartın ve sorgulayın.
ABD yine ‘hukuk’ dedi, ‘adalet’ dedi, ‘bağımsız yargı’ dedi, ‘güçlü delil’ dedi.
Şimdi...
Kısmet olursa bugün... Bu kez... Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, beraberindeki heyetle birlikte bir kez daha ABD’den FETÖ liderinin Türkiye’ye iadesini isteyecek. ‘Hukuk’, ‘yasa’, ‘adalet’ diyen ABD’ye ve ABD Adalet Bakanı Loretta Lynch’e elindeki delilleri sunacak.
***
Şunu söyleyebilirim ki, Türkiye bu kez gerçekten ABD’yi ve Batı’yı ‘hukuk’, ‘adalet’, ‘yargı’ üzerinden köşeye sıkıştıracak.
Çünkü Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın elindeki dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı hazırladı. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da dosya üzerinde ayrıca çalıştı.
Dosya tamamıyla FETÖ’cü hakim ve savcıların ‘itirafları’ndan oluşuyor.
FETÖ’cü yargıçların, “örgüt var, biz de o örgütün üyesiydik” itirafları var.
Yargıçların ‘bağımsız yargıyı’ nasıl “Pensilvanya’ya bağımlı” hale getirdiklerinin, FETÖ ile organik bağlarının, yargı içerisinde nasıl çete oluşturduklarının, ‘hukuku nasıl ayaklar altına aldıklarının” ve “hukukun gücünü” kullanarak “Türkiye’de nasıl hukuksuzluklar yaptıklarının” birinci ağızdan itirafları var.
Ergenekon, Balyoz gibi davalarda yaptıkları hukuksuzluklar, oluşturdukları sahte delillerin itirafları da ABD Adalet Bakanı Loretta Lynch’in önüne konulacak.
Elbette başka deliller de var.
Bugün ABD yönetimine denilecek ki, bunlar da mı delil değil?
Biliyorsunuz; geçtiğimiz haftalarda kısa adı ENJC olan Avrupa Yargı Konseyleri Ağı aralık ayındaki Genel Kurulunda, 3 bin 456 hakim ve savcıyı ihraç eden HSYK’nın durumunu tartışacağını, Türkiye’nin gözlemci üyeliğini askıya alacağını duyurmuştu.
Bu haberlerin yer aldığı gazeteleri arayan HSYK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz, “Aralık ayında Strasbourg’da yapılacak toplantıya bizzat katılacağım ve FETÖ’yü bizzat ben anlatacağım. Avrupa da çok mahçup olacak” açıklamaları yapmıştı. (Cumhuriyet, Çiğdem Toker, 12 Ekim 2016)
Bakalım... ABD Adalet Bakanı ve ABD yönetimi, yargıçların itiraflarından oluşan delil dosyasını okuduklarında ne yapacaklar?