Gündem

Fethullah Gülen: Size 'it' deseler bile siz onu kötüye yormayın

Fethullah Gülen: Yakın zamanda Hakk'ın ve hakikatin nerede olduğu ortaya çıkacaktır. Göreceksiniz maşeri vicdan sizin yanınızda olacaktır

19 Şubat 2014 10:35

Gülen cemaatinin kurumsal yüzü olarak bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın Başkanı Mustafa Yeşil, Amerika'da görüşme gerçekleştirdiği Fethullah Gülen'in AKP ve Gülen cemaati arasında yaşanan gerilime ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. "Kimseye kinimiz ve nefretimiz olamaz. Kardeşlerimizi de elbette affedeceğiz" diyen Gülen'in, "Hukuk ve insanlıkla dahi tevil edilemeyecek söylemler sizi asla tahrik etmesin, size 'it' derlerse siz onu kötüye yormayacak ve kardeşlerimizden Allah razı olsun, Cenab-ı Allah'ın yarattığı bir varlık olarak bizi kaale almışlar" ifadelerini kullandığını belirtti.

İstanbul’da düzenlenen Türk-Arap Entelektüeller Forumu’nda konuşan Mustafa Yeşil, birkaç gün önce görüştüğü Fethullah Gülen'in güncel meselelerle ilgili bazı değerlendirmelerini paylaştı.

Yeşil’in Gülen'den aktardığı cümleler şu şekilde:

- Hizmet’in hiçbir zaman ferdî, şahsî bir hesabı ve beklentisi olamaz. Kur’an ve sünnet çerçevesine bağlı kalmak ve meşru olmak, bizim olmazsa olmazımızdır.

- Hukuk ve insanlıkla dahi tevil edilemeyecek söylemlere girilmesi sizi asla tahrik etmesin. Eğer bu söylemlerle istikbalde utanacak olsalar bile siz, onlara kapınızı bir daha açmayacak şekilde kapatmayın, ağır söz ve söylemlerden mutlaka kaçının.

- Biz sabrı ve sükûtu tercih ediyoruz. Ancak ithamlara hukuk çerçevesinde meşrutiyet alanında elbette cevap vereceksiniz.

- Kimseye kinimiz ve nefretimiz olamaz. Kardeşlerimizi de elbette affedeceğiz. Ama benim korkum, Allah’ın hukukuna girmişlerse, amme hukukunu ihlal etmişlerse, onları affetme yetkisi bize ait değildir. O Allah’a aittir.

- Bu söylemlerin içerisinde eğer size 'it' derlerse siz onu kötüye yormayacak, -kardeşlerimizden Allah razı olsun, Cenab-ı Allah'ın yarattığı bir varlık olarak bizi kaale almışlar. Bizi varlık statüsünde değerlendirmişler- deyin. O itin bile bir değerinin olduğunu, kıymeti harbiyesini nazara alarak o sözden kendinizi kıracak bir mana çıkarmayacaksınız. Unutmayın ki bu gerginlikler gelip geçicidir. Geriye dönüp baktığınız zaman yüzünüzü kızartacak, sizi utandıracak, kardeşlerinize karşı sizi mahcup edecek bir kelimeniz olmamalı. Biz sabrı, sükûtu tercih ediyoruz.

- Unutmayın ki maşeri vicdanın gelip sükûn edeceği mahal, hak ve hakikattir. Hakk’ın ve hakikatin nerede olduğu ortaya çıkacaktır. Göreceksiniz maşeri vicdan sizin yanınızda olacaktır.

- Unutmayın ki demagoji, her lafa bir laf yetiştirme, her söze bir söz yetiştirme, her hakarete bir hakaret yetiştirme, Cenab-ı Hakk'ın rızasıyla tarif edilemez. Ben sadece ve sadece hak üzere konuşmanızı tavsiye ediyorum. Unutmayın ki meşru daire dardır. Bazen meşru dairede kalmak sizi tatmin etmeyecektir. Daha fazla şeyler söylemek isteyeceksiniz. Ama unutmayın sabrın gücü ve meşru dairede kalabilmek, geleceğin inşası ve sizin temel ilkeniz olan müspet hareketin lazımıdır. Olmazsa olmazıdır.

- Kimseye kinimiz ve nefretimiz olamaz. Biz diyanet ehli olmayanların bile bize yaptıklarını affetmiş insanlarız. Bize zulmedenlerin zulümlerini affetmeyi düşünmüş ve affetmiş insanlarız. Kardeşlerimizi de elbette affedeceğiz. Ama benim korkum, Allah'ın hukukuna girmişlerse, amme hukuku ihlal etmişlerse, onları affetme yetkisi bize ait değildir. O Allah'a aittir. Ben sizden hizmetlerinize dönmenizi, hangi hakaretler yapılırsa yapılsın, kulaklarınızı tıkayarak rıza ve rıdvandan gözünüzü ayırmamanızı bekliyorum.

- Bu toplumun dertleriyle dertlenin. Unutmayın ademoğlu gamsız olmaz. Gamsız olana da adem denmez. Hakikat ile dertlenin, dertli olun. Hizmetleriniz ile bütünleşin ama hiçbir kelamınızla bir mümin kalbini kırmayı aklınızdan, hayalinizden bile geçirmeyin. Ancak sizinle ilgili ithamlara hukuk çerçevesinde meşrutiyet alanında elbette cevap vereceksiniz. Kamu alanı üzerinde olumsuz telkinlerin oluşturacağı etkileri bertaraf etmeye dönük, elbette konuşacaksınız. Ama bu hiçbir zaman tecavüz üsluplu, yalan ve iftira odaklı olmamalı. Hukukun meşrutiyeti çerçevesinde olmalıdır.