Ferdi Tayfur, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay ziyaretine askere moral vermek için eşlik eden ünlülere ilişkin olarak, "Angeline Jolie gidince alkışlanıyor bizimkiler gidince linç ediliyor" dedi. Tayfur, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı belediye başkanlığı yaptığı dönemden tanıdğı belirterek, "eskiden tanırım. Bize en büyük lütuf selam vermesi, gülümsemesi" ifadesini kullandı.
Tayfur, "Ülkede baskı var da bizim gözümüz mü görmüyor? Bana baskı gören birini getirin. Allah aşkına geçsinler bunları" yorumunda bulundu.
Posta'dan Alev gürsoy'a konuşan Tayfur'un dün (14 Nisan 2018) söyleşisi şöyle:
Ne düşünüyorsunuz Afrin harekatı konusunda?
Afrin, olması gereken bir harekattı. Bunu kimse eleştiremez, eleştirmemeli. Bilakis tüm ulus desteklemeli. Askerimiz efsane olduğunu bir kez daha ispat etti. Türk askeri dünyada efsane ama Balyoz’du, Ergenekon’du derken itibarı sarsılmaya çalışıldı. Ama ne oldu? Yine yıkılmadılar, yine kahramanlıklarını gösterdiler. Kahramanca vurdular yumruklarını masaya.
Askere moral vermek adına Hatay’a giden sanatçıların ardından kızılca kıyamet koptu...
Şaşkınım ve hayretle takip ediyorum tartışmaları. Tabii ki gidilecek! Sanatçılarımızın moral için gitmesinden daha doğal ne olabilir ki? Çirkin olan, o sanatçılarımızın toplum önünde linç edilmeye çalışılması, eleştirilmesi. Yahu bu durumu eleştirenlerin hiç mi dünyadan haberi yok? Yabancı sanatçılar, artistler de bunu yapıyor. Angelina Jolie’yi bir düşünün isterseniz. Kendisi ‘İyi Niyet Elçisi’ olarak Hatay’a Çadırkent’e de gelmişti. Davul zurna ile karşılanmıştı. O alkışlanıyor da bizim sanatçılarımız neden linç ediliyor, yuhalanıyor? Bunun mantığını biri bana açıklasın. Bizim sanatçılarımızın hiç mi değeri yok? Yazıktır, günahtır. Onların askere moral vermeye hakları yok mu?
“Davullu zurnalı, şarkılı türkülü, klarnetli gidilir mi” diyenler var...
Yahu orada ne yapacaklar yas mı tutacaklar? Bu insanlar oraya moral bozmaya değil, askere moral vermeye gidiyor. Sanatçı ne yapar? Şarkı türkü söyler, müzik aleti çalar. Halk ne yapar? Bunları dinler. Askerimiz içerisinde bu isimlerin her birini nasıl seven Mehmetçiklerimiz vardır kim bilir? Normalde bir kez görmedikleri, belki bir kez olsun konserlerine bile gidemedikleri o sanatçıları orada yanlarında görmek onlarla iç içe şarkı türkü söylemek ne kadar iyi gelmiştir onlara düşünebiliyor musunuz? Moral ne ile olur? Şarkıyla, türküyle olur.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu ‘Rezil adamlar’ dedi oraya giden sanatçılar için. “Önceden biri öldüğünde insanlar televizyon açmazdı. Bu sözde sanatçılar oraya şarkı türküyle gitti” dedi...
Bak kardeşim benim siyasetle işim olmaz. O da Cumhuriyet Halk Partisi’nin lideridir, saygım sonsuz. Nasıl ki Cumhurbaşkanı’na saygım sonsuzsa ona da öyle bakarım. Elbette eleştirebilir, ana muhalefet lideri neticede. Ama keşke daha iyi ifadelerle, normal standartlarda yapsaydı o eleştirilerini. “Rezil adamlar” demek de ne oluyor? “Cumhurbaşkanı’nın yanında ne işleri var?” diyor. Onlar Cumhurbaşkanı’nın yanında olmak için değil, askere moral için davet alıp gittiler.
“Oraya PR için, reklam için gitmiş bu sanatçılar” diyen de oldu...
Onların reklama, yalakalığa ihtiyacı yok ki. Bu zaten çok korkunç ve çirkin bir söylem. Cumhurbaşkanı’nın torpiline, lütfuna ihtiyacı olmayan sanatçılar bunlar. Bunlar çuvalla para kazanmış sanatçılar! Ajda Pekkan olsun, Muazzez Ersoy olsun, İbrahim Tatlıses olsun, klarnetçisine varıncaya kadar çok iyi para kazanan insanlar bunlar.
Yani oraya bir beklenti için gidilmez diyor ve sanatçı arkadaşlarınızın arkasında duruyorsunuz?
Elbette duracağım. Cumhurbaşkanı’ndan ne bekler sanatçılar biliyor musunuz? Sadece bir selam! Onun bir gülümsemesi bile yeter bize. Kimsenin ne para ne torpil beklentisi olabilir. Ne reklama ne paraya ne de o dedikleri yalakalığa ihtiyacı olmayan değerli sanatçılarımız onlar. Cumhurbaşkanı da sanatçıların değerini bilen saygın bir lider.
Siz iyi tanıyorsunuz sanırım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı?
Belediye Başkanı olduğu zamandan dostluğumuz var. Çok iyi bir insandır, sanatçıyı sever. Diyorum ya, eskiden tanırım. Bize en büyük lütuf selam vermesi, gülümsemesi. Bu kadar.
Baskı ve korku ortamından, sanata olan baskıdan söz eden bir kesim de var...
Ya neden korksun sanatçı? Sanatçı dediğin, artist dediğin sahneye çıkar, albüm, yapar, film çeker, tiyatro yapar. Sanatçı budur. Başka ne olabilir? Ne var yani, bir günlük, birkaç saatlik moral desteği neden bu kadar büyütüldü?
Son dönemde yeni bir moda çıktı. Bazıları baskı altındayız diyor, bazıları ise fazla özgürlükten dem vuruyor. Siz hangi taraftasınız?
Kime baskı yaptılar? Ne baskısı? Gösterin bana parmağınızla şu adama baskı yaptılar, şu sanatçıya şunu yaptılar diye... Yok böyle bir şey! Ülkede baskı var da bizim gözümüz mü görmüyor? Bana baskı gören birini getirin. Allah aşkına geçsinler bunları.
Türkiye’nin özgür olduğunu düşünüyor musunuz?
Şu an bunları konuşuyorsak, herkes istediğini yapıyorsa elbette özgürüz.
Son dönemde resepsiyonlara giden sanatçılar da çok tartışılıyor.
Bir hayret edilecek konu daha. Yeni değil ki bu resepsiyonlar, ben kendimi bildim bileli olur ve gidilir. Herhalde gidilecek. Resepsiyona da gidilir, Hatay’a da, Afrin’e de...