13 Mart 2024 14:15
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Faruk Ilgaz Tesisleri'nde sarı lacivertli kulübün gündemine ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Galatasaray'la ilgili çok sert açıklamalar yapan Ali Koç, "3 Temmuz'da malum örgütle nasıl mücadele ettiysek, bu camiayla da benzer şekilde mücadele içinde olmalıyız" sözlerini kullandı.
Kalamış'ta bulunan Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri'nde gerçekleştirilen basın toplantısına Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyeleri, Yüksek Divan Kurulu Başkanı Uğur Dündar, kulüp üyeleri ve kulüp personelleri ve basın mensupları katıldı.
Gündemdeki konulara ilişkin olarak konuşan Ali Koç, konuşmasının öznesinin Galatasaray olacağını belirterek açıklamalar yaptı.
Ali Koç'un açıklamaları şöyle:
Daha önce yapılan söylemleri hatırlatan Koç, "Son dönemlerde 'ananas, proje' gibi deli saçması söylemler içindeler. Biraz daha onları ülkemize daha iyi tanıtmayı amaçlıyorum. Böyle bir basın toplantısı yaptığım için de üzüntülüyüm. Rakibimizin düşürdüğü seviye mezbahayı aratır durumda. Hem kendi camialarını kışkırtıyorlar hem de bu kadar haksızlıkla mücadele ediyorken bizim camiamızı da tahrik ederek milyonları kışkırtarak suç işliyorlar." açıklamasını yaptı.
Türkiye Futbol Federasyonunun konuya dur demediğinin altını çizen Koç, şöyle devam etti:
"Galatasaray'ın Türk futbolu için nasıl büyük bir beka sorunu olduğunu yaşanmış örneklerle hatırlatacağım, onların yaptığı gibi hayali düşmanlarla değil. Galatasaray başkanı ve yöneticilerinin nasıl bir yol çizdiğini sizlere sunmaya çalışacağım. Sadece futbolda değil, kötülükte de Şampiyonlar Ligi'nde olduğunu, kazanmak için her şeyin mubah olduğunun kültür haline geldiğini biraz sonra paylaşacağım. Sonunda tarihin sayfalarında yer alan kirli ilişkileri ortaya çıkacaktır."
Galatasaray hakkında açıklamalarını sürdüren Ali Koç, sarı-kırmızılı kulübü yönetenlerin operasyonel şekilde hareket ettiklerini ve karakteristik özelliklerinin samimiyetsizlik olduğunu dile getirerek şunları söyledi:
"Kendisine yapılmak istemeyeni başkasına yapmakta çekinmezler. Hatta ortalığı karıştırıp, 2 hafta önce olduğu gibi Ankaragücü maçında, bundan da nemalanırlar. Arzu ettiklerini elde etmek için hak, hukuk tanımazlar, kul hakkı yemekten çekinmezler. Türlü türlü tehdit, şantaj ve itibar suikastı yaparak, özellikle hakemleri ve kurulları baskı altında tutarlar, bunu yaparken de hayali düşmanlar yaratırlar. Kazanılan bir maçın ardından rakiplerini aşağılarlar, bundan paye çıkarırlar. En son Beşiktaş-Galatasaray derbisinde görüldüğü gibi. Bu kulübün Türk futbolunun bekası için ne büyük bir tehdit olduğunu anlatabileceğimi umuyorum. Bir puan kaybı sonrasında, işler iyi gitmeyince, ya da kendi maçlarında lehlerine olan hakem hatalarını örtmek için ortalığı birbirine katarlar, 'Elimizde VAR kayıtları var.', 'Ligi bitirtmeyiz.', 'Sezon bitince her şeyi açıklayacağız.' derler, lig bitince sus pus olurlar. İşler iyi gidince de 'İtidalli, sağ duyulu olalım.' derler. Futbolun marka değeri için mücadele ettiklerini söylerler. Hatta onlar olmasa, Türk futbol takımlarının Avrupa'ya gidemeyeceklerini iddia ederler. Kendileri için değil tüm kulüpler için adalet arayışında olduklarını söylerler."
Sarı-kırmızılı kulübün daha önce kulüp televizyonunda 'Futbol için adalet' programı yapmaya karar verdiğini, bunun için de Fenerbahçe olarak birçok video gönderdiklerini belirten Koç, "Program yapılmadı. Bu arada programı yapamadan kulüp kanalları kapandı. Anlık, günü kurtarmak için yapılmış, samimiyetsiz, gerçek dışı söylemler. Sadece kendilerini akıllı, herkesi saf görürler. Öyle bir sallıyorlar ki istediklerini söylemeyenlere, hiç bulaşmamak daha iyi. TFF yönetimi ve kurulları, Galatasaray için ne anlam ifade etmektedir? Bu durum ligdeki gidişata göre mi değişiyor yoksa danışıklı dövüş mü var? Kulüpler Birliği'nde TFF'ye adeta siper oldular. Çok kısa bir süre sonra aynı TFF'yi tarihin en kötü başkanı olarak ilan edip tüm kurullarıyla istifaya davet ettiler. 2 gün önce de hesap vermeye çağırdılar." ifadelerini kullandı.
Fenerbahçe Kulübünün geçen sezon Alanyaspor maçının devre arasında yaptığı sosyal medya paylaşımını hatırlatarak devam eden Koç, "Alanyaspor ile oynanan bir maçın devre arasında paylaşım yaparak rahatsızlığımızı dile getirdik. Kıyameti kopardılar. Ama 10 gün sonra kendileri bire bir aynısını yaptılar. Bir kişi bile 'Fenerbahçe aynısını yaptı, biz neler söyledik. Riyakarlık yaparız, yapmayalım.' demedi mi?" diyerek sözlerine devam etti.
Galatasaray'ın baskı oluşturmak için kişileri kamuoyunun önüne attığını da söyleyen Koç, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Bunların bir taktikleri var, baskı oluşturmak için insanları kamuoyunun önüne atmak, itibar saldırısında bulunmak. 'Fenerbahçe ile ilgili şirketlerde çalışıyor.', 'Koç Grubu'nda çalışıyor.' gibi alakasız konuları gündeme getirip söz konusu kişiyi kamuoyunun önüne atmayı hedefliyorlar. MHK Başkan Vekili Murat Ilgaz için Fenerbahçeli dediler. Hayatımda ilk defa MHK başkanına değil başkan vekiline saldırıldığını gördüm. Geçen sezon PFDK başkanının Galatasaray formasını giymesini beklerlerken 'Sırtında Fenerbahçe formasıyla karar alıyor' dediler. MHK Başkanı Lale Orta'yı Okan Üniversitesi çalışanı ve Fenerbahçeli olduğu söylemleriyle baskı altına almaya çalıştılar. Cesur bir TFF Başkanı olsaydı 'Yahu kardeşim ben Galatasaray Kongre üyesiyim. Benden önceki başkan Fenerbahçe yönetim kurulu üyesiydi, bir önce başkan Beşiktaş başkanıydı.' der. TFF başkanının Galatasaray kongre üyesi olmasına, kendi yönetim kurulu üyesinin Koç Holding'de çalışmasına rağmen, Divan Kurulu Başkanlarının daha önce Koç Holding'de çalışmasını görmezden gelerek utanmadan aynı algıyı yapıyorlar. O kadar uyanıklar ki, yönetim kurulu üyesi hanımefendinin CV'sindeki 'Koç Holding' yazısını 'Bir holding çalışanı' olarak değiştiriyorlar. Baskı yaparak, saldırarak, köşeye sıkıştırarak hep istediklerini elde etmeye alışmışlar. Bu yüzden Türk futbolunun beka sorunu diyorum. PFDK Başkanını Fenerbahçeli olmakla suçladıklarından bir gün sonra Tahkim Kurulu başkanının oğlunu Galatasaray Kongre Üyesi yaptılar. Olabilir bu durum ama aynı şeyi biz yapsaydık ne olurdu?"
Sarı-kırmızılı kulübün medyada algı oluşturduğunu dile getiren Koç, "Basın toplantılarındaki adrese teslim sorular, istenmeyen soru sorana da mobbing yapmak gibi bir konsept uyguladılar. Çünkü istenmeyen soru gelince bu soruyu soranları kurumlarına şikayet ederler ya da iletişim direktörleri bizzat gecenin bir yarısı mesaj atıp hakaret eder. Bu sezonun ikinci haftasında 2-0 kazandıkları maçın ardından konuştular. Hakem hatası da yok. Evine giderken dönüp basın toplantısı yaptı. Orada birisi işine gelmeyen soru sorunca 'Bu maksatlı soru.' dedi." ifadelerini kullandı.
Galatasaray'ın ayrıcalık istediğini savunan Koç, şöyle devam etti:
"Bunların başka bir özelliği de kayrılmaya alışmış olmaları, bunu da bir hak olarak beklemeleri. Bir nevi spor etiği haline gelmiş bu durum. Bu kadar yaygaraya, hakem şikayetlerine rağmen yabancı hakem istememeleri aşikardır. Son 25 yıldaki durumu ne hale getirdiklerini görmek için Galatasaray-Antalyaspor maçına bakmak yeterli olacaktır. Bu maçın ardından bu kulübün gayriahlaki iletişimi, söylenenlerin mükemmel bir örneğidir. Yaptıklarından iki sezonluk dizi çıkar. Antalyaspor maçının ardından suçluluk psikolojisiyle konuyu saptırarak, başkalarını hedef göstererek ayıplarını örtmeye çalışmışlardır, bir nevi de başarılı olmuşlardır. Malum takımın başkanı, sanki bu maç oynanmamış gibi, bizim oynadığımız Kasımpaşa maçıyla ilgili deli saçması açıklamalar yaparak adresi değiştirdi. Burada yaygarayı koparıp kendi maçını örtbas ediyor. Adeta yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali."
Hakemlerin Fenerbahçe ve Galatasaray arasında kart konusunda standardı olmadığını öne süren Koç, şunları söyledi:
"Bir maçta verilen ve verilmeyen kartlar, bir sonraki maçın kadrolarını da etkileyerek lig yarışını etkiliyor. Biz 4 maçta 59 faul yapıp 15 kart görmüşüz, Galatasaray 62 faul yapıp 4 kart görmüş. Anlıyor musunuz şimdi aradaki farkı. Son Pendikspor maçında bile ilk yarıda 4 sarı kart gördük. Hakem ikinci yarıda kendine geldi. Hakemler şampiyonluk yarışındaki bir takımın en küçük hatasını ararken, diğer takımın kör göze parmak hatalarını görmeyebiliyor. Bu çifte standardı kimseye anlatamazsınız. PFDK ve Tahkim Kurulunda da bir dengesizlik var. Bu sezon bize 9 milyon lira ceza kesilmiş, uslu çocuğa 6 milyon lira ceza kesilmiş. Onlara 2 kat indirim vermişler. Icardi'nin PFDK'ye sevk edilişine çok girmeyeceğim. Kayrılma gerçeğinin bir örneğidir. Böyle bir olayda bile tedbirsiz olarak sevk edilmesi, kayrılmanın göstergesidir."
Suudi Arabistan'da oynanması planlanan ancak oynanmayan Süper Kupa maçına da değinen Ali Koç, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Suudi Arabistan'da tamamen Fenerbahçe sorumlu tutuldu. Meğer TFF Başkanı bizi işaret etmiş ve Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanı Uğur Dündar'ın yaptığı açıklamanın krize sebebiyet verdiğini aktarmış. Kendisine sordum, 'Oradakiler bana öyle sordular, ben de evet dedim.' dedi. 'Rakibin genel sekreterinin Uğur Bey'den epey önce İstiklal Marşı'na izin verilmemesi yönündeki açıklamasını yetkililere anlattınız mı?' dedim, 'Benim ondan haberim yok.' dedi. Topu topu zaten 2 açıklama oldu. Halbuki 'Biz kulüplere mukavele vermedik, iki kulüp de aynı noktada hareket etti.' deseydi. Basit bir maç organizasyonunun temel gerekliliklerini bile yerine getirmekten aciz olanlar, sebep olduklarını yalanla Fenerbahçe'nin üzerine yıkmaya çalışanlar, Türk futbolunu yönetiyor. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bu konuyu devletimizin dibine kadar araştırmasını istiyoruz."
Galatasaray-Antalyaspor karşılaşmasının ardından bir toplantı gerçekleştiğini de aktaran Koç, "1 Mart Cuma günü saat 15.00'te bir toplantı düzenleniyor. Bu toplantıda TFF Başkanı, Tolga Özkalfa ile ilgili görüşlerini aktarıyor. Özkalfa'nın istifa etmediğini, görevden alındığı bilgisini paylaşıyor ve toplantıdan ayrılıyor. Hugh Dallas, Abdulkadir Bitigen'e verdiği penaltıyı soruyor, Abdulkadir Bitigen de Galatasaray maçında verdiği penaltıyı 'Yanlış' olarak itiraf ediyor. Malum kulüp her sezon bu şekilde 3-4 maç kazanıyor. Bunu TFF Başkanı'na sordum, kendisi böyle bir toplantının gerçekleşmediğini söyledi. Halbuki kendisi de katıldı toplantıya. Bu kayıtlar TFF'nin elinde bulunmaktadır, açıklanmasını istiyoruz." açıklamasında bulundu.
"Bu hocaya (Okan Buruk'tan bahsediyor) sormak lazım en yakın hakem arkadaşı kim? Bilenler bilir... Ama tabii yabancı hakemleri de istemezler çünkü Avrupa'da görüyorlar yabancı hakemlerin nasıl yönettiğini."
Galatasaray'ı da ligin kalan bölümü ve Süper Kupa maçı için "yabancı hakem" önerisini desteklemeye davet eden Koç, "Madem TFF Başkanından memnun değilsiniz, kurullar rezil. O zaman siz de bizim gibi yabancı hakem talebinde bulunun, destekleyin, eğer mertseniz dürüstseniz, kendinize güveniyorsanız. Bu sizin en büyük samimiyet testinizdir. Ama değilsiniz. Kurullar, başkan, MHK, üçüncü şahıslar, hakemlerden memnunsunuz. Siz Türk hakemlerine güveniyorsunuz, sadece bizim maçlarımıza güvenmiyorsunuz. Bu da kendi içinde çelişki. Yani riyakar oğlu riyakarsınız. Onun için bir beka problemisiniz. Belki de ülke için beka problemisiniz. Milyonların arasına nefret tohumları ekiyorsunuz." diye konuştu.
Sarı-kırmızılı kulübün yabancı hakem istemeyeceğini savunan Koç, "Avrupa'da görüyorlar, hakemlerin nasıl maç yönettiklerini. Kaç defa gördünüz, kendilerini yere atıyorlar, hakem 'kalk kalk kalk' diyor. Tabi istemezler, çünkü en iyi sonucu Türk hakemlerinden alıyorlar." dedi.
Galatasaray'ın transfer politikasını eleştiren Başkan Koç, "Kimse yanlarına yaklaşamaz. Birçok yerel kulüp de şikayet de eder ama ne olur ne olmaz diye ses çıkaramazlar. Hülleli transfer yapmada, oyuncu ayartmada, sözleşmede yeni jargonlar üretmede, kamuoyunu yanlış bilgilendirmede de Şampiyonlar Ligi'ndeler. Bu ülkede bir tek kulüp çıkıp 'Fenerbahçe oyuncumuzu ayartmış' diyemez. Onlar ne yaparlar? Sözleşmesi olan oyuncusu ayarlarlar, menajerini ayarlarlar, belki kulübü maddi zarara da uğratarak o oyuncuyu alırlar. Oğulcan Çağlayan, Taylan Antalyalı örneği var." ifadelerini kullandı.
Galatasaray'ın maçlarından önce rakip takımın futbolcularına transfer teklifi yapıldığını iddia eden Koç, "Kayserisporla maçları vardı, Pendikspor transfer teklifi yaptı. Galatasaray karşısında Mame Thiam oynamadı. Galatasaray maçından önce Samu Saiz'e Eyüpspor transfer teklifi yaptı. Sivasspor-Galatasaray maçından önce oyuncu kadroda yer almadı." şeklinde konuştu.
Galatasaray'ın sürekli kendilerine transfer çalımı attığı iddiasında bulunduğunu ancak gerçek bilgileri kamuoyuyla paylaşmadığını savunan Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Güya bize bu yaz birçok transfer çalımı attılar. 4 futbolcu var ki, bahsettikleri bedellerin gerçeği yansıtması mümkün değil. İradeli bir federasyon olsa çağırır ne diyorsun der? Futbolcuyla anlaştıkları bedel ile resmi bedel arasında fark var. Bu farkı yeri gelir imaj hakkıyla, yeri gelir sponsorlukla açıklarlar.
Sponsorları çok cömert. O kadar cömertler ki mütevaziliklerinden dolayı kesinlikle isimlerinin açıklanmasını istemezler. Bir futbolcularına 5 milyon avro imaj hakkını ödeyemedikleri yönünde haber çıktı. Bunlar federasyona, SPK'ya veriliyor mu? Kılıfına uydurmakta bunların üstüne yok. Bizden 8,5-9 milyon avro isteyen oyuncuyu bunlar 4 milyon avroya oynatır. Resmen insanları kandırırlar, yanıltırlar.
3 milyon avroya Olimpiu Morutan'u satmışlar. Müthiş bir başarı. Keşke bizde de öyle bir sihirbaz olsaydı. Büyük bir başarı olarak sunuldu. Halbuki işin aslı öyle değilmiş. Belirli sayıda maç oynarsa 3 milyon avro oluyormuş sözleşmeye göre, kulübü de bu parayı vermemek için oynatmıyor, ikinci yarıda giriyor.
Real Betis'e Cedric Bakambu transferi de büyük başarı. Ne dediler? Real Betis'in 5+5 milyon avro bedelle aldığını söylediler. 700 bin avroya aldığın oyuncu için müthiş. İlerleyen günlerde işin hiç de öyle olmadığını öğrendik. Real Betis Başkanı 'ödediğimiz bonusa maaş da dahil' dedi."
Nicolo Zaniolo transferinde de yanlış bilgilendirme olduğunu kaydeden Koç, "Biz de bu oyuncuya bakıyorduk. Yazışmalar bir şekilde ellerine geçmiş, ifşa ettiler. Bu aslında suç. Onu göstererek 'Fenerbahçe daha çok verdi ama oyuncu bizi tercih etti' diyorlar. Oksijen daha iyi ya o tarafta. Biz de bunu mahkemeye götürdük. Bu kulübün teklifinin daha yüksek olmasına rağmen daha azmış gibi kamuoyuna yansıtıldığını söyledik." diye konuştu.
Galatasaray'dan yetişmiş oyuncuların sarı-kırmızılı takıma karşı performansını eleştiren Koç, şunları kaydetti:
"Bunların kültüründe yetişmiş oyuncuların Galatasaray'a karşı ortaya koyduğu performans herkesin malumu. Bir kulüp başkanı, oyuncuları için çıkıp '3 futbolcumuzun beyni ile kalbi arasında çelişki olmuştur' dedi. Bu işin nirvanası Ümit Karan'dır. Eskişehirspor'da forma giyerken Fenerbahçe şampiyon olmasın diye gol atmak istemediğini açıklıyor. Geçen sezon Younes Belhanda'nın İstanbul'daki maçtan önce rakibi olan takımın tribünleriyle üçlü çektirmesi.
Fenerbahçe'den giden futbolcular bize karşı kora kor mücadelesini sürdürdü. Doğrusu da bu. Neden başka bir kulübün eski futbolcularıyla ilgili iddialar gündeme gelmiyor. Hep bu kulübün oyuncularıyla bu konu gündeme geliyor?"
Sarı-kırmızılı kulübün medyada algı oluşturduğunu dile getiren Koç, "Basın toplantılarındaki adrese teslim sorular, istenmeyen soru sorana da mobbing yapmak gibi bir konsept uyguladılar. Çünkü istenmeyen soru gelince bu soruyu soranları kurumlarına şikayet ederler ya da iletişim direktörleri bizzat gecenin bir yarısı mesaj atıp hakaret eder. Bu sezonun ikinci haftasında 2-0 kazandıkları maçın ardından konuştular. Hakem hatası da yok. Evine giderken dönüp basın toplantısı yaptı. Orada birisi işine gelmeyen soru sorunca 'Bu maksatlı soru.' dedi." ifadelerini kullandı.
Galatasaray'ın ayrıcalık istediğini savunan Koç, şöyle devam etti:
"Bunların başka bir özelliği de kayrılmaya alışmış olmaları, bunu da bir hak olarak beklemeleri. Bir nevi spor etiği haline gelmiş bu durum. Bu kadar yaygaraya, hakem şikayetlerine rağmen yabancı hakem istememeleri aşikardır. Son 25 yıldaki durumu ne hale getirdiklerini görmek için Galatasaray-Antalyaspor maçına bakmak yeterli olacaktır. Bu maçın ardından bu kulübün gayriahlaki iletişimi, söylenenlerin mükemmel bir örneğidir. Yaptıklarından iki sezonluk dizi çıkar. Antalyaspor maçının ardından suçluluk psikolojisiyle konuyu saptırarak, başkalarını hedef göstererek ayıplarını örtmeye çalışmışlardır, bir nevi de başarılı olmuşlardır. Malum takımın başkanı, sanki bu maç oynanmamış gibi, bizim oynadığımız Kasımpaşa maçıyla ilgili deli saçması açıklamalar yaparak adresi değiştirdi. Burada yaygarayı koparıp kendi maçını örtbas ediyor. Adeta yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali."
Hakemlerin Fenerbahçe ve Galatasaray arasında kart konusunda standardı olmadığını öne süren Koç, şunları söyledi:
"Bir maçta verilen ve verilmeyen kartlar, bir sonraki maçın kadrolarını da etkileyerek lig yarışını etkiliyor. Biz 4 maçta 59 faul yapıp 15 kart görmüşüz, Galatasaray 62 faul yapıp 4 kart görmüş. Anlıyor musunuz şimdi aradaki farkı. Son Pendikspor maçında bile ilk yarıda 4 sarı kart gördük. Hakem ikinci yarıda kendine geldi. Hakemler şampiyonluk yarışındaki bir takımın en küçük hatasını ararken, diğer takımın kör göze parmak hatalarını görmeyebiliyor. Bu çifte standardı kimseye anlatamazsınız. PFDK ve Tahkim Kurulunda da bir dengesizlik var. Bu sezon bize 9 milyon lira ceza kesilmiş, uslu çocuğa 6 milyon lira ceza kesilmiş. Onlara 2 kat indirim vermişler. Icardi'nin PFDK'ye sevk edilişine çok girmeyeceğim. Kayrılma gerçeğinin bir örneğidir. Böyle bir olayda bile tedbirsiz olarak sevk edilmesi, kayrılmanın göstergesidir."
Suudi Arabistan'da oynanması planlanan ancak oynanmayan Süper Kupa maçına da değinen Ali Koç, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Suudi Arabistan'da tamamen Fenerbahçe sorumlu tutuldu. Meğer TFF Başkanı bizi işaret etmiş ve Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanı Uğur Dündar'ın yaptığı açıklamanın krize sebebiyet verdiğini aktarmış. Kendisine sordum, 'Oradakiler bana öyle sordular, ben de evet dedim.' dedi. 'Rakibin genel sekreterinin Uğur Bey'den epey önce İstiklal Marşı'na izin verilmemesi yönündeki açıklamasını yetkililere anlattınız mı?' dedim, 'Benim ondan haberim yok.' dedi. Topu topu zaten 2 açıklama oldu. Halbuki 'Biz kulüplere mukavele vermedik, iki kulüp de aynı noktada hareket etti.' deseydi. Basit bir maç organizasyonunun temel gerekliliklerini bile yerine getirmekten aciz olanlar, sebep olduklarını yalanla Fenerbahçe'nin üzerine yıkmaya çalışanlar, Türk futbolunu yönetiyor. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bu konuyu devletimizin dibine kadar araştırmasını istiyoruz."
Galatasaray-Antalyaspor karşılaşmasının ardından bir toplantı gerçekleştiğini de aktaran Koç, "1 Mart Cuma günü saat 15.00'te bir toplantı düzenleniyor. Bu toplantıda TFF Başkanı, Tolga Özkalfa ile ilgili görüşlerini aktarıyor. Özkalfa'nın istifa etmediğini, görevden alındığı bilgisini paylaşıyor ve toplantıdan ayrılıyor. Hugh Dallas, Abdulkadir Bitigen'e verdiği penaltıyı soruyor, Abdulkadir Bitigen de Galatasaray maçında verdiği penaltıyı 'Yanlış' olarak itiraf ediyor. Malum kulüp her sezon bu şekilde 3-4 maç kazanıyor. Bunu TFF Başkanı'na sordum, kendisi böyle bir toplantının gerçekleşmediğini söyledi. Halbuki kendisi de katıldı toplantıya. Bu kayıtlar TFF'nin elinde bulunmaktadır, açıklanmasını istiyoruz." açıklamasında bulundu.
Koç, UEFA Konferans Ligi'nde çeyrek finale yükselmeleri halinde Süper Kupa finalinin ertelenmesi için başvurup başvurmayacakları sorusu üzerine, "Takvim çok üste üste geldi. Tarihi belirlerken diğer tarihleri göz önünde bulundurmadık. Bizim bu turu geçmemiz ülkemizin 9'unculuğu için çok çok önemli. Ülke menfaatleri açısından rakibimizin de kabul etmesi halinde yeni bir tarih bulunmasının çok daha doğru olacağını arkadaşlarla aramızda konuştuk. Ahmet Bey bu konuda belli tarihler üzerinde çalışıyor. İnşallah turu geçeriz. 'Bu turu geçtik.' öz güveni beni korkutuyor. Yarın UEFA Başkanı da maçımıza geliyor. 'Evde izleyelim diyecektim' ama diyemedim. Bana bir sözü vardı maç seyretmek için. İnşallah tur atlayacağız. Başvuru yapmadık, yapacağız. Turu geçersek yeni vereceğimiz tarih de etkilenebilir. Bu turu geçelim." diye konuştu.
Ayasofya Stadı'nda final oynamayı Türk milletinin her ferdinin isteyeceğini aktaran Koç, "Bir Türk takımının, Yunanistan'ın başkenti Atina'da, ismi Ayasofya olan bir statta final oynamasını herkes ister. Kim olursa olsun. Bunları konuşmak için çok erken. Hem ligde hem kupada finale de gidebilirsin, dört gün içinde iki kupadan da olabilirsin. Öyle bir ince ipin üzerinde yürüyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin." ifadelerini kullandı.
Ali Koç, 3 Temmuz sürecinde Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) kurban edildiklerini, en iyi dönemlerinde maddi, manevi olağanüstü zararlar yaşadıklarını söyledi.
FETÖ'ye karşı ilk mücadeleyi Fenerbahçe'nin başlattığını belirten Koç, "Başkanımız 'Memleket elden gidiyor' dedi. Sulandırdınız. Maddi, manevi olağanüstü zararlar yaşadık. Takım otobüsümüz kurşunlandı, katliamdan döndük. Bu terör örgütüne kurban verilen tek kulüp Fenerbahçe. En iyi dönemimizdi. Federasyonla mahkemedeyiz tazminat için. Her türlü oyunu oynuyorlar uzatmak için." diye konuştu.
Organize bir kötülükle mücadele halinde olduklarını aktaran Koç, sarı-kırmızılı kulübe "er meydanına çıkma" teklifini yineledi.
Galatasaray'a 17-25 Aralık süreci, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve birçok kumpas hakkında ne düşündüklerini soran Koç, "FETÖ'nün kurduğu kumpaslardan işinize geleni kabul etmeniz sizin riyakarlıklarınızın en büyük örneği. İçişleri Bakanlığının kırmızı listesinde olan efsaneler var. Zekeriya Öz'ün, Mehmet Baransu'nun Galatasaraylı olması tesadüf mü? Teröristbaşının 'Dua ve himmetle ayağa kaldırmamız gereken kulüp.' dediği kim? Biz değiliz, hadi siz de 'Biz değiliz.' deyin. Terörist başının ekranlarda 'Gönlümdeki takım Galatasaray, inşallah şampiyon olur.' dediği kulüp kim. 'Fenerbahçe bize karşı sert, katı bir tutum içerisinde.' diyor bizim için. Belki bunun için oraya çöktüler. Bize çökemezler zaten." ifadelerini kullandı.
Futbolu dizayn etme girişimleri ve etkilerinin hala devam ettiğini savunan Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En büyük hatamız suç örgütünün etki alanını sadece 3 Temmuz'la sınırlamak oldu. Fenerbahçe, FETÖ ile ilgili en son çamur atılabilecek kurumdur. Fenerbahçe'ye bu suçlamayı yapabilecek kurumların başında da siz gelirsiniz Galatasaraylılar. Son aylardaki açıklamalarla coşan zatın tenhada nasıl olduğunu anlatmak istiyorum. Algı bunların DNA'sında olduğu için sınırları yoktur. Şampiyonluk mücadelesini, Çanakkale Savaşı'ndaki mücadeleye benzetiyor. Bu izahı olmayan bir talihsizliktir. Git "Zaferin Rengi' filmini izle Sayın Başkan, neyin ne olduğunu daha iyi anlarsın." görüşlerini paylaştı.
Başkan Koç, her türlü gücü ele geçirmiş ahlak yoksunu, vicdansız bir yapıyla mücadele ettiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Asla oynadığımız şey futbol değil, yaptığımız şey de spor değil. Tarihimizin rekorunu kırdık. Bu sezon bu şartlarda topladığımız puanlar mucizedir. Karşı karşıya olduğumuz kötülüğü anlatabildiğimi düşünüyorum. Saha içinde mücadele kadar saha dışındaki destekleriniz, gayretleriniz çok çok önemli. 'Fenerbahçeliyim' diyen herkese çok büyük iş düşüyor. 3 Temmuz'da malum örgütle nasıl mücadele ettiysek bu camiayla da benzer şekilde mücadele etmeliyiz. Fenerbahçe, en ağır saldırılara maruz kalsa da çok şükür haram kupalar kazanmak için bu memleketin evlatlarını birbirine kırdıranlardan olmadı, hiçbir zaman da olmayacak. Her şeye rağmen halen ve ısrarla bu memleketin evlatlarına spor yaptıran, bayrağımızı dalgalandıran, bunda da muvaffak olan, devletine ve milletine bağlı bir camiayız. Bu da böyle devam edecek. Türk futbolunda ahlaksızların ahlak, hainlerin ise sadakat dersi vermeye utanmadığı bir dönemden geçerken Fenerbahçe'miz yine iftiracıların, pusucuların ve tetikçilerin hedefindedir. 25 yıldır bu yol ve yordamla manipüle edilen bir ligimiz var. Bunlar şampiyon yapılmaya alışmışlar. Bunlar kayırılmaya ve ittirilmeye alışılmış bir zihniyet. Fenerbahçe ise tarihi boyunca elde ettiği her şeyi tanımsız mücadelelerle elde etmiş bir camiadır. Bizim hamurumuz çok çok farklıdır."
Futbol takımının büyük bir mücadeleyi sürdürdüğünü söyleyen Koç, "İnşallah sonu şampiyonluk olur. Yolumuz çok zor, bizim için şampiyonluğa çıkan yollar da hep zor olmuştur. Hocamıza, futbolcularımıza sonsuz güveniyoruz. Keşke sisteme de güvenebilsem. Son viraja girdik, sorumlulukları olanlara sesleniyorum. Elinizi vicdanınıza koyun, yalpalamayın, kimseyi mutlu etmeye çalışmayın, doğruları savunun, saha dışında, sahada hak yemeyin. Federasyon yetkilileri, hakemler, medya kuruluşları, bu konunun paydaşı kim varsa her adımı sorumlulukla atmak zorundadır." şeklinde görüş belirtti.
Ali Koç, bir önceki başkan Aziz Yıldırım'ın yaptığı açıklama ve birlik, beraberlik çağrısıyla ilgili soruya, "Herhalde 6 yıl sonra aklına geldi, çok güzel bir yanıt verdi. Hakkı da. Keşke camiasına son 6 yılda daha çok sahip çıksaydı. Birlik ve beraberlik söylemleri şimdi aklına gelmeseydi. Onunla da ilgili de ileriki günlerde açıklamalarım olacak." yanıtını verdi.
Federasyonun şu anda istifa etse de etmese de sorunların çözülmeyeceğini ileri süren Koç, "Sorunların çözülmesi için kökünden devrim yapılması gerekiyor, başta hakemler. İçişleri Bakanlığımız, devletimiz çok ciddi operasyonlar yapıyor. Göreceksiniz bir gün bunlara da operasyon yapılacak. Görevi kötüye kullanma davaları da açılmalı ki açılacaktır. Bu er ya da geç olacak. Milyonlarca insanın sinirlerini, dengelerini, mutluluğunu kökünden etkileyen bir konudan bahsediyoruz." şeklinde görüş belirtti.
Koç, bugünkü açıklamaları nedeniyle Trabzonspor maçında haksızlığa uğrayacaklarını düşünüp düşünmediği sorusunu, "Benim hep endişem var. Bu hafta özelinde bir endişem yok. Ben Trabzon'da iki takımın da sahaya çıkıp korakor mücadele edip hak edenin kazanacağını düşünüyorum." diyerek yanıtladı.
© Tüm hakları saklıdır.