Türkiye'nin eğitim sisteminden umudunu kaybettiğini belirten Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, UNESCO’nun Kardeş Okullar Ağı’nın Finlandiya şubesi tarafından düzenlenen "Baltık Denizi Felsefe Denemesi Etkinliği" yarışmasında altın madalyalardan birinin Türkiye'ye gittiğini yazdı. Zeyrek "Altın Madalya” üç makaleye gitmiş ve o makalelerden birini ODTÜ Geliştirme Vakfı Lisesi’nden Kıvanç Sezer yazmış. Lise 3. Sınıf öğrencisi olan Kıvanç Sezer’e bir Fin, bir de Norveçli öğrenci eşlik etmiş" diye yazdı.
Deniz Zeyrek'in "Felsefe”nin Baltık zaferi ve Türkiye’ye mesajı" başlığıyla yayımlanan (20 Kasım 2017) yazısı şöyle:
Kendi kendime bir karar almıştım. Artık Türkiye’nin eğitim sistemiyle ilgili konularda yazmayacaktım.
Çünkü, umudumu kaybetmiştim.
Kendimi, “Biz ne yazarsak yazalım, uzmanlar ne söylerse söylesin, birileri kendi yol haritalarını hayata geçirmekte kararlı ve çocukları da gelen eleştirileri de umursamıyorlar” diye ikna etmiştim.
Ancak dün tesadüfen öğrendiğim bir yarışmanın sonucunu görünce, kaçamadım, “bunu yazmalıyım” dedim.
Zirvedeki ülkeleri geride bıraktılar
Yarışmanın adı, Baltık Denizi Felsefe Denemesi Etkinliği (BSPEE).
BM bünyesindeki UNESCO’nun Kardeş Okullar Ağı’nın Finlandiya şubesi, Finlandiya Felsefe Öğretmenleri Derneği ve Finlandiya Felsefe Topluluğutarafından, Norveç Lise Felsefe Derneği’nin desteği ile düzenlemiş. Finlandiya, Norveç, İsveç başta olmak üzere Kuzey Avrupa ülkeleri ile Balkanlar’dan okullara çağrı yapılmış. Katılmak isteyen okulların felsefe öğretmenleri iki en iyi makaleyi seçerek jüriye göndermiş. Jüri her makaleyi 2’şer puanlık şu 5 başlıkta değerlendirmiş:
- Konu ile ilgililik
- Konunun felsefi anlaşılırlığı
- Orijinallik
- Argümanın ikna ediciliği
- Tutarlılık
Ve sonuçlar 16 Kasım 2017 günü ilan edilmiş.
“Altın Madalya” üç makaleye gitmiş ve o makalelerden birini ODTÜ Geliştirme Vakfı Lisesi’nden Kıvanç Sezer yazmış. Lise 3. Sınıf öğrencisi olan Kıvanç Sezer’e bir Fin, bir de Norveçli öğrenci eşlik etmiş.
“Bronz Madalya” kategorisinde ise iki Norveçli öğrenci ile birlikte İstanbul Saint Joseph Fransız Lisesi’nden Doğa Efe Polat’ın makalesi ödül almış.
Jüri gelen makaleler arasından seçtiği 28 denemeye de “Onur Ödülü” vermiş.
Türkiye’den 7 öğrenci Onur Ödülü’ne layık görülenler arasında yer almış. İşte isimleri ve okulları:
Onur Öztemir, Kabataş Erkek Lisesi
Can Yeşildere, İstanbul Robert Kolej
Kaan Arıbal, İstanbul Saint Joseph Fransız Lisesi
Gülce Bilgin, ODTÜ Geliştirme Vakfı Okulları
Aybars Önder, Özel Arı Okulları Anadolu Lisesi
Mustafa Çağatay Sipahioğlu, Özel Arı Okulları Fen Lisesi
Ersen Yurtman, Özel Bilkent Erzurum Laboratuvar Lisesi
Felsefeyi "gereksiz" bulan sistemin çocukları
Ne zaman eğitim tartışılsa “Abi Finlandiya çözmüş, alalım onların sistemi getirelim” deriz. Türkiye’deki öğrenci sayısının Finlandiya’nın nüfusunun neredeyse 3 katı olduğunu unutarak...
Felsefe zor bir alan. Üstelik, bizim Milli Eğitim Bakanlığı daha bir ay önce yüksek öğrenime geçiş sisteminde felsefe konularının olmayacağını açıklayarak bu dersi gereksiz gördüğünü ortaya koymuştu. Tepkiler gelince de geri adım atmıştı. Böyle bir ortamda, dokuz öğrencimizin, felsefe alanında Baltık ülkelerinden seçilmiş öğrencileri geride bırakması ne kadar değerli, farkında mısınız? Öğrencileri ve onları teşvik eden öğretmenleri ne kadar kutlasak azdır.
Çocuklar arasındaki uçurum büyüyor
Bu yarışmanın sonucu, eğitim sistemimizdeki başka bir sorunu daha gün ışığına çıkarıyor. Dikkatinizi çekmiştir: Kabataş Erkek Lisesi’nden katılan öğrenci dışında ödül alanların tamamı özel okullardan. Kabataş Erkek Lisesi de Türkiye’nin en seçkin devlet okullarından biri. Bakanlığın deyişi ile “nitelikli” bir okul.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz okulları “nitelikliler” ve “diğerleri” olarak ayırınca herkes tepki göstermişti. Oysa, Bakan Yılmaz, mevcut durumun fotoğrafını çekmişti. Ne yazık ki devlet okullarının büyük bölümünde ciddi bir “nitelik sorunu” var. Üstelik, “nitelikli devlet okulları” ve özel okullarda okuyan öğrenciler ile “diğer” devlet okullarında okuyanlar arasındaki uçurum her geçen gün biraz daha büyüyor.
Üniversite yıllarımda “sosyalizm”e merak salıp Karl Marx’ın “Kapital” isimli eserini okurken beni gören bir işadamı tanıdığım şöyle demişti:
“Ne uğraşıyorsun bu tuğla gibi kitapla. Ben sana özetleyeyim: Kapitalizmde zenginler ve yoksullar var. Komünizmde ise sadece yoksullar”
Kulağa hoş gelse de felsefi sığlığı nedeniyle o cümleleri hiç ciddiye almamıştım. Ancak son zamanlarda eğitim ile ilgili gelişmeleri izlerken hep o söz aklıma geliyor. Çünkü, bütün okulların aynı çizgiye, ama “diğer okullar” çizgisine gelmesinden endişe ediyorum.