Medya

Fehmi Koru: Şimdilerde ‘dostlukların sonu dönemi’ yaşanıyor, bir yılbaşı günü bu tersliği hatırlatayım istedim

"Bugün en zehirli saldırıları birbirlerine yöneltebilen isimler koşup gelebiliyordu"

31 Aralık 2017 14:51

Fehmi Koru*

Herkesin tatil havasına girdiği bir yılbaşı günü zihninizi siyasetle yormak niyetinde değilim. Nicedir sizlerle paylaşmak istediğim bir konuyu açmanın tam zamanı.

Bana bu fırsatı Ertuğrul Özkök’ün yeni çıkan bir kitaptan bugün yaptığı alıntılar verdi.

Kitabın adı ‘Dünya Durmadan Dönüyor: 60’lı Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük’, (Yazarı: Derya Bengi, Yapı Kredi Yayınları).

Olay 1969’da geçiyor. ABD aya insan göndermiş, Hafta Sonu gazetesi de konuyla ilgili bir şiir yarışması düzenlemiş. Yarışmadan bir fabrika işçisinin naif bir şiiri birinci çıkmış.

Üzerinde durduğum yön yarışmanın jürisi. Ön elemeyi Ümit Yaşar Oğuzcan yapmış, derece alanları da şu isimlerden oluşan jüri belirlemiş: Turgut Uyar, Tarık Buğra, Baki Süha Ediboğlu, Tarık Dursun K., Türkan İldeniz, Tarık Gürcan…

Herhalde beş benzemez sayılmaz, ancak yine de meşrep, zevk ve eğilimler açısından hayli zengin bir isim listesi…

Akif ve dostları

Sanat dünyamızın geçmişini eserleriyle günümüze en iyi taşıyanlardan Beşir Ayvazoğlu, Karar gazetesindeki son yazısında, İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dostlarıyla ilgili bilgiler sundu.

Akif’in ‘yakın’ sayılacak dostlarının isimleri şöyle: Said Halim Paşa, Abbas Halim Paşa, Ahmed Naim Baban, Ferid Kam, Hüseyin Kâzım Kadri, Fatin Gökmen, Süleyman Nazif, Neyzen Tevfik, Fuad Şemsi İnan, Midhat Cemal Kuntay…

Yine Beşir Ayvazoğlu tarafından kaleme alınmış ‘1924: Bir Fotoğrafın Uzun Hikayesi’ adlı kitabın (Kapı Yayınları) kapağına taşınan Akif’in de bir köşesinde yer aldığı ilginç fotoğrafta yemek için oturulmuş masanın etrafında şu isimlerin bulunduğunu görürüz: Abdülhak Hamid, Mehmed Akif, Süleyman Nazif, Cenab Şahabeddin, Sami Paşazade Sezai ve Midhat Cemal Kuntay…

Dostlarına yakın oturmak için sık sık ev değiştirirmiş Akif… Abbas Hilmi Paşa için Heybeliada’ya, Hüseyin Kazım Kadri, Ferid Kam ve Fatin Gökmen için Çengelköy’e, Şerif Muhiddin Targan için Çamlıca’ya taşınmış…

Recaizade ve dostları

Eski bir eserde kendisine bir bölüm ayrılan ‘Araba Sevdası’ romanı yazarı, edebiyatımıza Bihruz Bey ismiyle züppe tipini kazandırmış Recaizade Ekrem aklıma bu vesileyle geldi.

Hikmet Feridun Es’in 1940’larda henüz yakın dostları sağ iken Osmanlı’nın son münevverleriyle ilgili röportajlarının toplandığı ‘Tanımadığımız Meşhurlar’ kitabında (Ötüken Yayınları), Recaizade’nin çevresinde yer almış dönemin ünlü isimleri de veriliyor: Tevfik Fikret, Halid Ziya, İsmail Safa, Süleyman Nesip, Mehmet Rauf gibi edip ve şairler ile Hacı Arif Bey, Şevki Bey, Rahmi Bey gibi bestekarlar, piyanist Devlet Efendi, hanende Nasip…

Muallim Naci ile huyları suyları uyuşmadığı için dost olamamışlar; bunu bilen biri, aralarını biraz daha açmak için, bir gün Recaizade’ye, “Üstadım, bugün Naci’nin yeni bir kepazeliğini keşfettim” diye yaklaşacak olmuş. Aldığı cevap şu:

“Beyefendi, riyadan hazzetmem. Naci muarızımız olabilir, fakat ondan kepazelik sadır olmaz.”

Anekdotu aktaran Hikmet Feridun, “Bugünkü Babıali münakaşalarında sütundan sütuna birbirlerine akıllarına geleni söyleyenler için ders alınacak ne yüksek bir vak’a!” diyor 1945 yılı Mayıs’ında Akşam gazetesinde çıkan yazısında…

Oysa, aynı dönemlerin önemli ismi Necip Fazıl’ın ‘Babıali’ eserindeki anılarını okuyanlar, o dönemde de, zevk ve eğilim farkına rağmen, yazı-çizi erbabının birbirleriyle didişirken bile dostluklarını koruyabildiklerini bilirler.

Görüşememe, konuşamama çok daha sonraki yıllarda meydana geldi.

Ve bizim fasıllar

Kendi hesabıma, farklı eğilimden insanları birbirleriyle konuşabilir düzlemde tutabilmek için bir denemeyi, her ay düzenlenen ‘fasıl’ etkinliğiyle başlatmıştım.

Bugün en zehirli saldırıları birbirlerine yöneltebilen medyadan isimler, Türk musikisi sevgisinin hakim olduğu bir sanat ortamında bulunabilmek için koşup gelebiliyordu.

Siyasiler, üst düzey bürokratlar, işadamları da…

Katılanların isimlerini saymaya başladığımda bugün müthiş şaşırılıyor.

Neredeyse 10 yıl süren bir yumuşama dönemi sayabilirsiniz bizim adını Erhan Köknar’ın ‘Fasıl Dostluğu’ koyduğu o dönemi…

Şimdilerde ‘dostlukların sonu dönemi’ yaşanıyor.

Bir yılbaşı günü bu tersliği hatırlatayım istedim.

2018 yılı ülkemizin bütün insanları için hayırlı gelişmelere vesile olsun.


Bu makale Fehmikoru.com'da yayınlanmıştır