Medya

Fehmi Koru: Müslüman Müslümana kırdırılıyor, sıra hangi ülkede?

"Dönemi “28 Şubat’ın başları” olarak gayet iyi hatırlıyorum da..."

05 Mart 2017 16:39

Dönemi “28 Şubat’ın başları” olarak gayet iyi hatırlıyorum da.. ilk kimin aklının eseri olduğunu tam çıkaramıyorum; belleğimde ‘kendisi ekranlara çıkmayan biri’ olarak yer etmiş o yazar…

Yazdığı özetle şuydu:

“Televizyonlar ekranlara ‘bir oradan bir buradan’ ölçüsüyle yazar çıkarıyor ve bu tür ekran kavgalarında bizimkiler pek başarılı olamıyor. Aslında karşı taraf arasında görüş farklılıkları var; onları ortaya dökecek şekilde davranılmalı. Bırakın kendi aralarında dalaşsınlar…”

Öyle de oldu.

Görüyorsunuz ortalıkta birbiriyle dalaşan dünün ‘kardeşleri’nden geçilmiyor.

En ağır hakaretler.. en uçuk kaçık iddialar birbirleri hakkında ortaya atılıyor ve bunlar ekranlara da taşınıyor…

Fikir biraz gecikmeyle de olsa günümüzde aynen uygulanıyor.

İlk ortaya atan isim ödülü hak ediyor.

Uluslararası operasyon

Meramım medya kavgaları veya kimin kimi bastırdığı değil.

Eskiden beri kendime başka bir yol seçtim: Belli bir değerin altında kalanları okumuyor ve onlar gibilerin katıldığı programları izlemiyorum.

Yukarıdaki değerlendirmeyi uluslararası planda söylemek istediklerimi daha iyi anlatacağı için dikkatlerinize sundum.

Esas konum, Müslümanların yaşadıkları ülkelerin birbirleriyle savaşmaları…

Batı’nın tarihi Hıristiyanların kendi aralarındaki itikadi farklılıklar yüzünden birbirleriyle.. Kudüs ve Hıristiyanlığın doğduğu topraklar üzerinde hakimiyet iddiası sebebiyle çıkan Ehl-i Salib (Haçlı) seferleri yüzünden Müslümanlar ile.. sonra yeniden kendi aralarında.. uzun mu uzun sürmüş savaşlarla doludur.

Emin olmak için internet ansiklopedisi Wikipedia’ya göz attım; aman Allah’ım ne kadar da çok savaş çıkmış Batılılar arasında…

Aralarında 30 yıl (1618-1648), 100 yıl’dan fazla (1337-1453) sürmüş olanları bile var.

İslam Dünyası’nda?

Osmanlı ile Safeviler (İran) arasında savaşlar oldu, ama Kasr-ı Şirin anlaşmasından (1639) bu yana o da durdu; İran’la sınırımız o günden bugüne değişmedi.

Genellikle Müslümanlar, aralarında ihtilâf bulunsa veya çıksa bile, onu başka yollarla çözme yoluna gitmişlerdir.

Hücurat Suresi 9. âyeti istikametinde:

“Ve eğer mü’minlerden iki grup savaşırlarsa, o zaman ikisinin arasını düzeltin. Fakat, eğer ikisinden biri diğerine saldırırsa, o taktirde saldıran grupla Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın. Bundan sonra eğer dönerse, böylece ikisinin arasını adaletle düzeltin, (onlara) adil davranın (diğerine zulmetmeyin). Muhakkak ki Allah, adaletle davrananları sever.”

Dini emre uyularak yaşanmış tarihi gerçeğe bakıp şu sonucu çıkarabiliriz: Müslümanı Müslümana düşürmek, Müslümanların yaşadığı bir devletle yine Müslümanların yaşadığı başka bir devleti birbiriyle savaştırmak için birkaç yüzyıl beklenmesi gerekti.

Saddam Hüseyin beklendi. 

Kapıyı Saddam açtı

Önce İran’a saldırarak 8 yıl boyu (1980-1988) dünyayı meşgul etti Saddam, sonra Kuveyt’i kendisine hedef seçerek ABD’nin bölgeye gelmesini sağladı.

Her iki saldırısında da Washington’un payı olduğunu, Saddam’ın ilkini ABD’nin gözüne girme amaçlı başlattığını, ikinci için de ABD’nin Bağdat Büyükelçisi April Gilaspie’nin teşvikinin gerektiğini biliyoruz.

Ünlü fotoğraf.. Irak İran ile savaşta.. Rumsfeld Bağdat’ta Saddam’ın elini sıkıyor..

İlkini, ABD’nin, İran’la savaşından hoşlandığını göstermek üzere, Başkan Reagan’ın özel temsilcisi olarak sonraları savunma bakanı koltuğuna oturacak Donald Rumsfeld’i Bağdat’a göndermesinden biliyoruz. Rumsfeld ile Saddam’ı el sıkışırken gösteren ünlü fotoğrafın tarihi 20 Aralık 1983’tür.

Büyükelçi April Gilaspie’nin 25 Temmuz 1990 tarihinde kendisine Kuveyt toprakları üzerinde gözü olduğunu açıkça ifade eden Saddam’a, “Bizim Araplar-arası ihtilaflarda bir görüşümüz yok, mesela sizin Kuveyt’le olan ihtilafınızla ilgili…” demesini.. muhatabı “Yolunuz açık olsun” olarak yorumlamıştı.

Saddam’lı iki adımdan sonra bölgenin kimyası bütünüyle değişti.

Hem de nasıl bir değişme!

Günümüzde, çoğunluğu Müslümanların teşkil bütün ülkelerin birbirlerinin boğazına sarıldığı manzarası var.

Müslüman Müslüman ile savaş halinde

Karşısındakinin ‘din kardeşi’ olduğuna aldırılmayan bir savaş bu.

Taraflar dini açıdan da kendilerini haklı ve savaşlarını meşru görüyorlar…

Nasıl bir iş ise bu.

Sonuç? Sonuçta Irak, Libya ve Suriye devlet olarak çöktü; Yemen’de taraflar birbirini acımasızca katlediyor…

Daha da tuhafı şu: Birbirlerinin gözünü oyan Müslüman ülkelerin yanı başlarındaki müttefikleri Batılı…

Kimseden de “Ne oluyoruz?” diye bir itiraz sesi çıkmıyor…

Böyle giderse bir gün sıranın kendisine gelebileceğini düşünen de yok.

Oysa düz mantıkla bile gelişmelere bakıldığında herkesin varacağı sonuç ortada: Bölgemiz bir iflas eden devletler yığınağı haline sokulmak isteniyor ve bunun yöntemi olarak da Müslümanı Müslümana kırdırma yöntemi uygulanıyor…

Türkiye’de.. 28 Şubat süreci sonrasında başlatılarak.. gazete sayfaları ve televizyon ekranlarında ustaca kullanılan yöntem.. uluslararası planda da geçerli.. ve başarıyla uygulanıyor.

Akıldan hiç çıkartılmaması gereken soru ortada: Sıra kimde?

Soruya sizler de cevap arayabilirsiniz: Bundan sonra sıra kimde, hangi ülkede?

Bu yazı ilk olarak Fehmi Koru'nun kişisel internet sitesinde yayınlanmıştır