Medya

Fehmi Koru: "Hayır diyen de saygındır" söylemiyle Erdoğan en olumsuz sonucu görmüş, hazırlanıyor olabilir

"Hayır' diyecekler de saygınsa, bırakın 'hayır' diyebilecek olanlara geniş söz hakkı da tanınsın"

03 Nisan 2017 12:07

Fehmi Koru*

Yine bir muhalifine hiza verme cümlesi içinde geçtiği için olacak.. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son zamanlarda referandumla ilgili yaptığı en önemli açıklama fazla dikkat çekmedi.

Oysa, Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, referandum sürecinin en başından itibaren çevresinin hor gözle baktığı ‘hayır’ oylarına saygınlık kazandırdı.

Dediği şu:

"Biz demokrasiye öylesine inanmışız, öylesine bağlı olmuşuz ki, milletin iradesi bizim için en saygın tepe noktadır. Ve ‘Evet’ diyen ne kadar saygınsa, ‘Hayır’ diyen de o kadar saygındır. Ancak bizim eveti anlatırken bir uyarı görevimiz var.”

Referandumdan ‘hayır’ oylarının baskın çıkması durumunda akıl almaz kâbus senaryoları yazanlar vardı; bu açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o durumda da ‘milli iradeye saygı’ anlayışından vazgeçmeyeceğine işaret ediyor.

Bir ihtimal daha var

Cumhurbaşkanı bu açıklamayı neden yapmış olabilir?

Akla en makul gelen açıklama, AK Parti’den iyi haber alan kalemlerin bir süreden beri aktardıkları öz-güveni artırıcı beklentilerin belirleyiciliğidir. ‘Evet’ oylarının yüzde 55-65 çizgisinde seyrettiğinin verdiği rahatlık, daha önce 'saygın' bulunmayan ‘hayır’ oyu verenlere ‘saygınlık’ kazandırmıştır, kim bilir?

Nasıl olsa ‘hayır’ sonucu çıkmayacak bir referandumda ‘hayır’ oyu kullananlar ‘saygın’ sayılsa ne olur?

İlk akla gelen ihtimal budur.

Ancak bunun tersinin çok yanlış olmayacağını da düşünebiliriz. Dışarıya yansıttıklarının hilâfına, AK Parti yönetimi ve Cumhurbaşkanlığı çevresi, referandumdan istedikleri sonucu alamayacaklarını görmüş ve bu sebeple şimdiden kendilerini en olumsuz akıbete hazırlamak için de bu yeni söylemi benimsemiş olabilirler.

Sandıktan ‘hayır’ oylarının baskın çıkması durumunda.. Halkın aldığı karara saygı göstereceğini söylemekle.. Cumhurbaşkanı Erdoğan.. Sonucun olumsuz etkisini referandum konusuyla sınırlı tutmanın yolunu.. Yol yakınken böyle bir açıklama yapmakta bulmuş olabilir…

Her iki durumda da yapılan açıklama yerindedir.

Referanduma doğru bakış

Referandum sürecinin en başından beri ‘evet’ cephesinin yaptığı temel bir hata var. O da şu: Referandumlar, halka sorulan soru ne kadar ciddi olursa olsun, bir konunun açıklığa kavuşmasını sağlar; bu bakımdan etkileri sınırlıdır. Onu ‘varolma-yokolma’ veya ‘beka sorunu’ imiş gibi sunmak ve aleyhte çıkacak bir sonucu her şeyin sonu bilmek…

Ciddi bir hatadır.

Bundan 13 gün sonra, 16 Nisan günü, sandık başına gittiğimizde, iktidar partisinin MHP Grubu’ndan da destek alarak Meclis’ten geçirdiği 18 maddelik bir anayasa değişikliğine ‘evet’ veya ‘hayır’ demiş olacağız.

‘Hayır’ oyu verecekler, ara sıra kesilse bile ülkemizde 1876’dan beri var olan parlamento eksenli sistemin devam etmesini istediklerini belli edecekler..

‘Evet’ oyu verecekler ise.. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın zaten kullanmakta olduğu geniş yetkileri onayladıkları gibi.. başbakanlık makamının ortadan kalktığı yeni ortamda.. bir ‘tek adam’ görüntüsünü de tasvip etmiş olacaklar…

Önemli mi? Elbette önemli bir karar.

Bu sebeple, herkes, birebir kendisini de ilgilendiren bir konuda karar vereceğinin bilinciyle hareket edecek ve ‘evet’ derken hangi sorumlulukla bu sonuca varmışsa.. ‘hayır’ deme noktasına gelmişse, buna da ince eleyip sık dokumayla ulaşmış olacaktır…

Kendi hesabıma, ben, henüz kampanyası başlamadan önce, doğru tavrın bu referandumda ‘hayır’ oyu kullanmak olduğu noktasına varmıştım. Bütünüyle aksi yönde ikna edilmeye kendimi kapatmadan…

İkna edici herhangi bir kuvvetli argümanla şimdiye kadar karşılaşmış değilim.

Tam tersine, ‘hayır’ oyu kullanacaklara reva görülen aşırı olumsuz sıfatlar yüzünden.. kararım daha da kemikleşmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklaması yeniden karşı görüşe de kulak vermeme imkan sağladı.

Bağnazlık hoş bir şey değil çünkü.

Sağlıklı tartışma ortamı istemek hakkımız

Umarım, benzer bir rahatlama kendilerini ‘evet’ cephesi saflarına yerleştirmiş olanları da.. sürekli üzerine gidildiği için ‘tu kaka’ haline dönüştürülmüş ‘hayır’ söylemine kulak verir hale getirmiştir.

Sağlıklı tartışma ortamına ancak böyle ulaşılabilir çünkü: Her görüş kendini eşitlikçi bir ortamda ifade etme fırsatı bulur ve herkes her görüşü dinledikten sonra hangisini daha makul görmüşse ondan yana tavır alır.

Eşitlikçi olmayan bir tartışma ortamında.. bir de görüşlerden biri ‘beka’ sorunu yüzünden ‘sakıncalı’ ilan edilmişse.. sandıktan çıkan sonuç ne olursa olsun.. ülke kaybeder…

Ülke kaybederse herkes kaybetmiş olur.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hangi sebeple olursa olsun, “Hayır oyu verenler de saygındır” derken önemli bir adım atmış oldu.

Acaba bir adım daha atıp tartışma ortamını da ‘eşitlikçi’ sayılabilecek bir rahatlamaya kavuşturabilir mi?

Onun sevmediği düşünülerek tartışma ortamından uzak tutulan kanaat önderlerine de görüşlerini açıklama fırsatı sağlayarak…


Bu yazı ilk olarak fehmikoru.com'da yayımlanmştır