Fehmi Koru*
Cumhurbaşkanı orada… Başbakan da… Her birinin isminin kenarına çentik atmadım, ama Ankara’da bulunan bütün bakanların, önemli sayıda eski-yeni milletvekillerinden bir grubun da orada bulunduğuna eminim…
Sosyal bir ortamdayız, bir mutluluğu paylaşmak üzere bir araya gelmişiz, tamam, ancak yine de meraklı gözler açısından zihinde dolaşan tilkileri yatıştıracak bir siyasi anket için de uygun bir zemin işte.
Yüzler yalan söylemez
Hepsinin yüzünde gerginliğin en küçük izi yok.
Kim “Anketler ‘Evet’ oyları tehlikede” diyorsa doğru söylemiyor olmalı.
Tam tersi olmalı; yüzlere, tavırlara yansıyan rahatlık.. ‘beka sorunu’ olarak gören bu insanlar açısından.. referandumun sonucu onları mutlu edecek bir beklenti haline gelmişse söz konusu olabilir ancak.
AK Parti MKYK’sının son toplantısına yansıyan havayı aktaran İHA haberi doğru olmalı.
Okuyalım:
“Erdoğan ile Yıldırım’ın sahaya inmesiyle evet oyları arttı. Bunun nedeni yüzde 18-20’ler civarında olan kararsızların ‘Evet’e yönelmesi. MHP tabanında ‘Evet’e doğru yavaş bir yönelişim var. Şimdilik ‘Hayır’ oylarında herhangi bir değişiklik gözlemlenmedi. MKYK’da vatandaşın referandumdaki tercihinin bölgelere göre dağılımına yönelik de bilgi verildi. Buna göre, Doğu ve Güneydoğu’da ‘Evet’ oyları yüzde 60’ı buldu. ‘Evet’ diyen kadınların oranı erkeklerden fazla. İç Anadolu’da ‘Evet’ oylarının oranı yüzde 70’lere ulaştı. Karadeniz’de yüzde 60. Ege bölgesinde ‘Hayır’ oyları çok az farkla önde. Marmara ve Akdeniz’de ‘Evet’ ve ‘Hayır’ oyları eşit seviyede.”
AK Parti açısından durum bu…
Peki de, AK Parti’ye yakın çevrelerde, gazeteler ve ekranlarda, kamuoyunu bilgilendiren şahsiyetlerde fark edilen.. gerginliğe dayalı rahatsızlığın sebebi ne?
Neden saldırmaya hazır bir hava var onlarda?
Önemli ve tedbir alınmazsa sandığa düşecek iradeyi olumsuz etkileyebilecek bir durum bu.
Sebebini açıklayayım.
Referandumlar tekin değildir
Referandumlar seçimlerden farklıdır. İnsanlar sandık başına gittiklerinde oy kullandıkları partilerin kendilerinden beklediği gibi davranmaları gerekmediğini bilirler. Çoğu yine parti çizgisinde oy kullansa bile, farklı davranabilecek özgür ruhlar da vardır.
Biz bunu Turgut Özal’ın anlamsız inadı sonucu gidilen ‘siyasi haklar’ referandumunda (1987) gördük.
Halkın yarısının eli ‘Evet’ oyu vermeye gitmedi.
Kampanya yüzünden… ANAP ileri gelenlerinden biri, üzerinde ‘NO, NO, NO’ yazan tişörtlerle halkın karşısına çıkarak oy istedi ve halk da.. bundan hiç mi hiç hoşlanmadı.
Tek bir kişinin o hatasının kaç milyon oyu etkilediğini bilmiyoruz; fakat etkilediğine eminiz.
Anlamsız bir konuda yapılan bir referandum.. zamanında fazla önemli görünmeyen bir basit kampanya hatası.. Turgut Özal’ın kendisini cumhurbaşkanlığa atmasını ve partisini bırakmasını getirdi; ANAP’ın da güçlü parti olarak sonunu…
Kaldı ki, bu defa, ülkedeki genel siyasi tablonun değişmeyeceği gerçeği de var. 1987 referandumu Eylül ayında yapıldı, Kasım ayında genel seçim vardı. Bu defa seçimlerin 2 yıl sonra (2019’da) yapılacağını ve anayasa değişikliği halktan da onay alırsa o zamana kadar herhangi bir değişikliğe yol açmayacağını biliyoruz.
Cumhurbaşkanı yine Tayyip Erdoğan olacak, başbakan da Binali Yıldırım; değişiklikle getirilecek yeniliklerin uygulanması 2019 seçimleri sonrasına bırakıldığı için, eski durum devam edecek.
‘Özgür ruhlar’ dediğim ve parti çizgisinden farklı davranmaya hazır bekleyen AK Parti seçmeni için teşvik edici bir ayrıntı bu.
Yukarıda alıntıladığım habere göre kararsızlar ‘Evet’e dönüyor, ama şimdi ‘Evet’ vereceğini söyleyenlerden ‘Hayır’a kaçacaklar da çıkabilir.
Kampanyada hatasızlık bunun için gereklidir.
Görülen şu: Sandıktan ‘Hayır’ oyunun baskın çıkmasını arzulayan partiler, kurumlar, örgütler ve tek tek kişiler ‘sıfır hata’ için özel bir gayret içerisindeler; sessiz-sakin bir kampanya dönemi geçirtmeye kararlılar.
Sorun AK Parti yöneticileri ve referandumun yanlış sonuç vermesiyle zarara uğrayacak partililerde değil; sorun partizanlarda…
Ne demek istediğimi görmek isteyen, AK Parti’ye yakın bilinen gazetelere ve ekranlara şöyle bir göz atmalı.
Medya ve sosyal medya ‘Hayır’ diyebileceklere müsamahasız yürüttükleri ‘Evet’ kampanyasıyla ‘Hayır’ cephesine harç sağlıyor.
En çok kullandıkları suçlama ‘gizli Hayırcı’ değil mi?
Ne demek ‘gizli Hayırcı’? Birileri ‘Hayır’ diyecek, ama bunu söyleyemiyor…
Aslında ‘Evet’ diyebilecek birilerini ‘Hayır’ oyu kullanmaya itecek yeterli bir sebep bence.
Bu benim görüşüm.
Gizleyecek bir şeyim yok benim. Ben ‘sistem değişikliği’ konusuna da bu referanduma da olumlu bakmıyorum.
Özal pişman olmuştu
O günleri birlikte yaşadığımız kişiler hatırlayacaktır: Rahmetli Özal’ın siyasi hakları referanduma götürmesine.. referandum kararı alındıktan sonra yürütülen kampanyanın biçimine.. en şiddetle karşı çıkanlardan biriydim. Özal’a yakın yaşadım o günleri; sandığa gidilmesine birkaç gün kala, o da, yaptığının yanlış olduğunu algılayabilmişti.
Az bir oyla kaybetmişti Özal ve itiraz etseydi, yeniden sayılabilecek oylarla sonucu değiştirebilirdi.
İçinden gelmedi, itiraz etmedi ve olanı kabullendi Özal…
Sosyal bir ortamda gördüğüm yüzler durumun nezaketinin de farkındalar mı acaba?
* Bu yazı Fehmikoru.com'da yayınlanmıştır