* Fehmi Koru
Emekliyseniz ve yalnızca maaşınıza bağlı bir hayat sürdürüyorsanız şu sıralarda aklınızda başka bir konu bulunması imkansız.
Acaba bu aybaşında ne kadar maaş alacaksınız, aklınızda yalnızca bu düşünce bulunduğunu biliyorum.
Maalesef, devlet yönetiminde görev almışlar dışında kalan hiçbir emekli, maaşıyla ay sonunu kolayca getiremez. Hele en düşük aylıklılar yok mu, onların işi çok çok daha zor.
Bu hale nasıl gelindiğini anlamakta zorlanıyorum.
Bildiğim bir şey var: Türkiye emekliler cenneti. Eskiden çalışanlar istedikleri takdirde, günlerini doldurmaları şartıyla, erkenden çalışma hayatı dışına çıkabiliyordu.
Çoğu emekli, aldığı ikramiye ile, hayalini kurduğu bir evi alabilecek duruma bile gelebiliyordu.
Şimdi emekli ikramiyesi ile ele avuca sığan bir şey almak mümkün değil.
Yalnız emeklilik yaşı yükselmedi, emekliler eskiden olduğundan daha fazla yaşıyor. Ömürler uzuyor çünkü. Bu da devletin işini zorlaştırıyor.
Görüyorsunuz, hemen devleti yönetenleri suçlamıyorum.
Hemen suçlamasam da, bugünkü akıl almaz adaletsiz tablodan başka kimi suçlayabileceğimi de bilemiyorum.
Şu son duruma biraz daha yakından bakalım: Devlet doğrudan kendisi için çalışmış ve emekli olmuşlara SGK’lı ve Bağkurlu olanlardan farklı muamele etmeye başladı.
Memur emeklileri bu ay bir önceki aya göre %49,25 daha fazla maaş alacaklar; buna karşılık SGK ve Bağkur emeklilerinin maaşındaki artış yüzde 37.57 olarak kararlaştırıldı.
Neden acaba?
Herhalde maaşları ayarlayanların böyle bir ayrıma giderken dayandıkları bir mantık vardır; daha doğrusu olmalıdır diye düşünüyorum. Ancak, ne kadar düşünsem aklıma mantıklı bir açıklama gelmiyor.
Öyle bir ayrım için hadi mantıklı bir gerekçe vardı diyelim, pekiyi de, ayrımcılığı içine sindiremedikleri için şiddetli tepkilerini dışa vuran daha düşük artışa maruz bırakılmış emeklilere ekstra bir şeyler vererek gönüllerini kazanma niyetini neyle açıklayacağız?
İyi de, iki tip emekliye birbirinden farklı maaş artışını kararlaştıranlar, kimlerse onlar, daha az artışa maruz bırakacakları kitlenin rahatsızlık duyacağını hiç mi hesaplayamadılar?
Kusura bakmasınlar ama bu görüntü, bir emekli olarak bana, ayrımcılığa maruz bırakılmaktan daha ağır geliyor.
Böylesine temel bir konuda hesapsızlık, bu hesapsızlığı yapanların daha da önemli iç veya dış konularda daha kim bilir ne gibi vahim yanlışlıklar yapabileceklerini -hatta yaptıklarını- düşündürüyor.
“Seyyanen” dedikleri yeni bir yöntem var ki, o da tad kaçırmaya bire bir.
Dünyada emeklisine ‘lütuf’ anlamına gelen böyle bir uygulamayı uygun gören bizdekinden başka bir yönetim olacağını da zannetmiyorum.
‘Kök maaş’ saçmalığını ise aklıma bile getirmek istemiyorum.
Ankara’daki dostlarım, emekli maaşları konusunu görüşürken, bana, “Emekliler bu kadarcık da olsa zam alabildiklerine dua etsinler” deyince şaşırdım. Meğer Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, zam hesapları yapılırken, çok daha düşük oranlar için baskı yapmaktaymış; indire indire onu sonunda bu kadar zamma güç bela razı etmişler…
“Önümüzdeki zam döneminde bu kadar bile beklenmesin” dedi dostlarım.
Katlanmak gerekecekmiş…
* Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır