Gündem

Fehmi Koru: Ekonominin 2013’te yüz ağırtıcı rakamlara ulaşmasını da bu hükümet sağladı, bugünkü hiç dillendirilmeyen durumun sahibi de AKP

26 Aralık 2019 08:29

Fehmi Koru*

Bir yakınım market alışverişi dönüşü hayat pahalılığından şikayet ederken “Diş macunu 45 TL olmuş” örneğini verdi. 

Diş macunu… 45 TL… Allah Allah…

Konunun benim için nostaljik bir önemi de var. Çocukluğum ve ilk gençliğimin para kazanma aracıydı İpana diş macunu… İzmir Kemeraltı’nda işgal ettiğim köşede, diş macunu, diş fırçası satardım. İpana o zaman 2,5 TL idi.

Şimdi diş macunu olmuş size 45 TL…

Pahalılık değil de, neredeyse 50 yıl sonra bile diş macununun yabancı marka oluşu beni daha fazla rahatsız ediyor.

Vaktiyle “İğneyi bile dışarıdan alırdık” diye dövünülürdü; şimdi yerli üretimde büyük atılımlar gerçekleşti diye övünüyoruz, ama diş macunu gibi artık her eve giren bir günlük ihtiyaç maddesinin menşeinin Amerika oluşu kimseyi rahatsız etmiyor.

Neden yabancı ürünlerle yarış edecek evsafta diş macunu üretilemiyor bu ülkede?

Yerli ve milli otomobil maceramız

Türkiye’de hepsi de yabancı menşeli 15 kadar otomobil fabrikası üretim yapıyor; herbirimizin altında yabancı marka otomobiller var. Brezilya bile yıllardır kendi ürettiği otomobilleri dünyaya pazarlıyor; her konuda iddialı Türkiye’nin “Bu da bizim eserimiz” diyebileceği kendisine ait ‘yerli ve milli’ bir otomobil markası bulunmuyor.

Milyonlarca otomobil var trafikte ve bunların hiçbiri yerli değil… 

Yarın hükümetin bir bakanı ‘ülkemizin ilk yerli otomobil prototipini’ kamuoyuyla paylaşacak. Umarım beğenilir, umarım üretim altyapısı zorlanmadan kurulur ve umarım yollarımızda yerli araçlar da sefere çıkar…

2020 yılına girerken böyle bir yazı yazmak zoruma gidiyor, bilesiniz.

Sebebi şu: Trafiğe çıkan araçları kendimizin üretmemiz konusu ilk olarak 1960 yılında gündeme gelmişti ve o konuda neler yapılması gerektiği askeri dönemin Bakanlar Kurulu üyelerine en ayrıntılı biçimde anlatılmış, hemen harekete geçilmezse dışa bağımlılığın ortadan kaldırılmasının imkansız hale dönüşeceği de özellikle vurgulanmıştı.

Aynı günlerde kendi otomobilini yapmak için harekete geçmiş Brezilya örneği de verilerek…

Bakanlar Kurulu’na ‘konunun uzmanı’ olarak davet edilen mühendis, araştırma-geliştirme çalışmalarına önem verilmesi, ülkede üretilebilen makinelerin ithalatının kısıtlanması, ithalattan sanayi için fon ayrılması, üniversite-iş dünyası işbirliğinin gerçekleştirilmesi ve bu alanda belirlenecek sanayi planlama çerçevesinin yasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini bakanlara anlatmıştı.

Yerli otomobile giden yolu şöyle özetlemnişti aynı ‘uzman mühendis’“Memleketimizde önce demir-çelik sanayii kurulmalı, sonra makine tezgahları, en sonunda da otomobil üretimi yapacak fabrikalar…”

O toplantıya bakan olmadıkları halde Milli Birlik Komitesi üyesi iki asker de katılmıştı.

Herkesi etkileyen sunum sonrasında, ‘konunun uzmanı’ mühendise teşekkür edilmiş, “Sizi bir kez daha çağıracağız” vaadinde de bulunulmuştu.

O günden (1960) bugüne (2020) geçen 60 yılda hala yerli otomobil üreteceğiz…

‘Uzman mühendis’ sıfatıyla andığım kişinin adını en sona mahsus sakladım. Önemli çünkü: Necmettin Erbakan

Askerler ve onların atadığı Bakanlar Kurulu üyeleri söz de verdikleri halde Erbakan’ı bir daha çağırmadılar. Yine o günlerdeki Devrim otomobili deneyiminin sonucunu da biliyoruz.

[Erbakan’ın 1960’da yerli otomobil üretimi konusunda yaptığı sunumun ayrıntıları Prof. Cemil Koçak’ın Yapı Kredi Bankası (YKB) yayınları arasında çıkan ‘27 Mayıs Bakanlar Kurulu Tutanakları’ adlı iki ciltlik kitabında var.

Kendi otomobilini üretme projesine o günlerde sahip çıkan Brezilya bugün kendi uçağını da üretebiliyor.

Bizim ise dişimizi fırçalamada kullandığımız macun bile hala yabancı menşeli. 

Sonra “Diş macunu 45 TL oldu” diye şikayet ediyoruz.

Herkesin kullandığı değişik markalı otomobiller kaç TL?

Ekonomimiz ve dev projeler

“Fakat bizim de hayata geçirilen büyük projelerimiz var” itirazını duyar gibi oluyorum: Otomobillerin üzerinden geçtiği paralı otoyollarımız var. Boğaz üzerine köprüler kondurduk; İstanbul’dan Bursa yoluyla İzmir’e ulaşmayı kolaylaştıran Osmangazi Köprüsü devrede; bir yenisini de Çanakkale’ye yapıyoruz. Devasa şehir hastanelerimiz faaliyette. Avrupa’nın en büyük havalimanı İstanbul’da.

T24’te Barış Soydan’ın son 10 yılda gerçekleştirilmiş o dev projelerin ekonomi üzerindeki etkisini irdeleyen bugünkü yazısında okudum: 2010 yılında fert başına milli gelirimiz 10.560 dolar imiş (2013’te 12.480 dolara kadar çıkmış) bugün ise 9.093 dolar… 2009’da 1.02 trilyon dolarla dünyanın 15. en büyük ekonomisi olmuşken, 2019’da sadece 743 milyar dolara ve 19. sıraya inmiş dünya ekonomisindeki yerimiz. 

Ekonominin 2013’te yüz ağırtıcı rakamlara ve dünya sıralamasında övünülecek bir yere ulaşmasını da bu hükümet sağladı, bugünkü hiç dillendirilmeyen durumun sahibi de AK Parti hükümeti…

Neyse, belki bugünkü ‘yerli ve milli otomobil prototipi’ tanıtımı diş macunu fiyatının 45 TL’ye çıkması rahatsızlığını bana unutturur.

Umarım unutturur.

*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.