Fehmi Koru*
AK Parti’de uzun süre çeşitli görevler üstlenmiş eski bir bakan yakın zamanda gündeme bir kamu bankasına yönetici yapılmasıyla gelmişti; şimdi o bakanın siyasete bir teklifi var: “Seçimde yüzde 40 oy cumhurbaşkanı seçilmek için yeterli sayılsın.”
O bakanın ismi Faruk Çelik.
Faruk Çelik’in ismini bu erken çıkışı yapma cesaretinden dolayı tebrik sadedinde açık seçik yazıyorum.
İktidar çevrelerinde en fazla rağbet gören, ancak bir türlü telaffuzuna cesaret edilemeyen formulü ilk ifade etme onurunun ona ait olduğu kayıtlara geçsin.
Olan ve olamayacak olan
En son yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti’nin adayı MHP’nin verdiği destekle yüzde 52 oyla seçilebildi.
Herkesin kendi adayıyla katıldığı bir seçim olsaydı, adayların hiçbiri yüzde 50’nin üzerinde oy alamayacağı için, cumhurbaşkanı ancak ikinci turda seçilebilecekti.
Cumhurbaşkanı seçilebilmek için bir adayın ‘yüzde 50+1’ alması gerekiyor; ilk turda adaylardan biri bu oranı yakalayamazsa, en fazla oy alan iki adayın katılacağı ikinci turda ipi göğüsleyen cumhurbaşkanı seçilebiliyor.
Yeni kabul edilen ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ bunu gerektiriyor.
Acaba AK Parti bir sonraki seçimde MHP ile ortak alabilecekleri oy oranının ‘yüzde 50+1’e ulaşmayacağını mı hesap ediyor?
Kamuoyu yoklamalarında özellikle yerel seçimden ve tekrarlanan İstanbul belediye başkanlığı seçimi sürecinde yaşananlardan sonra böyle bir soruyu akıllara düşürecek sonuçlar elde ediliyor. Kararsız olduğunu veya hiçbir partiye oy vermeyeceğini söyleyen seçmenler dağıtılmadığında iki partinin toplam oy oranı yarının bayağı altında. Kararsızlar ile hiçbir partiye oy vermeyenlerin belli bir oranla bütün partilere dağıtılması usulü bu kez yanlış sonuç verebilir; çünkü o insanlar, başka sorulara cevaplarında, iktidar cephesine oy vermeme konusunda kararlı olduklarını hissettiriyorlar.
Tabii bir de kuruluş aşamasına geçtikleri bilinen yeni oluşumlar gerçeği var.
Hesaplar yapılırken artık onların alacakları oyları da tabloya yerleştirmek gerekiyor.
Sanırım AK Parti’de seçim hesapları yaparken parmaklarını kullananlar dahi, kendi partileri ile MHP’nin birlikteliğinin ilk turda oyların yüzde 40’nın üstünü yakalayabilse bile, ikinci tura kalındığında ‘yüzde 50+1’i bulmanın zor olacağını görebiliyorlar.
Faruk Çelik’in “Seçim için yüzde 40 yeterli olmalı” açıklaması onun da bu hesabı yapanlardan olduğunun işareti.
Zaten, galiba bu sebeple, ‘Cumhur İttifakı’ içerisine İYİ Parti’yi de çekme planları gündeme geliyor.
Komplo teorisi olmayan teoriler
MHP ile İYİ Parti aynı kökenden insanların içinde yer aldıkları partiler; birinin başında Devlet Bahçeli’nin diğerinin başında Meral Akşener’in olması bir araya gelemeyeceklerinin garantisi gibi görülüyor. Bu görüş yanlış olmayabilir de.
Peki, ya iki parti liderinden biri denklemden çıkarsa ve bu durum da buluşmayı kolaylaştırırsa?
Hayır, iki liderin bir hafta içerisinde birbiri ardına hastanelik olmaları sonrası ortalığı saran komplo teorileri türünden bir denklem-dışı kalıştan söz etmiyorum. Biri, -büyük ihtimalle Meral Akşener olabilir bu ‘biri’ dediğim- kendiliğinden kenara çekilebilir pekala.
[Bunun da bir başka ‘komplo teorisi’ konusu olduğunu, İYİ Parti’nin kuruluşundan beri birilerinin Meral Akşener’e bakarak İYİ Parti’ye ‘muvazaa partisi’ dediklerini biliyorum elbette. Ama benim burada söylediğim o da değil. Kendiliğinden, büyük buluşmayı sağlamak için bir çekilmeden söz ediyorum.]
O zaman da, ‘AK Parti+MHP+İYİ Parti’ denklemi, yine de ‘yüzde 50+1’i yakalayamayabilir.
Zorluk iki partinin uzlaşamaz unsurlarının büyük buluşmaya tepki olarak yeni oluşumlarla ilgilenmeye başlama ihtimallerinden kaynaklanıyor.
Faruk Çelik acaba “Yüzde 40 olsun” derken aklından bunlar mı geçiyordu?
Yoksa aklından geçen, AK Parti ile MHP’den birinin ‘Cumhur İttifakı’ndan ayrılma ihtimali miydi?
AK Parti’de de MHP’de de, liderlerin tam aksine verdikleri bütün teminatlara rağmen, bu birliktelikten memnun olmadıkları bilinenler var. MHP’den çok AK Parti’de. AK Parti’nin en tepe yönetiminde bile, “Birliktelik bize kaybettiriyor” düşüncesinde olanlar ve bu düşüncelerini her fırsatta ve her ortamda tekrarlayanların bulunduğu biliniyor.
“Seçim için gerekli oran yüzde 40 olsun” temennisi gerçekleşir ve cumhurbaşkanı seçimine her parti kendi adayıyla giderse, AK Parti’nin ittifak karşıtı kaçaklarından bir kitlenin yeniden saflara dönebileceği ve bu sayede yüzde 40 oranının yakalanabileceği hesabı yapılıyorsa şaşırmam.
Yazı içerisinde birkaç kez ‘komplo teorisi’ kavramı geçti. Ö tür konulara kafası iyi çalışan bir dostum, Faruk Çelik’in teklifini duymuş; bana şu mesajı çekti:
“Ben AK Parti sonunda ‘Yüzde 20 oy ile de kendini iktidarda tutmanın formulünü arayıp bulacaktır’ diyordum da gülüyordunuz; eski bakan pazarlığı yüzde 40’la açmış, pazarlık bir kez başladı mı, nerede duracağı bilinmez.”
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.