Frankfurter Allgemeine gazetesindeki yorumda zirvenin sonuçları ele alınıyor ve zirvede tarafların pragmatik ve ağırbaşlı bir yol izlediğinin altı çiziliyor:
"Zirve açıklamasıyla birlikte genel itibariyle pragmatik bir ruh belirdi. Devlet ve hükümet liderleri, pazarları açık tutma ve korumacılıkla mücadele etme yükümlülüğünü üstlendiler. Uluslararası kurallara atıfta bulunurken aynı zamanda hukuka uygun koruma araçlarını onayladılar. İklim koruma konusunu da aynı şekilde ağırbaşlı bir biçimde görüştüler. ABD'nin Paris Anlaşması'ndan çekildiğini açıklamasının ardından, ortak yol tıkanmış durumda. Bu yüzden hemfikir olunmadığı konusunda herkes hemfikir."
Süddeutsche Zeitung'ta yer alan yorumda Hamburg'ta yaşanan olaylardan kentin belediye başkanı Olaf Scholz sorumlu tutularak kendisine istifa çağrısı yapılıyor:
"Belediye başkanına göre Hamburg'ta şiddetin tırmanmasından bir anda başkaları suçlu oluverdi, eylemcilerin gecelediği kamplara izin veren mahkemeler mesela. ... Ancak toplanma özgürlüğü temel bir haktır, şehir yönetiminin bahşettiği bir hak değil. Eğer mahkemede bunun gereklilikleri mevcut değilse, buna kendisi yol açmış demektir. Scholz gerekli adımları atmak durumunda. Parmağını başkalarına doğrultmaktansa istifa etmesi daha onurlu bir davranış olur."
Münster'de yayımlanan Westfälische Nachrichten'de yer alan yorumda, G20 Zirvesi'ne karşı düzenlenen protestolar eleştirilerek aşırı sağcı ve solculara müsamaha edilmemesi gerektiği görüşüne yer veriliyor:
"Artık elbette lafını esirgemeyen bir analiz yapılması ve faillerin sert bir biçimde cezalandırılması gerekiyor. Sol ve aşırı sola karşı macerasever, sosyal romantik müsamahanın artık sona erdirilmesi gerekiyor. Açık bir şekilde bu anlayış, aşırı şiddet kullanımı için bir eylem alanı işlevi görüyor ya da anarşistlere ideolojik bir "aklama” sağlıyor. Hem sağa hem de sola her yerde ve aynı şekilde "sıfır tolerans” gösterilmesi gerekiyor. Bu Hamburg için de geçerli."
Lausitzer Rundschau gazetesinde yer alan yorumdaysa, G20 Zirvesi'nde uluslararası sorunların adını anmanın ötesine geçilemediği görüşü öne çıkıyor:
"Dünyanın en büyük 20 ülkesi, belirleyici konular olan iklim ve serbest ticaret meselelerinde kendilerini sorunlara değinen ama onları çözmeyen, erteleyen "formül uzlaşmalara” geri çektiler. Bu, diyalog kanallarını açık tutan bir zirveydi. Fazlası değil. Zirvenin asıl değeri, birçoğu yeni göreve gelmiş liderlerin kişisel karşılaşmalarında yatıyordu. Özellikle de Donald Trump."
© Deutsche Welle Türkçe
BÜ/GA
