Dizel motorlu araçların yasaklanmasının gerektiği ve insan sağlığının otomobil sahiplerinin çıkarlarından önce geldiği şeklindeki mahkeme kararını Stuttgarter Zeitung şöyle yorumluyor:
"Sağlık ve yaşama hakkı Anayasa teminatı altındadır. Federal devlet bu yükümlülüğü yerine getirmiyorsa eyaletler temel vatandaşlık haklarını geçerli kılmak için kendi başlarının çaresine bakarlar. Stuttgart İdari Mahkemesi'nin dizel motorlu araçların yasaklanmasıyla ilgili kararı daha ağır olamazdı. Mahkeme Baden-Württemberg eyalet hükümetinin dizel motorlarının elden geçirilip yasağı önletme girişimine şans tanımadı. Dizel skandalından sonra kartel kurmakla da suçlanan Alman otomobil sanayi bu kararla ağır bir darbe daha aldı. Bu sanayi branşının geleceğinin kararlaştırılacağı Berlin'deki 'dizel zirvesine' kendinden emin bir şekilde katılmaya hazırlanan patronların yüzü kızardı. Ama her düşüşün çıkmaz yoldan dönme fırsatı yaratabileceği de unutulmamalı."
Die Welt gazetesi Alman otomotiv endüstrisinin skandallarına şu satırları ayırmış:
"Alman otomobil endüstrisi başarısının kurbanı oldu. Alman otomobillerinin, güvenirlik, sağlamlık ve itinanın sembolü olduğu doğrudur. Bütün oklar bu yönde ilerleneceğini göstermekteydi. Öncelikle elektronik ikaz ve yönlendirme sistemleriyle otomobile yepyeni bir imaj kazandırılmıştı. Teknolojik yeniliklerin getirdiği rehavet Alman şirketlerine zaman kaybettirdi. Alman otomobilciliği batmak istemiyorsa, deyim yerindeyse 'vites' yükseltmek zorundadır."
Süddeutsche Zeitung ABD – Rusya ilişkilerinin seyrini konu alan yorumunda olumsuz gidişatı durdurmanın Moskova'nın elinde olduğunu yazıyor:
"ABD Başkanı Rusya ile ilişkilerin değişeceğini ve düzeleceğini söylemişti. Ama dünyanın sözde en güçlü lideri, gücünü kıran Kongre'nin elinde sanki oyuncak oldu. Amerikan Kongresi başkanlık seçimine müdahale eden Rusya'yı affetmedi. Moskova da misillemede bulunmakta gecikmedi. Böylece ilişkiler en düşük seviyeye inmiş oldu. Düzelmenin anahtarı Moskova'nın elindedir. Minsk anlaşmasının uygulanması ve Suriye'de ABD ile işbirliği yapılması Rus halkının da onayını bulacaktır. Rusların yüzde 80'i ABD ile daha iyi ilişkiler sürdürülmesini arzuluyor. Hatta Putin uzlaşmayı tercih etmekle seçim kampanyasında da puanını arttırabilir."
Frankfurter Allgemeine Zeitung Venezuela'daki hükümet krizine ayırdığı yorumda, Güney Amerika ülkesindeki trajediye dünyanın seyirci kaldığını dile getiriyor:
"Dev petrol rezervi sayesinde Güney Amerika'nın en zengin ülkesi olması gereken Venezuela'yı siyasi ve ekonomik felakete sürükleyen, 'Chavez sosyalizmi' olmuştur. Kıtanın birçok devlet ve hükümet başkanı gibi Batı Avrupa solu da Hugo Chavez'i ayakta alkışlamıştı. Artık Atlantik'in her iki yakasında da kimse 'Caracas diktatörünün' adını ağzına bile almak istemiyor. Ama başta komünist Küba olmak üzere bazı ülkeler ucuz Venezuela petrolünü seve seve alıyor. Venezuela'nın sokaklarında ve hastanelerinde ölümler sürüyor, açlık artıyor. Dünya kamuoyu ise bütün olup bitenleri görmezden geliyor."
© Deutsche Welle Türkçe
AG/EC