İktidara yakınlığıyla bilinen ‘gazeteci’ Fatih Tezcan, İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra başlayan 31 Mart Ayaklanması’nın Hareket Ordusu tarafından bastırılmasını eleştirken, Mustafa Kemal Atatürk’e ‘terörist’ imasında bulundu. Tezcan, "İçeride ve dışarıdaki düşmanlara karşı mücadele eden 2.Abdülhamid Han’ı Mason localarından aldıkları emirle 31 Mart Darbesi’nde deviren Hareket Ordusu isimli Paralel Terör Örgütü’nün Kurmay Başkanı kimdi? Devletin başına bu terör örgütü adına tehdit ve darbe mektubunu kim yazdı?" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ülkemiz, kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı dilden çok yoruldu! Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat ısrarla Gezi direnişini terörize etmeye çalışıyor. Gezi direnişi, doğru olmayan bilgilerle ucuz siyasetine malzeme edilemeyecek kadar onurlu ve barışçıl bir demokrasi hareketidir!” paylaşımının altına yorumda bulunan Tezcan şunları yazdı:
"Türk Milleti’ne güvenip 10 seçim yapan ve Millet’in oylarıyla Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan için ‘Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat’ diyorsanız, 1923-1938 arası 15 senede 1 kez bile Türk Milleti’ne gidip seçim yapmaya cesaret edemeyen Mustafa Kemal için ne diyorsunuz?
4 tek partili seçim (?!) yaptı. Halkın yüzde 75’i hep boykot etti, gitmedi. Gidenler de fişlenmemek için korkudan gidenler ve zengin azınlıklardı. Kısacası en fazla %15-20 oy alırdı. Zaten önce Karabekir’in partisini kapattı sonra da Fethi Bey’in. Milletin onu indireceğini biliyordu.
İçeride ve dışarıdaki düşmanlara karşı mücadele eden 2.Abdülhamid Han’ı Mason localarından aldıkları emirle 31 Mart Darbesi’nde deviren Hareket Ordusu isimli Paralel Terör Örgütü’nün Kurmay Başkanı kimdi? Devletin Başına bu terör örgütü adına tehdit ve darbe mektubunu kim yazdı?"
31 Mart Vakası nedir?
31 Mart Vakası, II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır. Rumî Takvim'e göre 31 Mart 1325'te (13 Nisan 1909) başladığı için bu adla anılmıştır.
On üç gün süren ayaklanma, II. Meşrutiyet döneminin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir. Askeri bir isyan olarak ortaya çıkmasına rağmen isyana dahil olan softaların propagandaları sonucu sonradan dinî bir hal almıştır. Sebepleri tam olarak belirlenemeyen bu olayın planlı ve bilinçli bir hareket olup olmadığı kesinlik kazanmamıştır. İsyanın ilk günü hükûmet istifa etmiş, isyancı askerler yedi gün süre ile İstanbul'a hakim olmuştur.
Bir milletvekili, bir Nazır ve tespit edilemeyen sayıda asker ve sivilin hayatını kaybettiği isyan, Selanik'te bulunan Üçüncü ve Edirne'de bulunan İkinci Ordulara mensup askerlerin oluşturdukları, Rumeli halkının gönüllü katıldığı “Hareket Ordusu”’'nun İstanbul'a gelmesi ile bastırıldı. Üç gün süren çarpışmaların ardından sıkıyönetim ilan edildi; padişah II. Abdülhamit tahttan indirilip yerine V. Mehmed Reşad tahta çıktı. İsyana katılanlar ve destekleyenler yargılanarak 70 kişi idam edildi, 420 kişi ise çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı.
Olay kimi arşiv belgelerinde “hareket-i irtica”, “hadise-i irtica”, kimi belgelerde de “hadise-i ihtilaliye”, “hareket-i ihtilaliye”, “harekât-ı iğtişaşiye” ve “vakıa-i ihtilaliye” tabirleri ile ifade edilmektedir.[4] Türk siyasi tarihine irtica kavramının, bu olay ile birlikte girdiği kabul edilir. Ancak kimi araştırmacılar olayı bir irtica ayaklanmasından ziyade amacına ulaşamayan bir askeri darbe girişimi olarak değerlendirilir.
31 Mart Vakası'nda ölenlerin anısına İstanbul'da Abide-i Hürriyet adıyla bir ulusal anıt inşa edilmiştir.