Yaşam

'F16’yı yerde gördüğümde bile heyecanlanıyorum'

Türk Hava Kuvvetleri’nin en gözde filolardan biri132’nci Hançer Filo ziyareti...

03 Nisan 2011 03:00

T24 - Türk Hava Kuvvetleri’nin en gözde filolardan birini 132’nci Hançer Filo’yu ziyaret eden Vatan gazetesi yazarı Yusuf Demir savaş pilotlarının eğitimlerine ve yaşantılarına tanık oldu.

Demir, yazısında bu pilotlardan biri olan Üsteğmen Burcu Arpac'nın yani dünyada okyanus aşan ilk kadın savaş pilotunun hikayesini de anlattı! Yusuf Demir'in bugün (03.04.2011) yayımlanan yazısı şöyle:

Üsteğmen Burcu Arpacı: Dünyada okyanus aşan ilk kadın savaş pilotu

Türk Hava Kuvvetleri’nin en gözde filolardan birindeydim geçen hafta. Türkiye’yi dünyanın en güçlü hava orduları arasına sokan tecrübeli savaş pilotlarının görev yaptığı 132’nci Hançer Filo’yu ziyaret ettim. 

Dünyada, okyanus aşan ilk kadın savaş pilotu Üsteğmen Burcu Arpacı’yla tanıştım. Uzun uzun konuştuk. Savaş pilotlarımız ne yer, ne içer, nasıl yaşar, güne nasıl başlar, harbe nasıl hazırlanır tanık oldum. 

Pilotların çalışkanlığı, keskin beceri ve birikimleri beni çok etkiledi. En çok da mütevazı tavırları şaşırttı. Sanki ses hızının üzerinde gökte dans eden, dünyanın en güçlü silahlarından F16’yı uçuran onlar değildi.

Üsteğmen Burcu Arpacı, 3. Ana Jet Üs Komutanlığı 132. Silah ve Taktik Filo Uçuş Emniyet Subayı. Dünyada, okyanus aşan ilk kadın savaş pilotu. 1981’de Sivas’ta doğmuş. Babasının görevi nedeniyle gittikleri Erzincan Kemaliye’deki tek okul olan İstiklal İlkokulu’na yazılmış. Kaderini öğretmeni Nurten Yaşar değiştirmiş. Burcu’yla özel olarak ilgilenmiş, sınavlara evinde hazırlamış. Burcu bu sayede Anadolu Lisesini kazanmış. Savaş pilotu olma hayali ortaokuldayken bir gazetede gördüğü F4 uçağı fotoğrafıyla başlamış. Liseden sonra Hava Harp Okulu’nu kazandığında çok mutlu olmuş. Sonrasını o anlatıyor: Hava Kuvvetleri’nde pilot olmak ulaşılması zor bir hayaldi. Her aşama bir öncekinden daha zor, testler, sınavlar, sağlık kontrolleri... Çiğli’deki temel uçuş eğitimi...


İlk yalnız uçuş 

SF-260 uçağındaki ilk yalnız uçuş korkulu rüyamızdı. O uçuşu binlerce defa kafamda yaşadım. O gün geldi. Bütün kontrolleri yaptım. Uçak başı, pist başı ve kalktım. Kalkış sonrasını çok düşünmemiştim. ‘Peki ama nasıl ineceğim ben’ diye düşündüm bir an. ‘Hocam?’ Hocam yok. Sonra düşündüm. ‘Yapabileceğim için bu fırsatı bana verdiler’ dedim ve sorunsuz bir iniş yaptım. 



Okyanus aşan ilk kadın savaş pilotu  



Piste ters indim!

Asıl şoku T37 uçağında aletli uçuş eğitiminde yaşadım. Öğretmen önde, ben arkada... Bu eğitimde dışarı hiç bakılmaz, perde kapatılır. Sorunsuz bir kalkış yaptım. Bir dönüş var ama ben bir fırt kaçırmışım. Öğretmen beni uyarmak için lövyeyi bir an sola çekti. Uçak sola gitti geldi. O anda dengemi kaybettim. Uçak ters dönmüş gibi hissetmeye başladım. Vertigo yaşıyorum. Göstergeler uçağı düz gösteriyor ama ben fena haldeyim. Kendimi zorluyorum olmuyor. Gidiyoruz ama kan ter içindeyim. Öğretmen “Pist göründü” dediği anda bir nefes aldım. Son bir çabayla inişi gerçekleştirdim. Ama 180 derece ters konumdaydım hala. 


Boyum kadar kitap

Çiğli’de F16’cı olacağım belli oldu. Bunun için önce Konya’da F5’te eğitim gördüm. Ardından F16 eğitimi için Ankara’ya Akıncı Üssü’ne gittim. Orada bana verilen dökümanları üst üste koyunca boyum kadardı. Önce arkamı dönüp kaçmak istedim. Sonra yavaş yavaş alıştım. 


F16’da emergency

3 ay yer derslerinin ardından F16’yla uçma zamanı geldi. Yıllardır hayalini kurduğum, önünden geçerken iç geçirdiğim F16’nın kokpitine oturacaktım artık. O gece uyuyabileceğimi hiç zannetmiyordum. Ama öyle bir eğitim aldık ki, uykusuz o koltuğa oturulmaz. Uyudum. Sabah oldu, uçağa yaklaştım. O bir F16... Dış kontrolleri yaptık. Kalbim çok hızlı çarpmaya başladı. Kokpite oturdum. Bir nefes aldım. Kontrolleri yaptım. Sürekli öğretmenle konuşuyoruz. Her şey yolunda. Taksi yola çıktık. Pist başı yaptık. Koşturmaya başladık ve yerden kesildik. F16’dayım ve havadayım. İnanılmaz bir duyguydu. Ancak çok geçmeden INS’te (konum belirleme sistemi) bir sorun olduğunu fark ettim. Bu çok riskli bir emergency’dir (acil durum). Bulut içi uçmak zorunda kalsak kaybolabilirdik. Hemen geri döndük görerek şartlarda acil iniş yaptık. Bu uçuştan not alamadım. 

Türk Hava Kuvvetleri’nde 5 kadın F16 pilotu var. 

4’ü faal, 1’i Hava Harp Okulu’nda T41’de öğretmenlik yapıyor.


OKYANUS AŞAN İLK KADIN SAVAŞ PİLOTU

Burcu Üsteğmen, dünyada okyanus geçen ilk kadın savaş pilotu. Geçen yıl Kanada’da yapılan Mapple Flag Tatbikatı’na F-16 uçağıyla katılmış. Bu müthiş macera gazetelerde hiç yer almadı. Burcu Üsteğmen okyanus geçişinin ayrıntılarını ilk kez APRON’a anlattı:
Mapple Flag 6 ülkenin katıldığı önemli bir tatbikat. Aylar öncesinden hazırlıklara başladık. Askeri uçaklar sivil uçaklar gibi ülkelerin üzerinden öyle rahatlıkla geçemiyor. Gerekli yerlerden izinler alındı. Buna göre bir rota çizildi. İlk bacakta Akdeniz üzerinden İspanya, ikinci bacakta Atlas Okyanusu’ndan Kanada Goosebay’e gideceğiz.


Aynı macerada 4 kıta

8 F-16, 3 tanker uçak konvoy halinde Türkiye’den havalandık. Manzara müthişti. Asya’dan kalkmıştım, sağımda Avrupa, solumda Afrika hayal meyal görünüyor ve Amerika’ya gidiyorum. Tek seferde 4 kıta...


F16’dan benzin sızıyor

Genelde sorunsuz bir uçuştu, küçük bir aksilik dışında. Liderimde yakıt kaçağı vardı. Kolunda yani hemen arkasında olduğum için ben fark ettim. Acaba sızıntı artar mı diye önce biraz tedirgin olduk. Daha sık kontrol etmeye başladık ama limit içinde kaldı.


F16’dan atlayarak indim

İspanya’da bir karışıklık oldu ve bizi kimse karşılmadı. Merdiven gelmeyince uçaktan atlayarak inmek zorunda kaldım. Sonra bu espiri konusu oldu, güldük. Ertesi gün okyanus üzerinden Kanada’ya gidecektik. Fakat İzlanda’daki yanardağ patlayınca okyanusun üzerine kül bulutu oturdu. Hesapları tekrar yaptık. Risk yüksek çıktı. F16’ların pist olmayan, hazırlanmamış yüzeye ve suya inişleri yok. Alternatifimiz de yoktu. Zaten yolu uzattıkça, zaman da uzuyor. Zaman uzadıkça riskler artıyor. Sonraki günleri de araştırdık. Bir gün daha kalmaya karar verdik.


Daracık kokpitte 7 saat

Daracık kokpit ve üzerinizde bir sürü kıyafet var. Her yeriniz bağlı. Kafada kask, ağzınızda maske. Tamamen teslim durumunda... Ayaklar direksiyonda, en fazla 15 santim geri çekilebilir. Sıkılınca uzatıyordum. Kollar da aynı. Tehlike şu: Uzun süre aynı pozisyonda kalınca, elimi çekeyim dediğinde ‘Aaa elim yokmuş’ olabilir... O yüzden sürekli ellerimi ayaklarımı oynattım. 


Çok susadım ama...

Uçuyorsunuz 7 saat yemeden içmeden, kan şekeri düşüyor. Bir şeyler yemek lazım. Ben sadece çikolata yedim. Su da vardı ama... (gülüyor) Su içmemem lazım. Sadece ağzımı ıslattım. Çünkü tuvalet büyük problem. Aslında kadınlar için de üretilmiş torbalar var ama çok garip enteresan şeyler, onlarla uğraşacağıma hiç su içmem daha iyi. 


10 gün tuvalet diyeti

1 hafta 10 gün önceden bedenimi ayarlamaya başlamıştım. Gerçekten bunu yaptım. Normalde günde 3 litre su içen bir insanım. Kestim su içmeyi. Baktım dayanabiliyor muyum diye? Oldu. Uçuşta da hiç sorun yaşamadım. 


Kalkar kalkmaz yakıt ikmali

Goosebay 7 saat sürecekti. 3 ikmal planladık. İlk ikmal, sistemlerin çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için kalkıştan hemen sonra yapıldı. Aksi halde okyanusun ortasında kötü bir sürpriz yaşanabilirdi. 


Bum kırılabilir...

Havada yakıt ikmali aslında zor bir işlem değil. Oturduğum yerin arkasında bir kapak var, açılıyor. Tankerdeki “bum” dediğimiz uzun çubuk kapağa kilitleniyor. Bunu tankerin arkasına yatan personel bir kumanda yardımıyla yapıyor. Tankerin altında ışıklar var. Yeşil yanarsa konumum çok uygun. Değilse ileri, geri, sağa, sola hareket etmem gerektiğini belirten ışıklar yanıyor. Işık devamlı yanarsa “çabuk git, daha büyük düzeltme yap” anlamına geliyor. Bum kırılabilir. Yurt dışında kopartıp, sırtında inen var.


Tanker kanat çırpıyordu

İkmal, aynı hızda olduğumuz için duran iki cismin birbirinden yakıt alması gibidir. Ama okyanusta trübülans ve şiddetli rüzgar vardı. İki uçak, iki farklı aerodinamik yapı farklı etkilendi. Bir ara tankerin önümde kanat çırpışlarını görünce gerçekten tedirgin oldum. Ciddi sorun çıkmadı, tıkır tıkır yakıt aldık.


Ya o tek motor da dursaydı

Rota üzerindeki bütün adaları ezberlemiştik. Motor dursaydı önce tekrar çalıştırmak için uğraşacaktım. Olmazsa yakın bir alan varsa inecektim. F16 uçağının suya inişi yok. Uçak motoru durunca kendisi otomatik olarak süzülüyor. 2 bin feet’e (yaklaşık 666 metre) kadar düzeldi düzeldi, olmazsa atlamak gerekiyor. 


Diyelim atladın, sonra...

Sonra, kurtarılmayı beklemekten başka pek yapacak bir şey yok. Filodaki uçaklar kurtarma için belirlenmiş ülkenin birliğine haber verip düştüğüm bölgede dönerek yerimi işaretleyebilirler. Güzergah üzerinde her bölgede yakınlığına göre farklı bir ülke arama kurtarmayla görevli. En ıssız bölgeye İzlanda bakıyor. 

Bu arada benim hazırlık yaptığım senaryo şöyleydi: Yeleğimde bulunan ‘mae west’i (can simidi) çektim, şişti su üzerinde duruyorum. Atladığımızda bize 2-3 metrelik iple bağlı olan bir de “dingi” var. Dingi, bir çeşit minik bot. Kendiliğinden şişiyor. Bir şekilde onun üzerine çıkıp yardım bekliyoruz. Köpekbalığı kovucu toz var, etrafımıza döküyoruz. Kokusu köpekbalıklarını uzak tutuyor. Personel konumlama cihazı da (PLS) otomatik olarak aktif hale geçiyor ve yaydığı sinyallerle yerimi haber veriyor. 


‘Aaa Türk kadın pilot!’

Sonunda ciddi sorun yaşamadan Kanada’ya indik. Orada iki hafta kaldık. Tabii benimle ilgili bir ilgi uyandı. Bunun farkındaydım. İlk günlerde, ‘Aa Türkler’de de kadın pilot varmış’ şeklinde şaşkınlık ifadeleri duydum. 


Telsizden gelen melodi ‘Uzuun ince bir yooldayııımm!’

Okyanus üzerinde bir ara uykum geldi. Şarkı türkü söyledim, diğer uçakları izledim. Şu bulut neye benziyor diye oyunlar oynadım.
Bir ara telsizden alışılmadık bir ses geldi tanker uçak telsizle “Uzun ince bir yoldayım” türküsünü yayına verdi. Hep birlikte söyledik. 


FİLODA BİR GÜN

Hava muharebesinin kitabını yazan filo

132’nci Silah ve Taktik Filo özel bir birlik. Türkiye’nin iki taarruz uçağı F16 ve F4’ün bir arada bulunduğu tek filo. Çok kritik bir görevi var. Gelecekte Türk Hava kuvvetleri envanterine dahil edilecek silahların tespiti, yeni silah denemeleri bu filonun görevi. 132. Filo silahların nasıl ve hangi kurallarla kullanılabileceğini belirleyip dökümanlar yayınlıyor. Silah ve mühimmatlara göre yeni taktikler geliştiriyor. Bir bakıma hava muharebesinin kitabını yazıyor. 


Herkesin saati GPS’e ayarlı

Filoda 40 tecrübeli pilot görev yapıyor. En çömezleri Burcu Üsteğmen. İnanılmaz yoğun bir mesaileri var. Güne sabah brifingiyle başlıyorlar. Bu çok önem verilen bir toplantı. Herkesin saati GPS’e ayarlanıyor. Saniye hassasiyetinde, toplantıya katılıyorlar. Toplantı 08.00’deyse bu komutanın giriş saatidir. 08.00’.00’’de komutan girdiğinde, herkes zaten yerini almış oluyor. 


Her sabah doktor kontrolü

Filodaki tüm pilotlar her gün doktor kontrolünden geçiriliyor. Doktorun negatif yazdığı pilot o gün uçamıyor. Bunun dışında yıllık sağlık kontrolleri var. Filoda sürekli ve yoğun bir hareket var. Sabah brifingleri, planlamalar, uçuş hazırlığı, uçuş, bombalama, dönüş, uçuş sonrası mutlaka yapılan d-brifingler... Bütün bunlar bir güne nasıl sığar diye düşünüyorsunuz. 


F16 pilotları eve iş götürüyor!

İlk duyduğunda insan yadırgıyor ama doğru. F16 pilotları eve iş götürüyor. Buna mecburlar. Her gün farklı bir görev yapılıyor. Her detayın ayrı dökümanı var. Bunların hepsine akılda tutmak imkansız. Zaman kısıtlı, evdeki zamandan çalmak zorundalar. Başka türlü ertesi gün yapılacak karmaşık uçuşun kodlarını çözemezler. Hiçbiri risk almıyor. Tecrübe arttıkça eve götürülen iş azalıyor ama bitmiyor.


Her ay sınava giriyorlar

Beni en çok şaşırtan şeylerden biri de sınavlar. Tüm pilotlar her ay sınava giriyor. 100 üzerinden 85 almak zorunlu. 84 alanın uçuşu kesiliyor. Bu sınavların koordine eden Burcu Üsteğmen, “Kimse 2. sınava kalmıyor. F16 tek motorlu, tek kişilik bir uçak. Havadasınız, saat orada raks yapıyor (yani habire ileri geri hareket ediyor). Bu limit içi mi, limit dışı mı? Bunu bilmek zorundasın, başka şansın yok” diyor. 


SÜRPRİZ HABER

Bebek bekliyor

urcu Üsteğmen’den bir de sürpriz haber var. 4 aylık hamile. Mutluluğu gözlerinden okunuyor. Çok merak ediyorum, uçuşa engel olmaz mı, bu kadar yoğun bir mesaiyle birlikte nasıl başaracaksın? Şöyle yanıtlıyor:

Açıkçası hiç bilmiyorum. Çocuk olmasa da şartlar zor aslında... Farkındalığımı artıran iki soru var. Birincisi, “Çocuk olunca nasıl olacak?” “İkincisi bu kadar erkeğin içinde nasıl yapıyorsun?” Bu iki soru sorulunca, “Aaa evet diyorum bu kadar erkeğin içinde nasıl oluyor.. O kadar alışmışım ki. Eşim de aynı meslekte olduğu için sorun olmuyor. Biz eve geç gidiyoruz, işe erken geliyoruz... Şu anda bile evde yardımcı var. Yardımcı değil aslında bütün evin işini o götürüyor. Çocuk olunca annem gelecek herhalde... Başka çare yok.


Nasıl emzireceksin?

Bu zor bir durum gerçekten. Ama bir çaresini bulacağız. Sütümü sağıp bırakırım. Annem de bebeğe verir diye düşünüyorum.


F16’nın kokusunu özledim 

Şimdi, hamile olduğum için uçamıyorum. İçim gidiyor. Arkadaşlar giyinip gidiyorlar. ‘Beni de götürün’ diye bağırmak istiyorum. Kokusunu özlemişim. Aynen böyle bir şey. Bunu hiç abartmıyorum, romantizm olsun diye de söylemiyorum. Gerçekten öyle. Hakikaten insan özlüyor. Yerdeyken bile heyecanlanıyorum. 


Eşi de F4 pilotu 

Burcu Üsteğmen’in eşi Yüzbaşı Fatih Arpacı da Hava Kuvvetleri’nin iki avcı uçağından bir olan F4 pilotu. F4 ve F16 sadece bu üste birlikte olduğu için Burcu Üsteğmen’in tayini de buraya yapılmış. Ama eşlerin aynı filoda olması yasak olduğu için eşi komşu filoda F5’lerde öğretmenlik yapıyor. 


Hem kadın, hem en küçük, hem en yeni...

Burcu Üsteğmen filonun en çömezi. En küçük olduğu için angarya işleri o yapıyor. Örneğin okyanus geçişinde rota üzerindeki yaklaşık 100 meydan var. Hepsinin alçalma planlarını ve dökümanlarını o çıkarmış. 

GGG kalibrasyonu

GGG (Gece Görüş Gözlüğü) göreve gitmeden karartılan bir odada Hoffman cihazında göze göre kalibre edilir.


6 dakikada havada

Eğitim amaçlı uçuşlarda hazırlık en az 1 saat, görevine göre gün boyu sürüyor. Koordinasyon isteyen görevlerin hazırlığı çok uzun. Bazı görevlere 50 uçak birden katılır. Bu uçuşun hazırlıkları daha uzun sürer. Alt gruplar oluşturulur. Gruplar kendi aralarında planlama yaparlar. Filodaki normal görevlerde 4’lü kol uçulur, 4 pilot oturup planlamayı yapar. Ancak, kriz dönemlerinde uçaklar Q pozisyonunda bekletilir. Yataktan kalkıp havalanmak toplam 6 dakika alır. 


132’nci filonun peçleri

Hava Kuvvetleri’ndeki subayların yakalarına ve omuzlarına taktığı peçler çok keyifli. Her birinin farklı anlamı var. 

Kung Fu Çin’le yapılan tatbikata katılanlar takıyor.

HGK :Yerli yapım bombanın atış denemelerine katılanlar kullanıyor.

Hançer Kardeşler Kolda F4 ve F16 uçaklarının birlikte olduğu tek filo olduğunu vurguluyor.