Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat), 2021 asgari ücret verilerini açıkladı.
27 AB üyesi ülkeden 21'inde asgari ücret bulunduğunu aktaran Eurostat, en yüksek asgari ücretin olduğu ülkelerin tümünün Kuzeybatı Avrupa'da, en düşük asgari ücretin olduğu ülkelerin tümünün de Doğu Avrupa'da olduğunu duyurdu.
Eurostat'ın yeni güncellediği verilere göre Türkiye'nin 1 Ocak'ta asgari ücrete yaptığı zam ile birlikte Türkiye'deki aylık brüt asgari ücret 392 euro oldu.
Bu AB ülkeleri içinde Bulgaristan'ın ardından en düşük ikinci ücret.
Bulgaristan'da asgari ücret 332 euro.
Ondan sonraki en düşük asgari ücret ise 442 euro ile Macaristan'da.
Türkiye'deki brüt asgari ücret euro cinsinden 2011'deki asgari ücret ile neredeyse aynı seviyede: 10 yılda yalnızca 8 euro artış gerçekleşti. AB üyeleri veya adayları içinde 10 yıl öncesine kıyasla yüzde 0,5'in altında artış yaşayan başka bir ülke yok.
Dahası Türkiye 10 yıl öncesine kadar, bugün asgari ücrette gerisinde kaldığı pek çok AB ülkesinden yukardaydı.
En yüksek asgari ücret ise 2.202 euro ile Lüksemburg ve 1.723 euro ile İrlanda'da.
Türkiye'nin AB ülkelerine kıyasla çizdiği bu kötü tablo, satın alım gücüne göre incelendiğinde ise değişiyor.
Ülkelerdeki ürünlerin fiyatlarına göre hesaplanan bu yöntemde, Türkiye'de asgari ücretin satın alım gücü AB ülkelerinin büyük kısmındakilerden daha fazla.
Bu alanda Türkiye'nin önünde yalnızca altı gelişmiş Batı Avrupa ülkesi yer alıyor: Lüksemburg, Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa ve İrlanda.
Böylece Türkiye'de brüt asgari ücret beş yıldır düşmeye devam ederken, satın alım gücüne göre asgari ücret ise büyük bir artışla tüm zamanların zirvesine ulaştı.
Peki bu aradaki fark ne ifade ediyor? Türkiye'deki bir asgari ücretli, ay sonunu İspanya veya Polonya'daki bir asgari ücretliden daha rahat mı getiriyor?
Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Ekonomist Prof. Erhan Aslanoğlu'nun bu soruya yanıtı hayır.
Aslanoğlu, satın alım gücü endeksinin yatırımcılara ülkelerin iç piyasalarını karşılaştırma imkanı verdiğini fakat asgari ücretler karşılaştırılırken satın alım gücüne göre verilerin değil, nominal verilerin karşılaştırılması gerektiğini söylüyor:
"Türkiye'deki asgari ücretin nominal olarak gerilemesi de, satın alma gücüne göre artması da TL'nin son dönemdeki aşırı değer kaybının bir yansıması. TL her yüzde 10 değer kaybettiğinde enflasyon yüzde 1,5-2 artıyor. Dolayısıyla Türkiye'deki temel mal ve hizmet fiyatları ile Avrupa'dakiler arasındaki fark artıyor.
"Bu Türkiye'nin işgücü maliyetini Avrupa'ya kıyaslamaya yarıyor. Bunun artması, Türkiye'deki asgari ücretlinin refahında bir artışı ifade etmez. Türkiye'de yoksulluk sınırlarına baktığımızda asgari ücret bu sınırlara çok yakın, hatta dört kişilik bir ailenin ihtiyaçlarını karşılamaktan da uzak.
"Bir ülkedeki asgari ücret seviyesi nominal ücret seviyesi, yoksulluk sınırı veya minimum ihtiyaçlarını karşılama sınırına göre belirlenir. Satın alma paritesine göre bunları karşılaştırmak doğru değildir. Türkiye'nin kalkınması için nominal ücretlerin gerilemesi değil yükselmesi gerekmektedir."
Bu açıdan kıyaslandığında Türkiye'de asgari ücretliler ay sonunu Bulgaristan hariç tüm AB ülkelerinden daha zor getiriyor.
Asgari ücretlilerin oranı
Öte yandan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu verilerine göre Türkiye'de iş gücünün yarısından fazlası asgari ücretle maaş alıyor.
Bu oran en yakın AB ülkelerindekinin 2,5 katından fazla.
Bu da Türkiye'deki iş gücünün yarısından fazlasının, Bulgaristan hariç tüm AB ülkelerindeki tüm işçilerden daha düşük maaş aldığı anlamına geliyor.