İş adamı Ethem Sancak, imtiyaz sahibi olduğu Esmedya Grubu'nu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "yol arkadaşı" olarak bilinen Hasan Yeşildağ'a sattı.
2015 yılında "Erdoğan'ı gördükçe aşık oldum, böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabiliyor" açıklamasıyla gündeme gelen Sancak, daha önce de Star medya grubuna olan ortaklığını iş adamı Fettah Tamince'ye devrederek çekilmiş, 3 yıllık aranın ardından Türkmedya Grubu'nu satın almıştı. Sancak, Star Medya Grubunu da bünyesine katarak ES Medya'yı kurmuştu.
Esmedya Grubu, bünyesinde Star, Akşam ve Güneş gazeteleri ile Kanal 24, 360 TV gibi televizyon kanallarını bulunduruyor.
AKP MKYK üyeliğine getirildi
Ethem Sancak, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin yüzde 51.4 "evet" oyuyla kabul edildiğinin açıklanması sonrası yapılan ilk AKP Olağanüstü Kongresi'nde, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyeliğine getirilmişti.
Söz konusu görevlendirme, "Ethem Sancak medyadan çekilecek" yorumlarına neden olmuştu.
"Önceden gidip cezaevini gezdi"
Bir dönem "Cumhurbaşkanlığı Danışmanı" görevini yürüten Hüseyin Besli, Ömer Özbay ile birlikte yazdığı "Bir Liderin Doğuşu" adlı kitabında Yeşildağ ile Erdoğan'ın "yol arkadaşlığı"nı şöyle anlatıyor:
“Hasan Yeşildağ, önceden gidip cezaevini gezer. Yapılacak işlerin bir listesini çıkarır. Yönetimden gerekli izinleri aldıktan sonra kendilerine tahsis edilen koğuşu bir güzel temizletir.
Duvarları kağıt kaplatır, zemine, boydan boya halı döşetir. Elektrik ve sıhhi tesisatı yeniler. Sıcak su temini için şofben taktırır.
Koğuşun bahçeye ve koridora açılan kapılarını boyatıp yalnızca içeriden açılabilen ilave sürgüler yaptırır.
Çatıya manyetik bariyerler, bahçeye elektronik sensörler yerleştirir. Gerekli gördüğü kör noktalara kamera sistemi kurdurur.
Sıra mobilya ve beyaz eşyaya geldiğinde keseye davranmak Erhan Şenol'a düşer. Derin donduruculu büyük boy bir buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi, toplantı ve çalışma masaları, deri koltuklar, oturma grupları ve büyük ekran bir televizyonla, kalacakları koğuşu ve cezaevi kütüphanesini, sıkıcılıktan uzak bir yaşam ve çalışma alanına dönüştürürler.
Bu arada mahkum ve gardiyanlar da unutulmamıştır. Herkese pantolon, gömlek, ayakkabı ve eşofman takımı alınır. Pınarhisar Kapalı Ceza ve Tevkif Evi, ‘tarihi misafir'ini beklemektedir."
Mahmut Övür: Geçmişinde birçok 'karanlık' olayın olduğu söyleniyor
Sabah yazarı Mahmut Övür, adları Abdi İpekçi cinayetinden Abdullah Çatlı ekibine kadar birçok olayla anılan Hasan Yeşildağ ve kardeşi Zeki Yeşildağ ile ilgili olarak 2006 yılında bir yazı kaleme almış; "Hasan Yeşildağ'ın Ağca ve çevresiyle nasıl bir ilişkisi vardı Geçmişinde birçok 'karanlık' olayın olduğu söyleniyor, doğru mu? Ve bugün Hasan Yeşildağ İstanbul'da ne tür işler yapıyor?" diye sormuştu.
Mahmut Övür'ün "Kim şu Hasan Yeşildağ" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Bir süre önce Türkiye'de ciddi bir 'Yargı Skandalı'yaşandı. Skandalın nedeni gazeteci Abdi İpekçi'nin katili Ağca'nın 'yanlışlıkla' salıverilmesiydi.
Sonunda yanlıştan geri dönüldü ve Ağca yeniden cezaevine girdi. O süre içinde dikkat ettiyseniz, Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren, geçmişindeki karanlık noktalar enine boyuna tartışıldı.
Çok şey söylendi ama hiçbir şey yapılmadan bir dahaki karanlık olaya kadar tartışmaya ara verildi. O günlerde, bunun kadar olmasa da önemli bir 'ayrıntı' daha dikkatlerden kaçtı.
Adeta 'Şeytan ayrıntıda gizlidir' sözünü haklı çıkartacak bir ayrıntıydı bu...
Şimdi o günlere dönelim ve o kaotik ortamda kaybolan o ayrıntıya dikkat çekelim.
Ağca yanlışlıkla salıverildikten sonra yakalandığında, kardeşi Adnan Ağca cezaevinin önünde medya ordusu karşısında isyan ediyordu.
Öfkeliydi Adnan Ağca. O öfkeyle ileri geri bir sürü şey söyledi. Söylediklerinin içinde elle tutulamayacak saçma şeyler de vardı, gerçekten düşündürücü iddialar da...
İşte Adnan Ağca'nın iddialarından biri:
"Başbakanın gizli kasası Hasan Yeşildağ. Her gün gizli gizli görüşme yapıyorlar. Mehmet Ali Ağca'nın suç ortağı Hasan Yeşildağ, Kartal'da beraberlerdi."
Şaşırtıcı değil mi? Ne demek istiyor acaba?
İnsanın aklına "yine deli saçması bir iddia ortaya atılarak kafaların karışması amaçlanıyor" düşüncesi geliyor.
Ama ya öyle değilse?
İşin doğrusu Adnan Ağca'nın bu sözlerini büyük çoğunluk 'deli saçması' olarak değerlendirdi ki, sadece bir televizyon bülteninde yayınlandı. Ve hiç kimse bu sözlerin ne anlama geldiğini de sormadı.
Sahi kimdi şu Hasan Yeşildağ?
Adnan Ağca'nın günahına girip suçladığı biri mi, yoksa bugün önemli ilişkileri olan ama dünü bir hayli 'bilinmez'biri mi?
Bu sorulara Hasan Yeşildağ'ın bir cevabı var mı bilmiyoruz. Ama bildiğimiz başka şeyler var. HasanYeşildağ adını özellikle AK Parti İstanbul camiası çok iyi biliyor.
Çünkü, Yeşildağ'la Başbakan Erdoğan'ın ilişkisi bir hayli gerilere uzanıyor. Bu ilişkinin derinliği bir yana, su yüzüne çıkması Saray Cezaevi dönemine denk düşüyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan, 4 aylık hapis cezasını tamamlamak için Saray Cezaevi'ne girdiğinde onu karşılayan kişi Hasan Yeşildağ'dı.
Daha önce de yazdım, basit bir çek suçu işleyerek önceden cezaevine giren Hasan Yeşildağ, Tayyip Erdoğan'ı karşılamış, 4 ay boyunca da tüm görüşmelerini düzenlemişti.
İşin politik ayağında ise kardeşi Zeki Yeşildağ var. ZekiYeşildağ, AK Parti Beyoğlu İlçe örgütünden seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyesi.
Şimdi asıl soruya gelelim: Hasan Yeşildağ'ın Ağca ve çevresiyle nasıl bir ilişkisi vardı?
Geçmişinde birçok 'karanlık' olayın olduğu söyleniyor, doğru mu? Ve bugün Hasan Yeşildağ İstanbul'da ne tür işler yapıyor?
İlgili ve yetkili kişilerden yanıt bekliyoruz.