Gündem

Eşref Gani döneminde üst düzey devlet görevlisi olan kadın yaşadıklarını anlattı: Cinsiyet eşitliği ve kadın haklarını savunan biriyim, Taliban'ın direkt hedefiyim

"Önceden güvenliğimiz yoktu belki ama özgürlüğümüz vardı; şimdi başkalarının seçtiği hayatı yaşamak zorundayız"

25 Eylül 2021 10:16

HaberTürk yazarı Nagehan Alçı, bugünkü yazısında, ABD’nin çekilmesinin ardından Taliban’ın yönetimi ele geçirdiği Afganistan’da eskiden üst düzey devlet görevlisi olan bir kadının anlattıklarını yer verdi. Eşref Gani döneminde üst düzey devlet görevlisi olan R., “Taliban’ın hedefi olmayan binlerce kişi gitti, onların izdihamı yüzünden biz burada kaldık” dedi.

Afganistan’a giden Alçı, ismini gizli tutulması şartıyla sorularını yanıtlayan üst düzey devlet görevlisi için, “Ben R.’yi dinledikten sonra iki gün kendime gelemedim. Hala hatırladıkça gözyaşlarımı tutamıyorum” dedi. Alçı’nın soruları ve R.’nin açıklamaları şöyle:

Hikayenizi dinlemek istiyoruz. Kaç yaşındasınız?

29.

Önceki rejimde yönetici pozisyonunda mı çalışıyordunuz?

Evet, devlette önemli bir pozisyondaydım. Altımda 80 kişi çalışıyordu. Ama artık evdeyim, çalışmıyorum.

İşe gelmemenizi mi söylediler? Hayatınız nasıl değişti?

15 Ağustos'ta ofiste çalışıyordum. Telefonum çaldı. Arayan kadın bir meslektaşımdı. Bana “Derhal ofisi terk et ve güvenli bir yere git, kimliğini gösteren her şeyi de yak” dedi. Şok oldum. Kimseye bir şey söyleyemedim. Belki de yanlış haberdir diye dua ediyordum. Ama doğruymuş…

Afganistan’ın önceki döneminden memnun muydunuz? Burada mutlu muydunuz?

Evet, mutluydum. Size hikâyenin devamını da anlatayım. O gün ofisten çıktım ve eve geldim. Ayın 20’sinde artık ofise gelmememi söyleyen bir telefon aldım. Herkes işe dönsün, kadınlar hariç diyordu telefondaki ses.

Sizi Taliban’dan arayan oldu mu?

Hayır.

Maaşınıza ne oldu?

Hiçbir şey almadım.

Korkuyor musunuz?

Çok. Taliban Kabil’e girdikten kısa bir süre sonra evimizi terk ettik. Lokasyon değiştirdik çünkü komşuların bizim eski devlet çalışanı olduğumuzu söyleyebileceğini düşünüyorduk. Ben kadın hakları ve cinsiyet eşitliğini savunan, sosyal medyada çok aktif biriydim. Taliban ile ilgili birçok olumsuz paylaşımım var. Beni biliyor olabilirler. Biz üst düzey devlet çalışanıydık.

Sosyal medya hesaplarınız hala açık mı?

Hayır, kendimi güvende hissetmediğim için kapattım. Sadece kendimi değil, aynı zamanda ailemi de düşünüyorum.

Aile demişken… Çocuklarınız var mı?

Evet, küçük bir kız çocuğum var.

Taliban geldiğinden beri ne yapıyorsunuz?

Bizi kimsenin tanımadığı bir yere taşındık. Şimdiye kadar kimseyle konuşmadık. Ben bir aydır bir kez anneme gidişim hariç evden ilk kez bugün çıktım. Bir şey lazım olunca kocam yüzünü gizleyerek dışarı gidiyor, ihtiyaçlarımızı alıp dönüyor. Saklanıyoruz.

Eşiniz de artık işe gitmiyor mu?

Hayır. O da üst düzey devlet görevlisi. Devletin bize verdiği arabalar vardı. Birini bedavaya sattık, diğerini garaja sakladık. Ben hayatımda hiç bu kadar çok evde kalmamıştım ve ne kadar daha dışarı çıkamayacağımı bilmiyorum. Bir ay içinde bir tek sefer anneme gittim. Bir de şimdi buraya geldim.

Taliban geldikten sonra ülkeyi terk etmeye çalıştınız mı?

Evet, denedik.

Ben anlayamıyorum, bir yanda kadınlar müdahale edilse de sokağa çıkıp protesto yapıyorlar ama siz evden çıkmaya dahi korkuyorsunuz. Neden?

Sanırım onlar sıradan insanlar. Ben onlar gibi olsam korkmazdım. Ama biz Taliban’ın hedefiyiz. Taliban’dan önce çok yoğun bir hayatım vardı, işe, üniversiteye ve spor salonuna gidiyordum. Hayatım eşiminkinden farksızdı. Şimdi ise evimde bir mahkumum.

Kabil’de sizin gibi çok kadın var mı?

Var.

Hepsi saklanıyor mu?

Evet.

Eski dönemde başörtüsü takıyor muydunuz? Sokağa nasıl çıkıyordunuz?

Yere ve duruma bağlı olarak değişiyordu. Afganistan geleneksel bir ülke. Bir başörtüsü genellikle takıyorduk ama Taliban’ın emrettiği gibi değil. Başımıza attığımız bir örtüydü bizimki. Benim gibi özgürlük ve cinsiyetler arası eşitlik prensibine göre yetiştirilmiş insanlar için bu yaşananlar çok zor. Kıyafet seçimi bireysel tercih olmalıdır.

Ülkeyi terk etmeye çalıştığınızı söylediniz. Neden başaramadınız?

Havaalanının durumu yüzünden.

Gittiniz mi havaalanına o günlerde?

Yakınına gittik, biz otobüsteydik. Ama alan çok kalabalık olduğu için otobüsleri almadılar. Ben, eşim, annem ve kızım geri dönmek zorunda kaldık.

Çıkış için kağıtlarınız var mıydı?

Evet, her şey vardı.

Nereye gidecektiniz?

ABD.

Sizin gibi kağıtları olup gidemeyen kaç kişi var?

Binlerce. Biz çocuklarımızı o kalabalığa sokma riskini alamadık. O nedenle otobüs kalkacağını duyunca otobüse bindik. Ama aslında Taliban’ın hedefi olmayan binlerce kişi alanı doldurduğu için bizi almadılar. Hedef olmayanlar ülkeyi terk etti, biz ise burada kaldık.

Otobüse bindiğinizi söylediniz. Yeni bir hayata başlayacağınızı düşünüyordunuz o sıra. Yanınıza neler aldınız?

Birkaç parça kıyafet, 2 kitap… Kitapları çok severim, evimde çok kitap var ama sadece 2 tane taşıyabildim. Kapıdan çıkarken “Kitaplarımı son görüşüm” dediğimi hatırlıyorum.

Ama öyle olmadı. Alana giremeyip geri döndünüz. Ne hissettiniz?

Büyük bir boşluk ve geleceğe dair endişe.

Bu şekilde ne kadar devam edebilirsiniz? Evde ne kadar kalabilirsiniz?

Havaalanının açılmasını bekliyorum, açılınca tekrar deneyeceğim. Eskiden bombaların patladığı, artık Taliban’ın güvenliği sağladığı söyleniyor. Bunu tercih eden birçok kişi var deniyor. Evet, önceden güvenliğimiz yoktu belki ama özgürlüğümüz vardı. İnsanlara sorsanız yüzde 99’u özgürlüğü güvenliğe tercih eder. Özgürseniz her şeyi yapabilirsiniz hayatınız riskli olabilir ama istediğiniz hayatı yaşayabilirsiniz. Şimdi başkalarının seçtiği hayatı yaşamak zorundayız.